Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

“İnanılır İlgi” Kavramı Çerçevesinde Tapu Sicilinin Bilimsel Çalışmalara Açıklığı

Scope of “Credible Interest” Concept, Publicity of Land 
Register to Scientific Work

Bedia GÜLEŞ

Kişilerin eşyalar üzerinde sahip olduğu haklara üçüncü kişiler tarafından saygı duyulabilmesi için bu hakların onlar tarafından bilinebilir hâle getirilmesi gerekir. Türk Hukukunda bu fonksiyonu taşınmazlar için tapu sicili yüklenmektedir. Bu amaç doğrultusunda TMK m. 1020, ilginin inanılır kılınması kaydıyla tapu sicilinin üçüncü kişilere açık olduğu hükmünü içermektedir. Ancak bu ilginin çerçevesinin ne olduğu konusunda Kanun bir belirleme yapmamıştır. Diğer yandan üçüncü kişilerin tapu sicili hakkında bilgi sahibi olma talepleri, mâliklerin özel hayatlarının gizliliği ile çatışabilir. Böyle bir durumda nasıl bir çözüm tarzının benimsenmesi gerektiği tartışmalı bir hâl alabilir.

Çalışma kapsamında tapu sicilinin açıklığı ilkesinin çerçevesi incelenmiş ve bilimsel çalışmaların bu çerçevede yer alıp almadığı hususu konu edinilmiştir. Bu doğrultuda mâliklerin özel bilgilerinin tapu sicilinin görülmesine engel olup olmayacağı da temas edilen konular arasındadır.

Tapu Sicili, Açıklık İlkesi, Bilimsel Çalışma, Taşınmaz, Özel Hayatın Gizliliği.

The rights that people have on their possessions must be made known by third parties for the respect of this people. In Turkish Law, land register undertakes this function for immovables. In accordance with this purpose, Turkish Civil Law 1020. Clause, contains the rule that the land register is open to third parties provided that making their interest credible. But the law has not made any determination about what the framework of this interest is. Also the request of the third persons to have information about the land register, can conflict with the privacy of the private lives of the wealthy. In such a case, what kind of solution should be adopted can become controversial.

In this study, publicity principle of land register and whether or not scientific work takes place in this register was examined. Also, the private information of the property whether or not hinders is are among the topics examined.

Land Registry, Publicity Principle, Scientific Work, Immovable, Privacy of Private Life.

Giriş

Malvarlığı hakkı, tarih boyunca insanlar için diğer hakları arasında daima önemli bir pozisyonda olmuştur. Nitekim toplumda bireylerin hayatını sürdürmesi ve geleceği açısından kendisini güvenceye alması malvarlığı vasıtasıyla mümkündür. Diğer yandan bireylerin toplumdaki konumlarının, sahip oldukları malvarlıklarıyla büyük ölçüde şekillendiği de bugün için yadsınamaz bir gerçektir. Bu sebeplerle kişiler sahip oldukları bu eşyalar üzerindeki haklarına saygı duyulmasını ve başkalarının ihlâl etmemesini isterler. Ancak bu durumun gerçekleşebilmesi için gerekli ön şart, bir mutlak hak sahibi olunduğunun üçüncü kişilerce bilinmesidir. Söz konusu bilinebilirliği sağlama yöntemi, hakkın konusu olan eşyaya göre değişmektedir. Bahsi geçen bu yöntem Türk Hukukunda taşınırlar için zilyetlik1 , taşınmazlar için ise tapu sicilidir2 . Zilyetlik, eşya olarak adlandırılan bir konu üzerinde iradî hâkimiyetin kuruluşu ile başlayan ve iradî ya da irade dışı hâllerle sona ermesine kadar devam eden hukukî durumdur3 . Tapu sicili ise bir taşınmaz üzerinde var olan aynî hakları göstermek için devlet memurları eliyle devletin sorumluluğunda tutulan resmî sicildir4 . Dolayısıyla bir taşınır üzerinde çeşitli şekillerde tesis edilmiş olan zilyetlik, bu hukukî duruma sahip olan kimsenin bir hakka sahip olduğu konusunda bir göstergedir (TMK m. 985)5 . Yine tapu sicilinde bir taşınmazın mâlik sütununa yazılmış kimsenin maddi hukuk açısından da mâlik olduğunu düşünmek konusunda üçüncü kişiler hak sahibidirler. Böylece söz konusu araçların ortaya çıkardığı sonuç, bir taşınırda zilyet olan ya da bir taşınmazın hak sahibi görünen kimsenin mâlik olduğu konusunda bir karinenin oluşmasıdır. Taşınmazlar açısından bu karine, aksi ispat edilemeyen kesin bir kanunî karinedir6 .

