Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Hukuku Kapsamında
 Beden Muayenesinin Adli Tıp ve
 Kişisel Veriler Açısından Değerlendirilmesi

Examination of Physical Examination within the Scope of Criminal
Law in terms of Forensic Medicine and Personal Data

Sabire Sanem YILMAZ

CMK m. 75’te düzenlenen “Beden Muayenesi ve Vücuttan Örnek Alma” dolayısıyla toplanan örnekler Ceza Muhakemesi Kanunu ve Yönetmelikte “Kişisel Veri” olarak kabul edilmiştir. Çalışmada özellikle Adli Tıp- Beden Muayenesi- Özel Hayatın Gizliliği-Kişisel Veriler eksenini birleştirerek Beden Muayenesi konusuna Kişisel Veriler perspektifinden yaklaşılmıştır.

Beden Muayenesi, Vücuttan Örnek Alma, Kişisel Veri, Özel Hayatın Gizliliği Hakkı, Adli Tıp, Sağlık Meslek Mensubu, Hekim.

The samples collected in line with “Physical Examination and Sampling from Body” regulated under article 75 of the Turkish Criminal Procedure Code are accepted as “Personal Data” in the Turkish Criminal Procedure Code and the Regulation. In this paper Physical Examination concept is approached from the Perspective of Personal Data, especially by combining Forensic Medicine - Physical Examination - Right of Privacy - Personal Data axis.

Physical Examination, Body Sampling, Personal Data, Right of Privacy, Forensic Medicine, Health Professions, Physicians.

I. Giriş

Ceza muhakemesinde amacın maddi gerçeğe ulaşmak olduğu aşikâr ise de, her ne pahasına olursa olsun maddi gerçeğe ulaşmanın amaç olmadığı da benimsenmesi gereken bir kuraldır. Özellikle tıp alanında gelişmeler ve bilimsel çalışmalar delillere insan bedeni üzerinden ulaşılmasını da daha kolay kılmakta ve suçu aydınlatmada, hem şüphelinin suçu işlerken kendi üzerinde bıraktığı izlerden hem mağdur üzerinde bıraktığı izlerden suç materyallerine ve delillerine ulaşmak mümkün olmaktadır. Bu durum, bazen şüphelinin aleyhine bazen lehine sonuçlar doğurmaktadır.

Makalemde özellikle tartışmak istediğim; şüphelinin beden muayenesinin rızası ile yapılması durumundan daha çok rızası dışında zorlayıcı yöntemlerle yapılması halinde özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hukuku bakımından bağlanan sonuçların ne olacağıdır.

Beden muayenesinin düzenlendiği CMK m. 75, Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik (Beden Muayenesi Yönetmeliği), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Direktifler, Anayasa m. 20 ve TCK m. 134 vd. maddeleri açısından incelemeler yapacağımız makalemizde doktrinsel tartışmalara da yer verilecektir.

“Tıp Alanında Kişisel Verilerin Açıklanması Suçu” adlı kitabımı yazarken, kişisel verilerin insanın toplumsal yaşamını devam ettirmede ne kadar önemli bir unsur olduğunu ve insanın kimliğinin belirlenebilir bilgilerinin rızası dışında açıklanmasının, ele geçirilmesinin, kullanılmasının insanın kişilik haklarının ihlali ve özel hayatının çekirdek alanını tamamen ortadan kaldıran yegâne çizgi olduğunun farkına vardım. Şüphelinin de bu anlamda kişisel verilerinin korunması gerekliliği ve soruşturma ya da kovuşturma aşamasında her ne pahasına olursa olsun bu verilerin toplanmasının, fazladan verilerin dosyada yer almasının, mahkemede okunmasının ya da elde edilmesinin özel hayatın gizliliğinin ihlali olacağı düşüncesi içten içe beni bu konuyu tartışmak gerekliliğine yöneltti.

Bu konu en çok da adli tıp alanını ilgilendirmesi bakımından, konuya adli tıp penceresinden bakarak, adli tıp disiplininin bu konuda ne düşündüğünün ya da olması gerekenin ne olduğunu da yasal düzenlemeler eşliğinde ele alacağım.

Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17’nci maddesini hatırlamakta fayda görüyorum: “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. / Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tabi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, beden muayenesine şüphelinin rızası yok ise zor kullanarak bir müdahale durumunda, öncelikli olarak iç hukukta düzenleme bulunup bulunmadığına bakar ve düzenleme bulunması durumunda demokratik bir toplumda böyle bir müdahalenin gerekli olup olmadığını değerlendirir. Burada önemli olan hukuka uygun bir biçimde bu müdahalenin gerçekleştirilmesi ve kişinin de rızasının alınmış olmasıdır. Çoğunlukla Mahkeme, özel hayatın gizliliğinin ihlali yönünden konuyu değerlendirmektedir.

Mahkeme, Jalloh-Almanya kararında da şüphelinin kusturularak midesinden uyuşturucu delili elde edilmesinin insan onuruna ve haysiyetine aykırı olduğuna karar vermiştir. Delil elde etmek uğruna yapılacak bir beden muayenesi şüpheliye zarar verecek ise, örneğin midesinden yuttuğu bir kâğıt parçasının çıkarılması durumunda, Beden Muayenesi Yönetmeliğinin 3’üncü maddesinde düzenlemesini bulan “tedavi ve tanı” amacının bulunmadığı ortadadır.

Ceza muhakemesi açısından maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve her türlü şüpheden uzak saf delilin elde edilmesi önemli ise de, bir o kadar önemli olan, şüphelinin sağlık hakkı, insan onuru ve özel hayatın gizliliğini ve kişisel verileri korumak konusunda o muazzam dengeyi sağlamaktır.

Öncelikle uzmanlık alanım olan kişisel veri tanımından başlayarak, sırasıyla beden muayenesi ve sonrasında da iki konuyu birlikte ele alacağım, beden muayenesinin rıza dışı yapılması ve kişisel verilerin korunması konusu ile tartışmayı sonlandıracağım.

II. Kişisel Veri Kavramı

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 3’üncü maddesinde kişisel veriyi, “Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin tüm bilgi” olarak tanımlamıştır. Hak, Anayasa’nın 20’nci maddesinde tanınan haklardan olup, “Herkes, kendisi ile ilgili kişisel verisinin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisi ile ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” düzenlemesi ile anayasal zeminde de ifadesini bulmuştur.

Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere, kişisel veri, belirli veya kimliği belirlenebilir olmak şartıyla, bir kişiye ilişkin bütün bilgileri ifade etmekte olup, ad, soyad, doğum tarihi, doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan verilerini değil, telefon numarası, motorlu araç plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, sağlık bilgileri, genetik bilgiler, IP adresi, e-posta adresi, alışveriş alışkanlıkları, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunduğu kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri gibi kişiyi doğrudan ya da dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin kişisel veri kapsamında olduğu belirtilmektedir.1

Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan 28.01.1981 tarihli Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesinin “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre kişisel veri, “kimliği belirli veya belirlenebilir bir kişi hakkındaki tüm bilgileri” ifade eder. Tanım 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununda düzenlenen hali ile aynıdır.

95/46/EC sayılı Bireylerin Kişisel Verilerinin İşlenmesi ve Serbestçe Dolaşımı Karşısında Korunmasına İlişkin Direktif m. 2/a’da ve 2016/679 sayılı Genel Veri Koruma Tüzüğü m. 4/1’deki kişisel veri tanımına uygun olarak KVKK tanımlama yapmıştır.2

Anayasa Mahkemesi kararında, kişisel verinin tam olarak neleri karşıladığı tanımlanmış olsa da kişisel verilerin kapsamını belirlemek o kadar kolay değildir. Kısaca kişinin tüm yaşamına ilişkin verileri kişisel veri kabul edilmeli, tüm sağlık verileri, fiziksel özelliklerinin canlandırılmasına yarayacak tüm veriler, fotoğrafı, sosyo-ekonomik durumuna ilişkin verileri, kişisel veri kapsamında kabul edilecektir.

Kişisel verinin tanımından yola çıkarak ulaşmış olduğumuz unsurlardan biri, bilgidir. Kişisel Verilerin Korunması Kanununda değinilen bilgi kavramına kişinin tüm bilgileri dahildir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi “tüm bilgiler” kavramı oldukça geniş ifade edilmiş, kişinin ekonomik, sosyal, ailevi tüm bilgileri ile fiziksel görünüme ilişkin bilgileri, kimliğine ilişkin bilgileri kişisel veri kapsamında tüm verilerine dahildir. KVKK’nın düzenlemesi incelendiğinde kişisel verilerine ait bilgilerin gizli olması da aranmamıştır.3