Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İnşaat Sözleşmelerinde Götürü Bedelin Uyarlanması

Adaptation of the Fixed Price in Construction Contracts

Elif AKINCI

İnşaat sözleşmelerinde işsahibinin aslî edim borcu, bedel ödeme borcudur. Bu sebeple bedelin taraflar arasında mutlaka kararlaştırılmış olması gerekir. Kararlaştırılan bu bedel taraflarca götürü veya yaklaşık bedel olarak belirlenebilir. Götürü bedel, genel olarak, bedelin taraflar arasında önceden, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık ve net bir biçimde kararlaştırılmasıdır. Kural olarak, götürü bedel sözleşmenin sonuna kadar geçerlidir ve taraflar bu bedelin değiştirilmesini talep edemezler. Ancak, TBK m. 480/II hükmüne göre, istisnaî hâllerde sözleşmenin uyarlanması talep edilebilir. Bu çalışmada, götürü bedel kavramı ve türlerinin yanı sıra, inşaat sözleşmelerinde götürü bedelin uyarlanması, uyarlamanın şartları ve sonuçları incelenmiş, uyarlamaya ilişkin teoriler kapsam dışında bırakılmıştır.

Götürü Bedel, Uyarlama, İnşaat, Sözleşme, Yüklenici.

In construction contracts, owners fundamental obligation is paying the price. Therefore, the price must be agreed between the parties. This price can be specified as “approximate price” or “fixed price”. Fixed price is generally, clarifying the price between the parties at the beginning of the contract and without any hesitation can rise. In principle, the fixed price is valid until the conclusion of the contract and no party can demand to re-fix this price. On the other hand, according to the Turkish Obligations Code. Art. 480/II, on exceptional circumstances, especially existing of unexpected events which alters the equilibrium of contractional obligations between the parties, adapting of the contract can be demand. In this study, in addition to the term of fixed price and it’s variations; adapting the fixed price on construction agreements, the conditions and the results of adapting matters are examined, the theories on adaptation are excluded.

Fixed Price, Adaptation, Construction, Contract, Contractor.

I. İşsahibinin Bedel Ödeme Borcu

Bedel ödeme borcu, eser sözleşmelerinde işsahibinin aslî edim borçlarından ve sözleşmeyi oluşturan zorunlu unsurlardan biridir1. İsviçre Borçlar Kanunu’nda yer alan “karşılık” ifadesinden farklı olarak, Borçlar Kanunumuzda “bedel” kavramı kullanılmıştır2 . Bedel, yüklenicinin eseri eksiksiz tamamlama ve teslim etme borcunun karşılığıdır3 . Tıpkı eser sözleşmelerinde olduğu gibi, inşaat sözleşmelerinde de inşaatın yapımı karşılığında bir bedelin ödenmesi gerekmektedir. Bu bedel çoğunlukla paradır ve TBK m. 99 doğrultusunda Türk lirası veya yabancı bir para birimi ile ödenebilir4 . Taraflar arasındaki sözleşmede bedelin yabancı bir para birimi üzerinden aynen ödeneceği kararlaştırılmış veya bu anlamın çıkabileceği bir ifade kullanılmışsa, işsahibinin borcunu mutlaka belirlenen para birimi ile ifa etmesi gerekir. Şayet böyle bir ifade yoksa veya böyle bir anlam çıkarılamıyorsa, borcun belirlenmiş para birimi ile veya vade tarihindeki kur üzerinden ödenmesi mümkündür5 .

Sözleşmenin kurulmasında zorunlu olan husus, tarafların, yükleniciye bedel ödenmesi konusunda anlaşmalarıdır. Bunun dışında, sözleşmede açıkça bedelin kararlaştırılmış olması gerekmez6 . Taraflar arasında bir ücretin ödeneceği kararlaştırılmamış olsa bile, zımnen ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı karine olarak kabul edilir7 . TBK m. 481 uyarınca taraflar aralarında bir bedel kararlaştırmamışlarsa, bedel eserin değerine ve yüklenicinin giderine uygun olarak belirlenir. Buna karşın, tarafların aralarında bir bedel öngörmeleri de mümkündür. Yüklenici ile işsahibinin aralarında önceden ve sabit bir bedel kararlaştırmaları hâlinde TBK m. 480/I uyarınca götürü bedelden söz edilir8 . Ayrıca TBK m. 481 kapsamında taraflar yaklaşık (takribi) bir bedel de belirleyebilmektedirler9 .

II. Götürü Bedel

İnşaat sözleşmelerinde, yüklenici edimini, işsahibi ile aralarında belirledikleri bir sabit bedel karşılığında yerine getirmeyi üstlenmiş olabilir. Götürü bedel olarak adlandırılan bu bedel türünde taraflar yapılacak işin bedelini önceden, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık ve net bir biçimde belirlemişlerdir. Bu sebeple, TBK m. 480/I uyarınca bu bedelin üzerinde bir emek veya masraf yapılmış olsa dahi, yüklenici kural olarak bedelin arttırılmasını isteyemez. Bedel kesin olarak belirlendiğinden, hem azami hem de asgari ücret götürü bedelin kendisidir10 . Nitekim Yargıtay da bu görüşü destekleyen pek çok karar vermiştir11 . Bu husus, şüphesiz yüklenicinin daha az masrafla inşaatı tamamlaması hâlinde de aynen geçerlidir. Nasıl yüklenici fazla masraf hâlinde götürü bedelin arttırılmasını talep edemiyorsa, işsahibi de daha az masraf halinde götürü bedelin azaltılmasını talep edemez12 . Bunun en temel sebebi ise, ahde vefa (pacta sunt servanda) ilkesidir. Şayet taraflar aralarında bir götürü bedel belirlemişlerse, her iki taraf da, ancak özellikle de yüklenici, zarar etme riskini üstlenmiş demektir13 . Zira hukuk güvenliği açısından tarafların kendi iradeleriyle belirledikleri sözleşmelere sadık kalmaları beklenir14 .

