Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Modern Nafaka Düzenlemeleri ve Türk Hukukunda Revizyon Gereği

Modern Alimony Regulations and the Necessity of a Revision in 
Turkish Law

Betül ÖZLÜK

Karşılaştırmalı hukukta boşanma sonrası nafakaya ilişkin yaşanan gelişmeler karşısında hukukumuzdaki düzenlemeler sorgulanmış, mevcut düzenlemeler yerine kriterleri yeniden oluşturulacak tek bir “nafaka” düzenlemesi yapılması önerilmiştir. Bu bağlamda, özellikle İsviçre, Alman ve Amerikan hukukundaki düzenlemeler ile Avrupa Birliği’nin konuya bakışı ele alınmıştır.

Boşanmanın Mali Sonuçları, Nafaka, Avrupa Aile Komisyonu.

The regulations of our Law, which are related to the developments regarding the maintenance after divorce in Comparative Law, have been queried; and it has been advised to establish a single ‘maintenance’ regulation whose criteria will be set scratch instead of existing regulations. In this context, the approaches of, especially, the Swiss, German and American Laws’ regulations and the European Union have been addressed.

Financial Consequences of Divorce, Alimony, Commission on European Family Law.

Giriş

Aile hukukunun en çok tartışılan konularından biridir boşanmanın mali sonuçları. Boşanma sonrasında tarafların birbirinden isteyebilecekleri tazminat ve nafaka her zaman hukukçuların gündemini işgal etmekte, boşanma alanında yapılan değişikliklerin ve yeniliklerin çoğu mali sonuçlarla ilgili olarak gerçekleştirilmektedir.

Ülkemizde, köklü değişikliklerden biri olarak gösterilen 2002 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Medenî Kanunu (TMK) ile de, modern dünyaya uyum amacıyla pek çok yenilik getirilmiş, bu yeniliklerden önemli bir kısmı boşanma alanında gerçekleşmiştir. Bununla beraber, boşanma sonrası tazminat ve evlilik sonrası dayanışma fikrine dayanan yoksulluk nafakası yerine “evlilik birliği sona erdiğinde her bir eşin kendi ekonomik sorumluluğunu kendi taşıyacağı (clean break)” ilkesini kabul eden modern hukuk sistemlerindeki düzenlemeler dikkate alınmamıştır. Hukukumuzda halen, boşanma sonrası maddi tazminata ve nafakaya ilişkin iki farklı madde yürürlüktedir. Her iki maddenin yürürlükte ve aynı anda talep edilebilir olmasının ciddi sıkıntılar yaratması1 bir yana, tazminat ve nafaka taleplerini karara bağlarken faydalanılan ölçütlerin de belirsizliği ve yoruma açık olması somut olaylarda hak kayıplarına yol açacak niteliktedir.

Modern hukuk düzenlemeleri karşısında hukukumuzda da bir revizyon gereksinimi doğduğu açıktır. Bu nedenle, öncelikle son yıllarda boşanmanın mali sonuçları alanında yapılan yeniliklere değinilmesi, mevcut tazminat ve nafaka düzenlemesi ile ilgili genel bilgi verilmesi ve daha sonra karşılaştırmalı hukuktan, özellikle İsviçre, Alman ve Amerikan hukuklarındaki düzenlemeler ile Avrupa Birliğinin konuya bakışının ele alınması uygun görünmektedir.

I. Hukukumuzda Boşanmanın Mali Sonuçları Alanındaki Değişim Çabaları

Boşanma, ülkemizde 1988 yılından bu yana pürüzleri giderilmeye çalışılan bir konudur. Bu tarihte,2 özellikle boşanma sebeplerine ilişkin olarak değişiklikler yapılmış, “zina”, “terk” gibi özel boşanma nedenleri korunmakla birlikte, “anlaşmalı boşanma” ve “üç yıl fiili ayrılığa dayanan boşanma” şeklinde genel boşanma nedenleri kabul edilmiştir. Ayrıca, evlilik birliğinin temelden sarsılması halinde daha az kusurlu eşe dava açma hakkı tanıyan MK m.134’ün değişiklikten sonra, daha çok kusuru olan eşin de dava açabilmesine olanak sağlayacak şekilde yeniden kaleme alınması (eTMK m.134/2, TMK m.166/2), evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayanan boşanmada kusur unsurunun zayıflatılması bakımından önemli yeniliklerden biri olarak gösterilebilir. Son olarak, boşanmanın sonuçları alanında tazminat veya nafaka talep eden eşin “kusursuz” olması şartından da vazgeçilmiştir.

