Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Alman Sosyal Ağlarda Hukuk Uygulamasının İyileştirilmesi Hakkında Kanuna İlişkin Değerlendirme

An Assassment on the Law for the Imrovement of Law Enforcement in Social Networks in Germany

Murat Volkan DÜLGER,Mustafa Temmuz OĞLAKCIOĞLU

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanların interneti kullanım yöntemleri ve alanları hem gelişmiş ve hem de değişmiştir. Günümüzde haber alma, haber verme ve iletişim aracı olarak sosyal medya ağları kullanılmaktadır. Buna paralel olarak, hızla gelişen teknolojiye hukukun ayak uydurması ve bu zaman sürecinde teknolojiye yetişmesi, bu bağlamda sorunlara çözüm arayarak kişilerin haklarını savunacağı bir yasal düzlemin oluşturulması gerekmiştir. Bu gerekliliğe cevap veren ülkelerden biri de Almanya olmuştur. Bu durum interneti ilk kullanan ülkelerden biri olması ve hukuk sisteminin gelişmişliği göz önüne alındığında şaşırtıcı değildir. Konuya ilişkin birçok hukuki düzenlemenin yanında son olarak 1 Eylül 2017’de Alman Sosyal Ağlarda Hak Talepleri ve Yaptırımları Kanunu (Sosyal Ağlarda Yasa Uygulamasının İyileştirmesi Kanunu)*1 kabul edilmiş ve 1 Ocak 2018’de yürürlüğe girmiştir.*2 Kanun, daha çok nefret suçlarına karşı bir yaptırım öngörmüş olsa da Alman Ceza Kanununda yer alan birçok suça (aşağıda detaylıca hangi suçların yasadışı içerik olarak tanımlandığı ele alınacaktır) da yer verilmiştir. Bu makalede toplam altı maddeden oluşan yeni kanunun düzenlemesinin hizmet ettiği amaç esas alınarak maddeler tek tek incelenmektedir.

Alman Ceza Kanunu, Sosyal Ağlar, Yasadışı İçerik, Nefret Suçları, Kişilik Haklarının İhlali.

With the development of technology, people’s methods and fields of using internet have both improved and changed. Today, social media networks are used as a means of getting news, notifying and communicating. Parallel to this, it was necessary to establish a legal framework in order to keep up with the rapidly developing technological laws and to find solutions to the problems in order to educate technologists during this time. One of the countries that responded to this requirement was Germany. This is not surprising given that it is one of the first countries to use the internet and the development of the legal system is taken into account. In addition to many legal regulations on the subject, the Law on Right to Claims and Sanctions (Law for the Improvement of Law Enforcement in Social Networks) was finally adopted by the German Social Network on September 1, 2017 and entered into force on 1 January 2018. Although the law foresees sanctions against hate crimes, many crimes from the German Criminal Code have been included (which crimes are defined as illegal content will be addressed in detail below). This article examines the articles one by one on the basis of the purpose served by the regulation of the new law, which consists of a total of six articles.

German Criminal Code, Social Networks, Illegal Content, Hate Crimes, İnfringement of Personality Rights.

Giriş

Sosyal ağların hayatımızın bir parçası olduğu yadsınamayacak bir gerçektir. “We Are The Social” tarafından 2017 yılına ait internet ve sosyal medya kullanım oranlarına göre; 3.773 milyar kişi interneti kullanıyorken 2.789 milyar kişi sosyal medya kullanımı gerçekleştirmiştir. Yine aynı verilere göre Almanya’da 71.73 milyon kişi içerisinden 33 milyon kişinin sosyal medya kullanıldığı belirtilmiştir1 . Bu verilere bakıldığında Almanya, Avrupa’da ve dünyada internet ve sosyal ağ kullanıcı oranlarının çok yüksek olduğu ülkelerden biridir. Hal böyle olunca sanal alana ilişkin birçok hukuki koruma mekanizması geliştirilmiştir. Ancak bu Kanun ile ne internet kullanıcılarının ne de sosyal medya ağlarının tamamı bakımından bir koruma öngörülmüştür. Zira, artık genel içerikli kanunlardan çok; daha özel içerikli mevzuatların oluşturulması, gelişen teknolojiyle adeta bir zorunluluk haline gelmiştir.

