Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk ve Alman İdare Hukukunda
 Arabuluculuk ve Sulhe İlişkin Düzenlemeler

Dilşat YILMAZ

Uyuşmazlıkların alternatif çözüm yolları ile sona erdirilmesi, yargı yerlerinin giderek artan iş yükü karşısında, bilhassa son yıllarda pek çok hukuk sistemine girmiştir. Hem Avrupa Birliği Hukukunda hem de Alman Hukukunda alternatif çözüm yollarının giderek yaygınlaşması dikkat çekmektedir. Türk İdare Hukukuna gelince, uyuşmazlıkların yargısal usuller dışında çözümlenmesi görülmektedir. İdari teşkilat konusundaki mevzuatta getirilen bazı hükümler incelendiğinde bu yönde düzenlemeler fark edilmektedir. Bu düzenlemelerde amaç, tüm alternatif çözüm yollarında olduğu üzere, idare ve birey arasındaki uyuşmazlıkların kısa zamanda ve kolay şekilde çözümlenmesidir. Amaç, uyuşmazlıkların kısa yoldan halli olmakla beraber, söz konusu değişiklikler idare hukuku ve idari yargılama hukukunun temel kurumları ile bazı çatışmalar yaratmıştır. Çalışmamızda, hem arabuluculuk ve sulhun mukayeseli hukuktaki durumu ele alınacak hem de Türk Hukukunda idari teşkilata ilişkin düzenlemelerdeki söz konusu hükümlerin yerleşik idare hukuku ve idari yargılama hukuku anlayışı çerçevesinde yaratabileceği sorunlara dikkat çekilecektir. Yeri geldikçe, temel inceleme konusu ile ilgili başka yasal değişikliklere de değinilecektir.

Tam Yargı Davası, Sulh, İdari Uyuşmazlık, Arabuluculuk, Tazminat.

I. GİRİŞ

Yargı yerleri önüne gelen uyuşmazlıkların gün geçtikçe sayıca artması ve yargılama sürecinin uzunluğu, uyuşmazlıkların yargısal usuller dışında usuller izlenerek çözümlenmesi arayışını zorunlu kılmıştır. “Taraflar yıllarca sürecek mücadeleci bir dava sürecinde yıpranmak ve ne gibi bir sonuçla karşılaşacaklarını tahmin edemedikleri belirsiz bir ortama katlanmak yerine, uyuşmazlık çözüm süreci üzerindeki kontrolün kendilerinde olduğu usulleri tercih etmeye başlamışlardır. Böylece uyuşmazlıklar, mahkemelerin dışında; fakat, hukuk kurallarına uygun bir süreçte çözülmeye başlamıştır”1. Söz konusu yöntemler Avrupa Birliğinin bu konuya verdiği özel öneme de binaen, gerek üye devletler gerek Birlik üyesi olmayan devletlerin hukuk sistemlerinde giderek yaygın hale gelmeye başlamıştır. Alternatif uyuşmazlık çözümü (ADR-Alternative Dispute Resolution) olarak adlandırılan bu sistem “uyuşmazlıkların çözümü için mahkemeler tarafından yürütülen dava yoluna alternatif olarak işleyen, genellikle tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımını ve yardımını gerektiren usuller topluluğu olarak tanımlanır”2. Arabuluculuk ve sulh de bu yöntemlerden biridir. Söz konusu sistemde tarafların uyuşmazlık çözümüne aktif olarak katılmaları, alınan kararların doğruluğuna inancını ve ilgililerin tatmin düzeyini de artırmıştır.

II. AVRUPA KONSEYİ, AVRUPA BİRLİĞİ VE ALMAN HUKUKUNDA ADR

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından hazırlanan “İdari Merciler ve Özel Kişiler Arasındaki Davalara Alternatifler Hakkındaki Düzeltilmiş Taslak Tavsiye Kararı”nda, mahkemelerin iş yükünü azaltma bakımından idari uyuşmazlıkların, gerek mahkeme süreci ile eş zamanlı gerek öncesinde, daha ucuz ve hızlı çözülmesinin önemine, bunun idare ile bireyleri daha yakın hale getireceğine, söz konusu usullerin tarafsız ve objektif olması gereğine dikkat çekilmiştir3.

Avrupa Komisyonu 19.04.2002 tarihinde, medeni ve ticari işler alanında uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin “Yeşil Kitab”ı (Grünbuch) yayımlamıştır. Metinde temel olarak, söz konusu alanlarda ADR’nin yaygınlaşması için direktif hazırlanması ve arabuluculuk yapacak kişilerin davranışlarına ilişkin düzenleme yapılması tavsiye edilmektedir. 02.07.2004 tarihli oturumda, ADR ile ilgilenen otuz Avrupa Kurumu’nun temsilcisinin bulunduğu oturumda “Arabulucular İçin Yol Gösteren Metin” kabul edilmiştir. Söz konusu metinde arabulucuların yetkileri, tarafsızlığı, arabuluculuk süreci, güvenilirlik gibi konular düzenlenmiştir4.