Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Devlet Aklı Doktrini ve Modern Türkiye’ye Geçiş Sürecinde Bir Tezahürü Olarak Teşkilat-ı Mahsusa

The Doctrine of Reason of State and Teşkilat-I Mahsusa (Ottoman Special Organization) as an Its Manifestation in the Transition Process of Modern Turkey

Salim ORHAN

Bir zihniyet ve siyasi yaklaşım/tavır olarak devletin tarihsel varlığı kadar eski olan devlet aklı doktrini, devleti en yüce değer ve bizatihi amaç olarak görmektedir. Bu yaklaşıma göre, devletin meşruiyeti kendine içkindir ve kendinden menkuldür. Devlet aklı doktrini, devletin varlığını korumaya ve selametini muhafaza etmeye mutlak öncelik tanımaktadır. Devletin varlığının ve güvenliğinin/bütünlüğünün korunması için başvurulacak her yöntem mubah sayılmakta ve her araç meşru kabul edilmektedir. Daha özel bir anlamıyla devlet aklı; olağanüstü bir durumda ve “kriz” halinde, devletin muhafazası için herhangi bir hukuk ve ahlak ilkesiyle bağlı olmamasına denk gelmektedir. Devlet aklının mihmandarı olan zorunluluk ve olağanüstü durum, yönetim sanatının bir tekniği olarak istihbaratı da ortaya çıkarmış ve şekillendirmiştir. Türkiye’nin geleneksel devlet anlayışının dayandığı “devletçilik” ilkesinin ve buhran dönemlerindeki siyasi tutumunun temelini, devlet aklı doktrini oluşturmaktadır. Osmanlı’nın modernleşme sürecinin rahminde gelişmiş ve ortaya çıkmış olan Türkiye’nin devlet aklı, selefi olan Osmanlı’dan tevarüs etmiştir. Osmanlı’nın son döneminde ve aynı zamanda bir “kriz” döneminde iktidar olmuş İttihat ve Terakki tarafından bir istihbarat ve askeri örgüt olarak gizli bir şekilde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa, devlet aklının en çıplak surette tezahür ettiği örneklerden biridir. Bu çalışma, devlet aklı doktrinini birçok cihetiyle araştırmayı ve bu doktrin çerçevesinde modern Türkiye’ye geçiş sürecinde bir örnek olarak Teşkilat-ı Mahsusa’yı incelemeyi amaçlamaktadır.

Devlet aklı, yönetim sanatı, istihbarat, modern devlet, Teşkilat-ı Mahsusa, İttihat ve Terakki.

The doctrine of Reason of State is a mentality and political approach which is as old as the state’s historical existence. This doctrine sees the state as the highest worth and objective in itself. According to this approach, the legitimacy of state is inherent and self-proclaimed. The doctrine of reason of state gives priority to protection of state’s existence and preservation of its safety. To ensure the state’s existence and integrity, any methods, tactics and tools applied to are counted as permissible and accepted as legitimate. More specifically, Reason of State does not correspond to any legal or moral principle in cases of emergency and critical conditions so as to protect state itself. The necessity and emergency, the guide of Reason of State, have also revealed and shaped intelligence as a technique of the art of government. The doctrine of reason of state underlies the principle of statism which has been Turkey’s traditional understanding of state and political attitudes in crisis periods. Turkey has emerged and developed in the womb of Ottoman modernization process and its reason of state has also been inherited from Ottoman as its predecessor. Without hiding anything, it appears that Teşkilat-ı Mahsusa (Ottoman special organization) is one of the examples of reason of state. It was secretly established as an intelligence department and military organisation by İttihad ve Terakki (Committee of Union and Progress) which came to power in a crisis in the last period of Ottoman Empire. This study aims to research the doctrine of reason of state in many aspects and to analyse Teşkilat-ı Mahsusa as an example in the transition process of modern Turkey within the scope of this doctrine.

Reason of State, art of government, intelligence, modern state, Teşkilat-ı Mahsusa, İttihat ve Terakki.

