Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Satış Sözleşmesinde Ayıptan Doğan Sorumluluğun Kanunî Şartları ve Bunların Yerine Getirilmemesinin Sonuçları

Formal Conditions under Defect Liability in the
 Sale Contract and the Consequences of Non-satisfaction

Perihan SELÇUK MAHMATLI

TBK m.223 hükmü, aynı mülga BK m.198 hükmünde olduğu gibi, alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmesini, satılan şeyi gözden geçirmesine ve varsa ayıbı satıcıya bildirmesine bağlar. Bu doğrultuda, çalışmamızın ilk bölümünde gözden geçirme ve bildirimin hukukî niteliği, yeri, zamanı, kim tarafından, ne şekilde yapılacağı ve masrafların kimin tarafından karşılanacağı konuları incelenir. Hayvan satışları, ticarî satışlar ve tüketici satışları açısından özellikli durumlar ayrıca değerlendirilir. İkinci bölümde ise alıcının bu kanunî şartları yerine getirmemesinin sonuçları açıklanır.

Satış Sözleşmesi, Ayıp, Gözden Geçirme, Bildirim.

According to Article 223 of the Turkish Code of Obligations (Law No. 6098), similarly in the repealed Code of Obligations (Law No. 818), the buyer should inspect the products or services and notify the seller about the defects to claim the sellers’ liability. Accordingly, first part of this study covers the legal status, place, timing, responsible party, procedures and cost aspects of the inspection and notification process. This part also includes special conditions of animal sales, commercial transactions and consumer sales. In the second part, consequences of non-satisfaction of these formal conditions are explained.

Sale Contract, Defect, Inspection, Notice.

Giriş

Satıcının ayıptan doğan sorumluluğu, Türk Borçlar Kanunu1 m.219 ve 231 hükümleri arasında düzenlenir. Satıcının alıcıya karşı satılan şeyin ayıplarından sorumlu olabilmesi için ön kanunî şartlar aranır. Öncelikle, hasarın alıcıya geçmesi anında ayıbın satılan şeyde var olması; ayrıca, ayıbın önemli bir ayıp olması beklenir. Bunlara ek olarak, ayıbın sözleşmenin kurulduğu anda alıcı tarafından bilinmemesi, satıcının ayıptan sorumluluğunun sözleşme ile kaldırılmaması ve satılanın gözden geçirilmesi ile tespiti hâlinde ayıbın satıcıya bildirilmesi şeklinde kanunî şartlardan da bahsedilebilir.

Çalışmamız, alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmesi için yerine getirmesi gereken gözden geçirme ve bildirime ilişkin olup, yukarıda bahsi geçen son şartla sınırlıdır. TBK m.223 hükmü, aynı mülga Borçlar Kanunu2 m.198’de olduğu gibi, alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmesini, satılan şeyi gözden geçirmesi ve varsa ayıbı satıcıya bildirmesine bağlar. Bu doğrultuda, ilk bölümde gözden geçirme ve bildirimin hukukî niteliği, yeri, zamanı, kimin tarafından yapılacağı, şekli ve bunlardan doğan masrafların kimin tarafından karşılanacağı konuları incelenir. İkinci bölümde ise, alıcının bu kanunî şartları yerine getirmemesinin sonuçları açıklanarak, özellikle herhangi bir hukukî uyuşmazlıkta hâkimin bu konuda re’sen inceleme yetkisinin bulunup bulunmadığı hususuna değinilir.

I. Ayıptan Sorumluluğun Kanunî Şartları

Alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmesi için yerine getirmesi gereken şartların3 ilki, satıcı tarafından kendisine teslim edilen satılanı gözden geçirmektir. Bu şart, TBK m.223/1 fıkrasında şöyle açıklanır: “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek (...) zorundadır”. Diğer şart da, gözden geçirme sonrası satılanın ayıplı olduğu tespit edilirse bunun satıcıya bildirilmesidir. Alıcının ayıbı bildirmesi, TBK m.223/1 fıkrasında açık ayıplar bakımından şöyle açıklanır: “Alıcı, (...) satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır”. Gizli ayıplar bakımından TBK m.223/2 c.3’de şöyle açıklanır: “Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır”. TBK m.223 hükmü4 emredici değildir.5

