Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Muhakemesinin İstisnai
 Usullerini Barındıran Özel Yetki 
(CMK m. 250)

Nusret Alper PAZARCIKCI

Bu makalede mümkün olduğunca objektif açıdan özel yetkili savcı lar ve mahkemeler ele alınarak bu soruların cevabını bulmaya çalışacağız. Bu bağlamda, öncelikle mahkemelerin hukuk düzeninde dünden bugüne varoluş serüvenini, ardından sırasıyla süregelen isimlendirme sorunu, mahkemelerin kuruluşu, yetki, görev, AİHM kararları ışığında soruşturma ve kovuşturma usullerindeki genişletilmiş farklılıklara değinip son olarak sonuç bölümü ile kısa bir olması gereken (de lege ferenda) yorumu yapacağız.

Özel Yetkili Mahkeme, Özel Yetkili Savcı, Özgürlük, İnsan Hakları, Hakların ve Özgürlüklerin Sınırlanması, CMK m.250.

I. GİRİŞ

Başta insan hakları savunucuları olmak üzere müellifler, gazeteciler, yazarlar ve birçok kesimin çeşitli açılardan haksız sayılamayacak eleştirilerine maruz kalan özel yetkili savcılar ve özel yetkili mahkemeler bizim makalemizin konusunu oluşturmaktadır. Peki, gerçekten eleştirildiği gibi özgürlük aleyhine genişletilmiş yetkiler bir takım suçların soruşturulmasında gerekli midir? Gerekli ise insan haklarını daraltmaya değecek gereklilikte midir? İşte bu makalede mümkün olduğunca objektif açıdan konuyu ele alarak bu soruların cevabını bulmaya çalışacağız. Bu bağlamda, öncelikle mahkemelerin hukuk düzeninde dünden bugüne varoluş serüvenini, ardından sırasıyla süregelen isimlendirme sorunu, mahkemelerin kuruluşu, yetki, görev, AİHM kararları ışığında soruşturma ve kovuşturma usullerindeki genişletilmiş farklılıklara değinip son olarak sonuç bölümü ile kısa bir olması gereken (de lege ferenda) yorumu yapacağız.

II. TARİHÇE

Fransa’da var olan Devletin Güvenliği Mahkemeleri1(La Cour de Sureté de l’Etat) modelinden alınan ilhamla 1970’li yıllarda Türkiye gündemine yerleşen Devlet Güvenlik Mahkemeleri, ilk olarak 15.03.1973 tarihinde 1699 sayılı Yasa ile 1961 Anayasasının 136’ncı maddesine eklenmiş ve bu maddeye dayanılarak 1773 sayılı Yasayla, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin faaliyetleri düzenlenmiştir. Ancak 1975 yılında zikredilen yasa anayasaya aykırılık nedeniyle iptal edilmiştir2. Bu sebeple 1970’li yıllarda yapılan girişim akim kalmıştır3.

Bahsi geçen mahkemelerin kuruluşu için anayasal bir ruha ihtiyaç bulunması nedeniyle bu kere 1982 Anayasasının 143’üncü maddesinde düzenleme yapılmış ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan 2845 sayılı Yasayla, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kurulması gerçekleştirilmiştir4. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görülen 09.06.1998 tarihli İncal/Türkiye davasında ve 28.10.1998 tarihli Çıraklar/Türkiye davasında5; Devlet Güvenlik Mahkemelerini oluşturan heyet içerisinde askeri hâkim bulunmasının, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin6 6’ncı maddesinde yer alan “Bağımsızlık” ilkesini ihlal ettiğinin belirtilmesi nedeniyle 22.06.1999 tarihli 4390 sayılı Yasayla, Devlet Güvenlik Mahkemelerinden askeri hâkim üye çıkarılmıştır. Gerçekten de AİHM’nin zikredilen kararlarındaki sonuca ve gerekçelendirmeye katılmamak mümkün değildir. Zira bilindiği üzere İHAS madde 6’da yer alan “Bağımsız Mahkeme”nin unsurlarından biri de bağımsız bir görünüme sahip olmaktır7. Askeri hâkimler de nihayetinde hiyerarşik bir yapıda yer aldığına göre, somut olaylarda gerçekten bağımsız karar verilse bile üçüncü kişileri buna ikna etmek pek de mümkün değildir.