Tapu sicilinin aynî hakları alenî hâle getirme fonksiyonu TMK m. 1020’de hükme bağlanmış bulunmaktadır. Söz konusu maddeye göre “Tapu sicili herkese açıktır. / İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. / Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez”. Dolayısıyla tapu sicilini görmedeki ilgisi ve hukukî yararı ikna edici düzeyde olan herkes bu kayıtları görmek ve onlardan örnek alma hakkına sahiptir. Bu hakka paralel olarak da kimse tapu kayıtlarının içeriğinden haberdar olmadığını iddia edemez.

Türk Medeni Kanununun tapu sicilini düzenleyen bu hükmü tek başına dikkate alındığında kuralın gayet açık olduğu görülmektedir. Ancak diğer kanun hükümleri ve uygulama dikkate alındığında kimlerin tapu sicilini görme hakkına sahip olduğunu tespit etmek karmaşık bir hâl almaktadır. İlk olarak TMK m. 1020 açıkça ilginin ne olduğundan bahsetmediği için ilmî amacın bu ilgi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği pratik açıdan tartışmalı bir boyut alabilir. Üçüncü kişilerin tapu sicilini görme taleplerine karşılık hak sahiplerinin burada yer alan özel bilgilerinin korunmasını istemeleri de mümkündür. Bu sebeplerle Kanunun emredici olan TMK m. 1020 hükmü ile söz konusu sorunlar, bu sorunlara çözüm bulunması açısından örtüşmemektedir.

Çalışma kapsamında tapu sicilinin açıklığı ilkesine söz konusu sorunlar açısından değinilmiş bulunmaktadır. Bu kapsamda ilk olarak tapu sicili kavramına ve açıklık ilkesine değinilmiştir. Sonrasında ise tapu sicilini görebilme konusunda kriter olan “ilgi” konusu, bilimsel çalışmalar ile bağlantılı olarak değerlendirilmiştir. Son olarak ise tapu sicilince yer alan bilgilerin özel hayatın gizliliği içerisinde yer alıp almayacağı konu edinilmiştir.

I. Tapu Sicili Kavramı

Mülkiyet hakkının bireyler için arz ettiği önem dikkate alındığında, taşınmazlar bu konuda büyük bir yer işgal etmektedir. Zira taşınmazlar maddî kıymet olarak daha büyük bir öneme sahiptir. Bireyler için taşınmazlar üzerindeki hak kayıpları, ekonomik açıdan telafisi zor zararlara neden olabilir. Bu sebeple toplumdaki kişilerin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların güvenilir bir şekilde tespit edilebilmesi gerekir. Böylece ekonomik hayat ve hukukî işlemler sekteye uğramaksızın, bireyler arasında aynî hakların geçişi sağlanmış olur. Bahsi geçen bu temel amacı tesis etmek üzere kişilerin özel mülkiyetinde olan taşınmazları tespit etmek ve bunlar üzerinde yeni haklar tesis etmek üzere tapu sicili tutulmaktadır7 .