Modern devletin karakteristik özelliklerini yansıtan en önemli kavramlardan biri olan “devlet aklı”, terim olarak 16. yüzyıl modern Batı Avrupa’sında ortaya çıkmış ve 17. yüzyılda yaygınlık kazanmış bir kavramdır. Her ne kadar siyasi diskura modern çağın başlangıcında girmiş bir kavram ve modern devletin ruhuna işlemiş bir kuram olmakla birlikte, devlet aklı doktrininin izini eski çağlara kadar sürmek mümkündür. Terimden daha kadim olan devlet aklı doktrini, belli tarihsel şartlar altında biçimlenmiş ve buna bağlı olarak en çıplak ve somut haliyle modern devletin içinde görünmüş olsa da tarihin farklı zamanlarında farklı biçimlerde zuhur etmiştir. Esasen devlet aklı doktrini, modern devletten ibaret olarak değerlendirilmediğinde devlet denilen yapının zaman ve mekan şartlarına bağlı olarak değişmeyen özüne ve ruhuna (kernel) nüfuz etmiştir.

En genel anlamıyla devlet aklı doktrini, devleti bir bütün olarak “yönetmeye” ilişkin olup belirli bir yönetim anlayışı ve siyasi tutumu ifade etmektedir. Devlet aklının öngördüğü siyaset ve yönetim anlayışı ise, devlet merkezli bir zihniyette ve “devletçi” bir tutuma işaret etmektedir. Böyle bir zihniyet ve felsefe ise, devletin meşruiyetini bizatihi devletin içinde bulmakta ve devleti en yüce değer olarak görmektedir. Dolayısıyla meşruiyeti kendine içkin olan devlet için “gerekli” olan her şeyin yapılması ve bir yüce değer olarak devletin sağlığının ve gücünün korunması için gerekli olan her yolun kullanılması öngörülmektedir. Başka bir ifadeyle, devletin güç ve sağlığına yönelik herhangi bir tehdidin bertaraf edilmesi için başvurulacak gerekli yöntemleri sınırlayacak herhangi bir moral ve hukuksal kıstas bulunmamaktadır. Bu çerçevede, devlet için kendi doğasında bulunabilecek sınırlamalar dışında herhangi bir hareket kısıtlaması bulunmamakta ve nerdeyse “mutlak” bir serbestiyet söz konusu olmaktadır. Devlet aklı doktrini, özellikle “kriz” denilebilecek herhangi bir durumun veya olgunun ortaya çıkması halinde değişik formlar içinde belirginlik kazanmaktadır. Bu durum ise, devleti kurmak ve özellikle sağlığını ve gücünü korumak ve sürdürmek ve aynı zamanda karşılaşılacak krizleri bertaraf etmek için gerekli olan araçların bilgisini ve kullanımını gerektirmektedir. Bu bağlamda devlet aklı doktrini, aynı zamanda “kriz” anında ve belirsiz ve karmaşık durumlarda doğru bir “yönetim sanatının” gerçekleşmesini sağlayacak araçların gizli bilgisini elde etmeye ve geliştirmeye gönderme yapmaktadır. Teknik olarak bu ilmi sağlayacak araçlardan biri olarak “istihbarat” ve modern devlettin bürokratik kurumlarından biri olan “istihbarat kurumları”, devlet aklının ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır.

“Devlet aklı” doktrini, modern Türkiye siyasetinde hep geçerli olagelmekte ve farklı form ve kavramlar içinde ifade bulmakta ve tartışma konusu olmaktadır. Osmanlı modernleşme sürecinin rahminde gelişip-doğan modern Türkiye’nin zihniyet kodlarının serüveninin anlaşılması, Osmanlı-Türkiye geçiş sürecinde adeta “alt-üst” bir dönemde egemen olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin zihin, tavır ve eylem kodlarının anlaşılmasına bağlıdır. Teşkilat-ı Mahsusa ise, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin “gerçek/asıl” yüzünü ve “devlet aklını” yansıtan önemli bir yapıdır. Teşkilat-ı Mahsusa, devleti merkeze alan ve bu amaç için her türlü aracı kullanan gizli bir “istihbarat” ve “askeri” örgüt biçiminde yapılanmıştır. Bu yapı ile “devlet aklı” doktrini, modern Türkiye siyasetinde çıplak bir surette daha da kökleşmiş ve yerleşik bir gelenek haline gelmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’de “devlet aklı”nın ne denli köklü olduğunu ve nasıl geliştiğini göstermek bakımından Teşkilat-ı Mahsusa incelenmesi gereken önemli bir konudur.