Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İdari Yargıda İptal Kararı ve Sonuçları

Annulment Decision and Its Outcomes in Administrave Jurisdiction

Ceren BİRSEN KILIÇ

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesinde; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.” hükmü yer almaktadır. Bu madde ile anayasal güvence altına alınan hukuk devleti ilkesinin uygulanabilmesi için, söz konusu ilkeye yönelik aykırılıkların kamusal güce dayalı yaptırımlara bağlanması gerekmektedir.Devletin bütün organlarının hukuka bağlı kalması ve tüm faaliyetlerinin yargı denetimine açık olması, hukuk devletinin vazgeçilmez kuralıdır. Anayasa Mahkemesi de, yargı denetiminin, hukuk devleti ilkesinin güvencesini oluşturan bir ilke olduğunu vurgulamıştır. Bu husus Anayasa’nın 125/1. maddesinin ilk cümlesinde “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” şeklinde ifadesini bulmuştur.Gerçek bir hukuk devleti olabilmek için, kuralları koyan idarenin ve kanunları çıkaran yasama organının yargı denetimine tabi tutulması zorunluluğu yanında, yargı yerlerince verilen kararların tam ve zamanında, gereği gibi yerine getirilmesi de gerekmektedir. Anayasa’nın 138. maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinde “yargı kararlarının yerine getirilmesi” yönündeki düzenlemeler de bu gerçeğin ifadesidir. Çalışmamızda da, hukuk devletinin bir gereği olarak idarenin işlem ve eylemlerinin yargı denetimi sonucunda, idari yargı mercilerince verilen iptal kararları ve sonuçları değerlendirilmeye çalışılacaktır.

İptal Davası, İptal Kararı, Yargı Kararının Yerine Getirilmesi, Hukuk Devleti İlkesi.

Article 2 of Constitution of the Republic of Turkey, titles as “Characteristics of the Republic”, states that “The Republic of Turkey is a democratic, secular and social state governed by rule of law, within the notions of public peace, national solidarity and justice, respecting human rights, loyal to the nationalism of Atatürk, and based on the fundamental tenets set forth in the preamble.” In order for the rule of law principle, which is constitutionally secured with this article, to be implemented, sanctions arising from public force must be imposed on breaches of this aforementioned principle.It is an irrevocable norm of rule of law that all bodies of the State to act within the scope of law and all the actions of said bodies to be reviewable by the judiciary. Constitutional Court expresses that the judicial review is a principle that secures the rule of law principle. This point is stated as “Recourse to judicial review shall be available against all actions and acts of administration.” in the first sentence of Article 125/1 of the Constitution.In order to have a true rule of law, not only the judicial review of the administration who establishes regulations and the legislature who enacts laws to be necessary, but also the decisions of the courts to be executed completely, timely, and properly is needed. The regulations made in article 138 of the Constitution and article 28 of Administrative Jurisdiction Procedures Code no. 2577 pertaining to “the execution of judicial decisions” are statements of this fact.In this study, the annulment decisions made by administrative jurisdiction and its outcomes, which result from the judicial review of administrative operations and actions as this review is dictated by rule of law, are tried to be assessed.

Action for Nullity, Annulment Decision, Execution of Judicial Decisions, Rule of Law Principle.

I. İdari Yargıda Dava Türleri

İdari davalar, devletin idari faaliyetlerinden doğan ihtilafların çözümü için idari yargı yerlerinde açılan davalardır. Başka bir ifadeyle, idarenin, idare hukuku esas ve kurallarına aykırı işlem ve eylemlerinden dolayı kişilerin idari yargı mercilerinde açmış oldukları davalar, idari davaları meydana getirir.1 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırları düzenlenmiştir. Anılan maddede idari yargı mercilerine açılacak davalar; iptal davaları, tam yargı davaları ve idari sözleşmeden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak üçlü bir ayrıma tabi tutulmuştur. 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24. maddesinde de bu üç tür davaya yer verilmiştir.

İdari yargıda açılacak dava türlerinden biri olan iptal davası, hukuka aykırı bir idari işlemin yargı yerlerince iptal edilmesini sağlayan bir dava türüdür.2 İptal davaları, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının a bendinde, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır. Öğretide yapılan tanım ile kanun metnindeki tanım örtüşmektedir. Tanımlardan anlaşılacağı üzere iptal davasının konusu, idari işlemdir. Dolayısıyla, iptal davası açılabilmesi için, ilk koşulun, ortada bir idari işlemin bulunması olduğu söylenebilir.3 İdari işlemlerin nitelikleri ise şöyle sıralanabilir; idare tarafından yapılırlar, idari faaliyete ilişkin olurlar, kamu hukuku kurallarına göre gerçekleştirilirler, kamu gücünün kullanımı esprisine dayanırlar, tek yanlı olma özelliklerine sahiptirler, kesin ve icrai niteliktedirler.4 Ayrıca; idari işlemin, idari davaya konu edilebilecek nitelikte olması gerekir. Ortada, idari işlem yoksa veya olan idari işlem idari davaya konu edilebilecek nitelikte değilse ya da söz konusu olan idari eylem veya idari sözleşme ise, iptal davası açılamaz; açılan iptal davası da, davanın açıldığı idari yargı yerince, sonraki işlemlere geçilmeksizin, ilk inceleme aşamasında, reddedilir. İptal davası açılabilmesinin ikinci koşulu, bu idari işlem dolayısıyla, davacının menfaatinin ihlal edilmiş olması ya da idari işleminin iptalinde menfaatinin bulunmasıdır. İdarenin bir idari işleminden dolayı menfaati ihlal edilmiş olmayan ya da davaya konu ettiği idari işlemin iptal edilerek hukuk düzeninden kaldırılmasında menfaati bulunmayan kişi, bu işlem hukuka aykırı olsa dahi, iptal davası açamaz; açarsa, dava ilk inceleme aşamasında reddedilir. İptal davası açılabilmesi için aranan üçüncü koşul, davaya konu edilen idari işlemin, unsurlarındaki hukuka aykırılık nedeniyle, iptalinin; yani, yapıldığı tarihten itibaren hukuk düzeninden kaldırılmasının istenilmesidir. Bu istekte bulunulmadan; örneğin, işlemin unsurlarındaki hukuka aykırılık halinin tespiti veya yeni bir işlem yapılması istekleriyle iptal davası açılması olanaklı değildir.5

İptal davalarında, davacı dava konusu olan idari işlemin iptalini sağlamak ister. İdari yargı yeri de, açılan iptal davasını, ya ön koşullar ya da davacı tarafından ileri sürülen iptal nedenlerinin bulunmaması durumunda reddeder. Yahut iptali gerektiren bir hukuka aykırılık durumu saptarsa, kararın bir bölümünü ya da tümünü iptal eder. Kuramsal olarak hakim, iptal davasına konu olan işlemin tümünü iptal etmesi gerekir. Uygulamada hakim kimi zaman davacının istemi üzerine, kimi zaman kendiliğinden iptali istenen işlemin niteliğini dikkate alarak bir bölümünün iptaline karar verebilmektedir. İşlemin bir bölümünün iptal edilebilmesi için, işlemin hukuka aykırı bölümünün, işlemin geri kalan kısmından ayrılabilir nitelikte olması gerekir.6