Tapu sicilinin tutulma yöntemleri hukuk sistemlerine göre değişiklik göstermektedir. Fransa ve İtalya’da8 uygulanmakta olan kayıt ve tespit sistemine göre tarafların aralarında yaptıkları hukukî işlemle birlikte taşınmazın mülkiyeti intikal etmiş olur9 . Tarafların isterlerse işlemi tescil ettirebilecekleri kayıtlar, açıklayıcı nitelik taşır10 . Yine bu sistemde mülkiyet, rehin ya da bağış gibi işlemlerin her biri için ayrı kayıt tutulur11 . Bu kayıtlarda tarihe göre öncelik esas alınır12 . Bir başka kayıt türü olan tasdik sistemine göre ise tarafların hakkın durumuna ilişkin yaptıkları anlaşmanın resmî makamlar tarafından onaylanmasından sonra hak intikal edebilir13 . Bu onaydan sonra yapılan tescil ise açıklayıcıdır14 . Türk Medenî Kanununda var olan sistemi kabul etmeden önce İsviçre’nin bazı kantonlarında uygulanmıştır15 . Torrens sisteminde ise her taşınmaz için ayrı bir sayfa açılır ve aynî haklar ancak bu deftere tescille doğar16 . Tapu sicil sistemine çok benzeyen bu sistemde devir işlemleri için hak sahibi herkesin istifadesine sunulmuş belgeyi senetle yollar ve uygunluğu hâlinde memur devir işlemini gerçekleştirir17 . Son olarak tapu sicil sistemi ise aynî kayıt esasına dayanır18 . Bu sistemde tasdik ve Torrens sisteminin izleri görülmekte olup, her taşınmaza açılan ayrı sayfaya tescil ile birlikte intikal gerçekleşir19 . Türk Hukukunda tapu sicil sistemi uygulanmaktadır.

Genel bir bakışla tapu sicili, dar ve geniş anlamda olmak üzere iki kavramı çağrıştırmaktadır20 . Geniş anlamda tapu sicili hiyerarşik şekilde teşkilatlanmış memur ve birimleri içine alan kamu hizmetini ifade eder. Dar anlamda tapu sicili ise tapu memurları tarafından tutulan bilgi ve belgelerin tümüdür21 . Çalışma açısından tapu sicili kavramı ile anlaşılması gereken şey, elbette kamu hizmeti olması hususu değildir. Söz konusu tâbirden taşınmazlar için tutulan resmî belgeler anlaşılmalıdır.

Tapu sicili hakkında doktrinde yapılan bir diğer ayrım ise şeklî-maddî tapu sicili ayrımıdır. Şekli tapu sicili, tapu kütüğüne kaydı gereken işlemler, bu amaçla tutulan defterler, sicilin tutulması için oluşturulmuş teşkilat ve kayıtların tutulmasından doğan devletin sorumluluğu gibi usule ilişkin unsurların bütününü ifade eder22 . Maddî tapu sicili kavramı ise tapu sicilinde bir hakkın kurulması, ortaya çıkması ve sona ermesini düzenleyen kuralları anlatır23 . Tapu sicilinin aleniyeti ilkesi şeklî tapu sicili kavramını ilgilendirmektedir.

Taşınmazlar hakkında tutulan kayıtlarla ilgili olarak yazılı-elektronik kayıtlar şeklinde de bir ayrıma gidilebilir24 . Teknolojik alanda yaşanan gelişmeler ve bilgiye hızlı ulaşım amacı, tapu sicili kayıtlarının artık elektronik ortamda tutulmasını da gerektirmektedir. Ancak hâlâ yazılı belgeler de varlığını devam etmektedir. Yazılı tapu sicilinin hangi tür belgelerden oluştuğu TST m. 7’de açıkça düzenlenmiştir. Buna göre ana siciller; tapu kütüğü, kat mülkiyeti kütüğü, yevmiye defteri, resmî belgeler (resmî senet, mahkeme kararı ve diğerleri) ve plândan oluşmaktadır (TST m. 7/1). Yardımcı belgeler arasında ise aziller sicili, düzeltmeler sicili, kamu orta malları sicili ile tapu envanter defteri yer alır (TST m. 7/2). Hangi belgelerin tapu sicilinin açıklığı ilkesi kapsamında olduğu, açıklık ilkesi ile birlikte değerlendirilmelidir.

II. Tapu Sicilinin Açıklığı İlkesi ve Diğer Bazı Kanunlar ile İlgisi

Türk Hukukunda taşınmazların kaydı hakkında benimsenmiş olan tapu sicili sistemi, esasında bu tahrirlere ne derece önem verildiğinin bir göstergesidir. Zira bu sistemde çıkış noktası, hak sahibinin kendisi değil taşınmazdır. Her taşınmaz için tapu sicilinde bir sayfa tahsis edilir ve böylece işlemler bu sayfa esas alınarak gerçekleştirilir. Taşınmaza atfedilen bu öneme binaen, tutulan kayıtların da belli kurallar çerçevesinde şekillenmesi gerekir.