Kanun, sosyal medya aracılığıyla kişilerin kişilik haklarının ihlali niteliğinde olabilecek belirli suçlar bakımından koruma mekanizması getirmektir. Günümüzde, sosyal ağlar aracılığıyla kişilere hakaret edilmesi, iftira atılması, çocuk pornografisinin yayılması, terör örgütü propagandası yapılması vs. gibi birçok suçun işlenmesi kolaylaşmıştır. Özellikle, son zamanlarda sosyal medya aracılığıyla işlenen düşünce, renk veya köken (ırk), din, cinsiyet veya cinsellik gibi hassas konuların kullanılarak kişi hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi nefret suçu niteliğinde olup demokratik toplum düzeninde bu tür içeriklerin varlığı kabul edilebilecek bir yaklaşım değildir.

Almanya’da 2017 yılı itibariyle nefret suçu sebebiyle şikayette bulunan kişi sayısının 500.000 kişiye ulaştığı belirtilmektedir. Nefret suçlarıyla yeterince mücadele edilmemesi, toplumun barış içerisinde yaşamasına büyük bir tehdit oluşturur. Nefret söylemleri içeren verileri ve diğer sair suçlara ilişkin içeriklerden Youtube %90’ını, Facebook %39’unu, Twitter ise sadece %1’ini sildiği bilgisi ile yola çıkıldığında ne kadar çok korumasız bir yapılanmanın olduğu görülür.

Hal böyle olunca yeni bir kanuni düzenlemeye gidilmesi de artık zorunluluk haline gelmiştir. Elbette ki devletin, sırf bu suçların oluşmasını önlemek amacıyla kişilerin bu tür sosyal medya ağlarına erişim özgürlüklerini engellemesi beklenen bir yaklaşım değildir. Ancak öyle etkili bir mekanizma kurulmalıdır ki bu suçların işlenilmesine izin verilmemeli, işlenildiğinde doğrudan müdahale edilmeli ve bütün bunlarla birlikte kişilerin ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü de gözetilmelidir. Söz konusu Kanun, yasa dışı içeriğe sahip olan verilerin şikâyet yoluyla bir an önce kaldırılması ve gerekli yasal prosedürün yanında sosyal ağ sahiplerine yönelik yaptırımlar uygulanarak ihlallerin önüne geçilmesini amaçlamaktadır.

1. Kanun’un Kapsamı

Kanunun birinci maddesinin birinci fıkrasında:

“(1) Bu Kanun, kullanıcıların diğer kullanıcılarla (sosyal ağlar) herhangi bir içeriği özgürce paylaşabilecekleri veya erişebilecekleri internet üzerinde kar getiren platformlar oluşturan telemedya hizmet sağlayıcıları için geçerlidir. Hizmet sağlayıcının kendisinin sorumluluğunda olan gazetecilik editoryal faaliyetleri olan platformlar, bu Kanun kapsamında sosyal ağlar olarak kabul edilmemektedir. Aynı şey, bireysel iletişim veya belirli içeriğin dağıtımı için tasarlanmış platformlar için de geçerlidir.” hükmü düzenlemiştir.

Bu Kanun ile internet kullanıcılarının, bir içeriği özgürce paylaşabilecekleri veya içeriğe rahatça erişebilecekleri internet üzerinden kar getiren platformlar oluşturan telemedya hizmet sağlayıcıları bakımından değerlendirilme yapılacağını belirtmiştir. Burada öncelikle cevaplandırılması gereken “Hizmet Sağlayıcıları” kimlerdir sorusudur. Kısa ve öz bir tanımdan yola çıkılacak olursa hizmet sağlayıcıları, internete erişim sağlayabilen gerçek veya tüzel kişilerdir. Ayrıca Kanun, gazetecilik editoryal faaliyetlerini ve bireysel iletişim veya belirli içeriğin dağıtımı için tasarlanmış internet sayfalarını kapsam dışında tutmuştur. Gazetecilikte ise, editoryal faaliyetler ve ticari faaliyetler ayrımı yapılmıştır. Bu durumda editoryal faaliyet, ticari amaç gütmeden gazete, televizyon ve diğer basın araçlarında belli bir bölümün yöneticisine ait ve genellikle reklam amacı taşıyan başyazı, tanıtım yazısı içeren her türlü işlemdir. Aynı şekilde bu editoryal faaliyet çerçevesinde teklifleri sunmak ve başka bir sosyal ağın altyapısını kullanan platformlar da bu kapsamda değerlendirilir.

