Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İbra Sözleşmesi

Release Agreement

Melis KUTLU

Türk İş Hukuku kapsamında “ibraname” olarak adlandırılan ibra sözleşmesi, esasen bir borçlar hukuku müessesesini teşkil etmektedir. Zira ibra, alacaklının alacak hakkını borçlu lehine sona erdirmesini ifade etmekte olup, burada borçlunun da kabulü aranmaktadır. Bununla beraber, ibra müessesesi Türk İş Hukuku ve Türk Borçlar Hukuku kapsamında farklı düzenlemelere tâbi tutulmuştur. Özellikle Türk İş Hukuku kapsamında ibranamelerin geçerliliği, ağır koşullara bağlanmıştır. Çalışmamızda da bu ayrıma yer verilerek, ibra sözleşmesinin unsurları, benzer hukuki müesseselerle ilişkileri, sonuçları ve hükümsüzlüğü ele alınmıştır.

İbra, İbra Sözleşmesi, Türk İş Hukuku, Türk Borçlar Hukuku.

The release agreement which is named “acquittance” within the scope of Turkish Labour Law is actually constituted an establishment of Law of Obligations. This is because, acquittance means releasing a right to claim of a debtee in favour of debtor and in such case the debtor must accept the release. In addition to this, the institution of acquittance has been subject to different regulations within the scope of Turkish Labor Law and Turkish Code of Obligations. Especially in the context of the Turkish Labor Law, the validity of the acquittances is linked to severe conditions. In our study, this distinction was included, the elements of the release agreement, relations with similar legal institutions, results and invalidity were discussed.

Acquittance, Release Agreement, Turkish Labour Law, Turkish Law of Obligations.

Giriş

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesine kadar ibra sözleşmesine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktaydı. İbra sözleşmesinin varlığı, 818 sayılı Borçlar Kanunu döneminde her ne kadar kendisine ilişkin yasal bir düzenleme mevcut olmasa da, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kabul edilmiştir. 818 sayılı Kanun döneminde düzenlenen ibranamelerin uygulamasına ilişkin hususlarda ise öğreti ve Yargıtay kararlarına başvurulmuştur. Bununla beraber, ibra sözleşmesinin niteliğine, şekline ve etkisine dair boşluklar ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na da kaynak olan İsviçre Borçlar Kanunu ile giderilmiştir.

818 sayılı Kanun döneminde ibra sözleşmesinin uygulanmasına ilişkin esaslar, Borçlar Hukuku kapsamında çok fazla soruna yol açmamasına rağmen, İş Hukuku kapsamında genel olarak “ibraname” adıyla kullanılan söz konusu müessesenin uygulanması çeşitli tartışmaları gündeme getirmiştir. Nitekim işverenlerin, ibranameyi kötü niyetli kullanıp, işçileri hak kaybına uğrattıkları çokça gözlemlenmiştir.

Nihayet kanun koyucu, ibra sözleşmesine ilişkin boşluğu 6098 sayılı Kanun’un “Genel Hükümler” başlığı altında yer alan 132. maddesinde İsviçre Borçlar Kanunu’na paralel olarak yaptığı bir düzenleme ile gidermiştir. 6098 sayılı Kanun’un 132. maddesi uyarınca, “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.”. Söz konusu madde hükmü, hakkında özel bir düzenleme öngörülmemiş olan bütün borç ilişkileri için uygulanabilecek niteliğe haizdir. Bu kapsama iş sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve borçlar da girmektedir. Ancak, kanun koyucu İş Hukukunun kendine özgü özelliklerini dikkate alarak 6098 sayılı Kanunun “Özel Borç İlişkileri” başlığı altında yer alan 420. maddesinin 2. fıkrasında, işçi alacaklarına ilişkin ibra müessesesini özel olarak düzenlemiştir.