Ancak, 2002 yılında yürürlüğe giren Medenî Kanunda, sadece bu düzenlemelerin benimsenmesiyle yetinilmiş ve Medenî Kanun hazırlandığı sırada İsviçre hukukundaki gelişmeler göz ardı edilmiştir.3 Oysa, İsviçre Medeni Kanununda (ZGB) ise, 1998 reformu4 sırasında kusur unsurunun zayıflatılması ilkesine bağlı olarak boşanma sonrası giderim yükümlülüğü de önemli ölçüde değiştirilmiş; boşanma nedeniyle uğranılan zararları “kusur” ilkesine göre tazmin hakkı tanıyan Art. 151 aZGB ile “evlilik sonrası dayanışma” ilkesine dayanan yoksulluk nafakasına ilişkin Art. 152 aZGB yürürlükten kaldırılmış ve boşanmaya bağlı giderim yükümlülükleri tek bir başlık altında, “nafaka” adı (Unterhalt) altında, Art. 125 ZGB vd.’da düzenlenmiştir.5

II. Genel Olarak Maddi Tazminat ve Nafaka Düzenlemeleri

Evlilik birliği sona erdiğinde tarafların ihtiyaçları tamamen değişmekte; aile konutunda birlikte oturma durumu son bulmakta, iş yükünde değişiklik olmakta, örneğin boşanma sonrası eşlerden biri çalışmak zorunda kalmakta ve bunlara bağlı pek çok masraf ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, evliliğin sona ermesiyle eşler ileride sahip olacakları hakları ve evlilik devam ederken sahip oldukları nafakayı da (katkı payı nafakası)6 kaybetmektedirler.

Kanunkoyucu, boşanma nedeniyle ortaya çıkacak bu sonuçları, kusursuz veya daha az kusurlu eş yönünden kısmen de olsa telafi etmek amacıyla, tazminat ve nafaka düzenlemesi yapmış; kusursuz veya daha az kusurlu eşin mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelenmesi halinde kendilerine bir “maddi tazminat” hakkı tanınırken (TMK m.174); boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen kusuru daha ağır olmayan eşe “yoksulluk nafakası” talep hakkı (TMK m.175) verilmiştir.

Boşanma nedeniyle ortaya çıkan “zarar”ın7 giderilmesi düşüncesine8 dayanan tazminat talebi, tarihi çok eskilere dayanan evlilik birliğinin çözülemez bir kurum olarak görüldüğü zamanlara aittir. Evliliğin, ölüme kadar devam edeceği düşüncesine göre, boşanma istenmeyen bir anormallik olarak ortaya çıkar ve ahlaki alandan devletin ilgilendiği bir alana çekilir. Bunun sonucu, eşlerin yükümlülüklerini ihlal etmeleri ve bu ihlaller evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olduğunda boşanma, kusurlu eşin cezalandırılmasına yönelik son çare olarak gündeme gelir. Kusursuz eş ise, boşanma nedeniyle uğradığı haksızlığın tazminini kusurlu eşten talep edebilir. Tazminat talebinde bulunan eşin kusurlu olması halinde, o da tazminat talep etme hakkını kaybederek cezalandırılmaktadır.9

Nafaka ise, tarafları cezalandırmadan ziyade evlilik sonrası dayanışma,10 hakkaniyet gereği beklenen yükümlülükler dikkate alınarak düzenlenmiş olup boşanma nedeniyle ortaya çıkan yoksulluğu ortadan kaldırma amacına yöneliktir.11 Ancak, miktarının belirlenmesi konusunda başvurulan kriterler ve boşandıktan sonra evlilik birliğinde öngörülen dayanışmanın ne kadar süreceği belirsizdir.

Gerek tazminat miktarı belirlenirken gerek hükmedilecek nafaka tayin edilirken başvurulacak kriterlerin belirli olmadığına da işaret etmek gerekir. Tazminatın belirlenmesi bakımından, tazminat yükümlüsünün kusurunun ağırlığı ve diğer eşin kusuru12 , evliliğin devam süresi, çocuğun tazminat isteyen tarafa bırakılıp bırakılmadığı gibi şahsi13 ve tarafların kişisel servetleri ve gelirleri gibi mali hususlar14 ; nafakanın belirlenmesi bakımından tarafların mali durumları, gelirleri, sosyal yaşantıları ile uyumlu ve insanca yaşamaya yeterli düzeyde olup olmadığı15 dikkate alınmaktadır.