Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hizmet (İş) Sözleşmesinin Geçersizliğinin 
Türk Borçlar Kanunu ile Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Çerçevesinde
 Değerlendirilmesi

Evaluation of the Invalidity of the Employment Contract in the
Framework of Turkish Code of Obligations and Law of Trade
Unions and Collective Labour Agreements

Elce TUTAR

Geçersizlik, bir sözleşmede tarafların istediği hukuki hüküm ve sonuçların meydana getirilemediği bütün durumlardır. Bir hukuki işlemde kurucu unsurlardan birinin yokluğu, sözleşmenin kesin hükümsüzlüğüne neden olur. Geçersiz bir iş sözleşmesinin sonucu, TBK m.394/f.3 hükmü ile düzenlenmiştir. Toplu iş sözleşmesinin hükümsüzlüğü konusunda ise, 6356 sayılı Kanun sadece yetki belgesi alınmadan toplu iş sözleşmesi yapılması halini (m.45’te) düzenlemiştir. Diğer hükümsüzlük halleri, Türk Borçlar Kanunu’nun genel ilkeleri esas alınarak değerlendirilecektir.

İş Sözleşmesi, Toplu İş Sözleşmesi, Geçersizlik, Geçersizlik Türleri, Geçersizliğin Hukuki Sonuçları.

Invalidity depicts all the situations in a contract which cannot be fulfilled according to the legal rules and legal consequences intended by the parties. Non-existence of one of the constituent elements will cause the contract to be invalid. The legal consequences of a void employment contract are regulated with the provision under Article 394/f.3 of the Turkish Obligation Code. On the other hand the law no 6356 (Article 45) only regulates the condition where the collective labour agreement is made without obtaining an authorization certificate. Other cases of invalidity will be assessed on the basis of the general principles of the Turkish Code of Obligations.

Employment Contract, Collective Labour Agreement, Invalidity, Types of Invalidity, The Legal Consequences of Invalidity.

Giriş

Gerek iş sözleşmesi gerek toplu iş sözleşmesi özel hukuka tabi birer sözleşmedirler. Her iki sözleşme de işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenleme amacı içindedir.

Sözleşme yapma serbestisinin düzenlendiği TBK m.26 çerçevesinde taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler. Buna göre taraflar, sözleşmenin konusunu, muhtevasını serbestçe tayin edebilmektedirler. Sözleşme yapma serbestisi iş hukuku alanında da geçerli olan bir ilke olduğundan, taraflar iş sözleşmesinde de kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, adaba, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olmamak kaydıyla sözleşmenin şeklini ve içeriğini düzenleyebilirler.

TBK m.27’de belirtilen sözleşme özgürlüğünün sınırlarına aykırılık halinde ise sözleşme kesin hükümsüzlük yaptırımı ile karşı karşıya kalacaktır. 4857 sayılı İş Kanununda, geçersiz bir iş sözleşmesinin sonucunu düzenleyen bir hüküm bulunmadığından, bugüne kadar ortaya çıkan uyuşmazlıklar, Türk Borçlar Kanunundaki ilgili hüküm çerçevesinde (TBK m.394/3), doktrin görüşü ve yargı kararları ışığı altında çözüme kavuşturulmuştur.

Çalışmamız “İş Sözleşmesinin Geçersizliği” ve “Toplu İş Sözleşmesinin Geçersizliği” şeklinde iki bölüm altında hazırlanmıştır. İlk bölümde, iş sözleşmesinin geçersizliği başlığı altında geçersizlik kavramı, geçersizlik türleri ve iş sözleşmesinin geçersizliğinin hukuki sonuçları; ikinci bölümde ise, toplu iş sözleşmesinin geçersizliğinde genel olarak geçersizlik kavramı ve Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre geçersizlik sebepleri ayrıntılı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır.

I. İş Sözleşmesinin Geçersizliği

Özel hukukta bireylerin irade muhtariyeti esastır1 . Özel hukuk, eşit düzeydeki kişilerin hukuki ilişkilerini düzenlemeyi amaçlar ve belli sınırlar içinde tarafların hukuki ilişkilerini hukuki işlemler özellikle sözleşmeler yoluyla düzenleme imkânı tanır2 . Özel hukuk düzeninin, bu çerçevede hak sahiplerine kendi serbest, özgür iradeleriyle hukuki işlemler yapabilme yetkisine “irade muhtariyeti” denilmektedir3 . Sözleşmeler hukuku alanında ise bu ilke, karşımıza sözleşme serbestisi (özgürlüğü) ilkesi olarak çıkmaktadır4 . Buna göre, taraflara hukuk düzeninin sınırları içinde kalarak sözleşmenin içeriğini diledikleri şekilde düzenleme imkânı tanınmıştır (TBK m.26). Bu sınırlar ise, sözleşme içeriğinin kanunun emredici hükümlerine, hukuka aykırı olmaması, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olmaması ve imkânsız olmamasıdır5 (TBK m.27).

Sözleşme serbestisi ilkesi, kişilere hukuk düzeninin sınırları içinde irade beyanlarıyla hukuki ilişkiler kurma, bu sınırlar içerisinde kalarak diledikleri şekilde sözleşmenin içeriğini değiştirme, dilediği kimseyle sözleşme yapma, şeklini serbestçe tayin etme, muhtevasını belirleme, var olan sözleşmeyi değiştirme veya ortadan kaldırma konusunda imkân sağlar6 .

İş (hizmet) sözleşmesi de bir sözleşme olması dolayısıyla genel geçerlik şartlarına tabidir7 . Dolayısıyla sözleşme yapma serbestisi iş hukuku alanında da geçerlidir. O halde bir özel hukuk sözleşmesi olan iş sözleşmesini yapıp yapmama hususunda taraflar serbest oldukları gibi, şeklini ve muhtevasını da serbestçe belirleyebilirler. Ancak TBK m.27’de getirilen sınırlamalar, iş sözleşmesi içinde aynen geçerlidir. İş sözleşmesinin içeriği, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, adaba, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı olamaz8 . Hukuki işlemin bu hukuki gereklere uygun olmaması halinde batıl bir işlemden veya hukuki işlemin geçersizliğinden söz edilir9 .

Ancak iş hukukunun koruyucu özelliği nedeniyle, borçlar hukukunda getirilen sınırlamalar dışında iş mevzuatında bazı sınırlamalar da getirilmiştir10 . Özellikle genç ve küçük işçiler ile kadın işçileri korumak amacıyla, iş sözleşmesi yapma yasakları gibi.

Yokluk, sözleşmenin kurulmasıyla ilgili bir kavramdır. Kurucu unsurları içermeyen bir sözleşme kurulamaz, meydana gelmez. Geçersizlik (hükümsüzlük) ise, sözleşmenin kurucu unsurlarıyla değil, geçerlilik unsurlarıyla ilgilidir. Kurucu unsurlar, sözleşmeyi kurar; geçerlilik unsurları ise kurulmuş bir sözleşmenin geçerli hukuki sonuçlar doğurmasını sağlar11 .

İş sözleşmesinin kurucu unsurlarını oluşturan tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının bulunmaması halinde sözleşme hukuken varlık kazanamaz. Bu durumda hukuk düzeninin kurucu unsurlardan yoksun bir sözleşmeye bağladığı yaptırım “yokluk” olacaktır12 .

Meydana gelen hukuki işlemin, sözleşme özgürlüğünün sınırlarına aykırı olması nedeniyle hüküm ve sonuç doğuramaması halinde ise geçersizlik (kesin hükümsüzlük-butlan) söz konusudur.