Alıcının yerine getirmesi gereken bu şartlara ilişkin, satış ilişkisinin niteliğine göre farklı düzenlemeler öngörülür. Örneğin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu6 m.23/1(c)7 , gözden geçirme ve bildirim sürelerini kısa tutar. Bu şartların yerine getirilmesinin belirli sürelere bağlanması satıcı yararına olup bununla, hukukî ve fiilî durumun mümkün olduğunca kısa sürede açıklığa kavuşturulması, işlem güvenliğinin sağlanması ve özellikle alıcının fiyat spekülasyonlarından faydalanmasına engel olunması amaçlanır8 . Yalnız, doktrinde, öngörülen şartların tacir olmayan alıcıları mağdur edebileceği ve bu sebeple bu tip alıcılara daha esnek davranılması gerektiği de savunulur9 . Nitekim Alman ve Avusturya hukukunda10 gözden geçirme ve bildirim şartı, ticarî satışlar11 ,12 için öngörülmekte, TBK ve mehaz kanun olan İsviçre Borçlar Kanunu’ndan13 farklı olarak, adi satışlar14 açısından öngörülmemektedir15 .

Mülga BK m.198’de16 yer alan “keşif ve muayene” ile “ihbar” ifadesi, TBK m.223’te “gözden geçirme” ile “bildirim” olarak değiştirilmiştir. Mehaz İsv BK m.201/2’de kullanılan “übungsgemässen Untersuchung” (âdete uygun muayene) ifadesi, TBK m.223’de kullanılan “gözden geçirme” ifadesinden bu anlamda farklı ve gözden geçirmenin özel bir faaliyet olduğuna vurgu yapar niteliktedir17 . Bu noktada, aynı kavramın mehazdan farklı şekilde ve farklı anlamlarda da (TBK m.222) ifade edilmesi “gözden geçirme” kavramının içeriğinin tespitine ilişkin sıkıntı yaratmaktadır18 . Zira TBK m.222’de “Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur.” hükmünde yer alan “gözden geçirme”, aslında “olağan inceleme (dikkat gösterme)” anlamında kullanılır19 . Aynı şekilde Mülga BK’ya paralel olarak Mülga TTK20 ’da yer alan “muayene” kavramı ise; TTK m.23/1-(c) bendinde, TBK’dan farklı olarak “inceleme” olarak yer almaktadır. Aynı hususu ifade ederken, TBK m.223 ile TTK m.23 arasında kavram birliği olması, TBK m.222’de ise “olağan inceleme” kavramının kullanılması yerinde olurdu.

Gözden geçirme, alıcının ayıptan doğan sorumluluk hükümlerinden yararlanabilmesi için satılanın var olduğu bildirilen veya dürüstlük kuralına göre mevcut olması beklenen niteliklerinin21 mevcut olup olmadığının tespitini sağlayan bir faaliyettir22 . Bu faaliyet, alıcıya teslim edilmiş olan malın incelenmesi suretiyle, satıcıya bildirilecek olan ayıbın varlığı hususunda ispat kolaylığı sağlar.

Gözden geçirme, hukukî niteliği itibariyle, alıcıya yüklenen bir külfettir23 . Külfet kavramı, Alman Hukuku’nda yer alan Obligenheit kavramının karşılığı olup, borç ilişkisinden doğan yükümlülüklerden farklıdır24 . Şöyle ki, kanunda öngörülen külfetin yerine getirilmemesi hâlinde ilgili buna zorlanamaz ve bundan herhangi bir tazminat sorumluluğu doğmaz, yalnızca hakkın elde edilmesi veya var olan hakkın korunması için bir şart olarak öngörülür25 . Diğer deyişle, öngörülen külfet yerine getirilmezse alıcı elde edeceği hukukî imkânlardan yoksun kalır. Buna rağmen, alıcının satılanı gözden geçirmesi, mülga BK m.198/1’de “muayene etmek borcu” ve TBK m.223/1’de “zorunludur” kelimeleri ile külfet niteliğine aykırı vaziyette ifade edilir26 . Hâlbuki gözden geçirmenin borç değil külfet olmasından bahisle satıcının alıcıyı gözden geçirmeye zorlaması mümkün olmadığı gibi, alıcıyı engellemesi de düşünülemez27 . Ayrıca külfet kavramının eksik borç kavramından farklı olduğunu vurgulamak gerekir28 .

Alıcının gözden geçirme külfetinin doğması, hükmün açık ifadesi gereği yalnızca açık ayıplara (olağan gözden geçirme ile ortaya çıkan ayıplara) ilişkindir29 . Gizli ayıplar bakımından, bu ayıpların tabiatı gereği böyle bir külfetten bahsedilemez30 . Zaten olağan gözden geçirme ile ortaya çıkabilecek nitelikte açık ayıbın aksine, gizli ayıp gözden geçirme sonucunda tespit edilemez31 .