Bireysel iletişim olarak değerlendirilen alanlar ise, kişilerin kamuoyuna bilgi vermeyi amaçlamadığı daha çok belli bir ilişki içerisinde olduğu ve doğrudan iletişim sağlama amacıyla kullandığı platformlardır. Bunlara örnek olarak, elektronik posta için kullanılan internet sayfaları, Whatsapp, Telegram, Skype gibi yazılımlar verilebilir. Ayrıca kanun sadece belirli bir konu ve kullanıcı tanımına sahip olmayan sosyal ağları bu kapsama almıştır. Buradan yola çıkılarak değerlendirme yapıldığında; çevrimiçi oyunlar, profesyonel ağlar ve konu portalları da Kanunun yükümlülük getirdiği platformlardan değildir.

Kanunun 1. maddesinin 2. fıkrasında: “(2) Almanya’daki sosyal ağ kayıtlı kullanıcı sayısı iki milyondan azsa, sosyal ağ sağlayıcısı § 2. ve 3. altındaki yükümlülüklerden muaftır.” hükmünü düzenlemiştir.

Bu durumda yine bir sınırlama görmekteyiz. Eğer ki, sosyal ağ sağlayıcısının/platformunun Almanya’daki kullanıcı sayısı iki milyondan az ise Kanun kapsamında getirilen yükümlülüklerden muaftır. Somutlaştırmak gerekirse, yukarda da daha önce belirtilen 2017 yılı sosyal ağ kullanımına ilişkin veriler dikkate alındığında; Almanya’da en çok kullanıcıya sahip Youtube, Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya ağlarına bu Kanun kapsamında yükümlülükler getirilmiştir. Belirtmek gerekir ki, söz konusu sosyal medya ağlarının merkezleri veya şubelerinin Almanya’da olması Kanunun uygulanması için aranan bir koşul değildir. Kanun, öngördüğü yükümlülüklerin uygulanması için kullanıcı sayısının Almanya’da iki milyon kişiye ulaşmasını yeterli görmüştür.

Kanunun 1. maddesinin son fıkrasında hüküm altına alınan husus ise; hangi verilerin yasa dışı içerik kapsamında değerlendirilmeye alınacağına ilişkindir. Kanun Alman Ceza Kanunu’na atıfta bulunarak sınırlı olarak belirttiği suçlar kapsamında yasa dışı içerik hakkında yasal prosedürün işleyeceğini belirtmiştir. Buna göre; “(3) Yasadışı içerik, § 184d, 86, 86a, 89a, 91, 100a, 111, 126, 129 ila 129b, 130, 131, 140, 166, 184b suçlarını oluşturan 1. maddenin kapsamı dahilindeki içerikler ile; 185 ila 187, 201a, 241 veya 269 no.lu paragraflarda Ceza Kanununda belirtilen suçları içeren içerikler bu kanuna göre yasa dışı içerik olarak kabul edilmektedir.”

Kanunda tek tek belirtilen bu suçlar; anayasaya aykırı organizasyonların propaganda araçlarının dağıtılması (86a), devlet güvenliğini ağır bir şekilde tehlikeye düşüren bir cebir ve şiddet suçunun hazırlığını yapma; anayasaya aykırı organizasyonların tanıtım işaretlerinin kullanılması (89a), devlet güvenliğini ağır bir şekilde tehlikeye düşüren bir cebir ve şiddet suçu işlemek için yönlendirme (91), devletin dış güvenliğine ilişkin sırlarının açıklanması ve casusluk amacıyla yapılan sahtecilik (100a), suç işlemeye alenen çağrı (111), suç işleme tehdidinde bulunarak kamu barışını bozma (126), suç işlemek üzere örgüt kurma (129), terör örgütü kurma (129a), yurt dışında suç işlemek üzere kurulan örgütler ve terör örgütleri hakkında genişletilmiş kazanç ve eşya müsaderesi (129b), halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme (130), cebir (131), işlenen suçu mükafatlandırma ve onaylama (140), dinî inanç ve dünya görüşlerine, dinî cemaatlere ve dünya görüşü topluluklarına hakaret (166), çocuk pornografisi içeren yazılar yayma, edinme veya bulundurma (184b), pornografik içeriklerin radyo veya telekomünikasyon medyaları yoluyla ulaşıma açılması; telekomünikasyon medyaları üzerinden çocuk ve genç pornografisi konulu içeriklere erişilmesi (184d), hakaret (185), kötüleme (186), iftira (187), resim çekmek suretiyle özel hayatın gizliliğinin ihlâli (201a), tehdit (141), ispat açısından önemli verilerde sahteciliktir (269).

Elbette ki yukarda belirtilen suçların maddi ve manevi unsurlarının tamamlanması yani tipikliğin gerçekleşmesi ve bunun yanında hukuka uygunluk sebepleri olabilecek başka bir durumun da meydana gelmemiş olması gerekir.