Yüklenici kural olarak götürü bedeli aşan miktardan sorumluysa da bu sorumluluk sözleşme kapsamındaki masraflar için geçerlidir. Buna karşın, sözleşmede kararlaştırılan bedelin kapsamı dışında kalan işlere ilişkin olan, bir diğer ifade ile götürü bedelin içeriğine dahil olmayan masraflar bu kapsamda değerlendirilemez. Ancak, götürü bedelin kapsamına girmedikleri için bu ek masrafların, bedelin sabit olma niteliğine zarar vermeyeceğini de belirtmek gerekir15 . Bu noktada uygulamada hangi hâllerin sözleşme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, hangi aşkın hâllerin ise iş değişikliği olarak yorumlanması gerektiği hususu önem taşımaktadır. Çünkü bu tespite göre masrafların yüklenicisi değişecektir. İşte bu uyuşmazlığın önüne geçmek için, yüklenici ve işsahibinin, kararlaştırdıkları götürü bedelin kapsamına ilişkin detaylı bir şekilde açıklamada bulunmaları önerilir. Zira aksi hâlde aşkın kısmın hangi kapsamında olduğuna ilişkin ispat yükü yükleniciye aittir16 . Doktrinde ek iş veya iş değişikliğinin akdî edimlerin genişletilmesi veya değiştirilmesi kapsamında olduğu ve bu sebeple ek iş veya iş değişikliğinin de götürü bedelin niteliğini etkilemeyeceği ileri sürülmektedir17 .

Götürü bedel ile ilgili olarak uygulamada sıkça karşılaşılan bir diğer mesele ise, KDV’nin götürü bedel kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğidir. Yargıtay’ın bu hususta verdiği en yeni karar şöyledir18 ; “Dairemizin yerleşik içtihat ve uygulamalarında götürü bedelli işlerde hakedilen bedelin; sözleşmedeki işlerden gerçekleştirilen imalâtın sözleşmeye göre işin tamamına göre fiziki oranı tespit ve bu oranın götürü bedele uygulanmak suretiyle hesaplanacağı ve götürü bedelli işlerde sözleşmede ayrıca KDV ödeneceği kararlaştırılmamışsa KDV götürü bedel içerisinde olacağından ayrıca hesaplanacak bedele KDV eklenmeyeceği kabul edilmektedir.”. Yargıtay bir kararında19 KDV’nin yükleniciden talep edilebileceğini ifade etmişse de, karşı oy yazısında arsa sahibinin kendisine düşen arsa veya arsa payı devri borcunu ifa dolayısıyla oluşacak KDV'sini yükleniciden talep edemeyeceği ileri sürülmüştür. Ancak kararların çoğunluğunda20 , yüklenicinin, aksi sözleşmede düzenlenmemişse, KDV’yi işsahibine yansıtamayacağı ifade edilmektedir.

Götürü bedelin Türk Hukukunda birkaç görünümü bulunmaktadır. Bunlar;

Toptan götürü bedelin belirlendiği inşaat sözleşmelerinde işsahibi, inşaatın tamamlanması karşılığında yükleniciye önceden belirlenmiş sabit bir bedel ödemeyi taahhüt eder21 . Kararlaştırılan bu bedel, harcanan emek ve masraflardan bağımsızdır22 . Uygulamada çoğunlukla anahtar teslim inşaat sözleşmelerinde rastlanan bu bedel türü, taraflar arasında peşinen ve kesin olarak bağlayıcıdır23 . Bu noktada işsahibinin, yüklenicinin yaptığı hesapları bilmemesinin de bir önemi yoktur24 . Zira önemli olan bedelin belirlenmiş olmasıdır. Hesabın eksik veya yanlış yapılmış olması işsahibini bağlamaz. Tarafların bir işin tamamı veya bir kısmı için toptan götürü bedel öngörmüş olmaları mümkündür25 . Söz gelimi, bir binanın tamamının veya sadece boyasının yapılması ya da çatısının tamiri için tek bir bedel tespit edilebilir26 .

Yüklenici belirlenen bedel üzerinden inşaatı zamanında ve eksiksiz tamamlamak, işsahibi ise belirlenen götürü bedeli ödemekle yükümlüdür. TBK m. 480/I kapsamında inşaatın belirlenenden fazla emek ve masraf gerektirmiş olması, yükleniciye götürü bedelin arttırılmasını talep hakkı vermez. Bu husustaki riziko yükleniciye aittir. Aynı doğrultuda, inşaatın daha az bedelle meydana getirilmesi hâlinde ise, bu defa işsahibinin daha az bedel ödeme yani indirim talebinde bulunması söz konusu değildir27 . Nitekim Yargıtay da28bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici yapılacak şeyi kararlaştırılan fiyata yapmaya mecburdur. Yapılacak şey tahmin edilen miktardan fazla say ve masrafı mucip olsa bile, yüklenici bedelin artırılmasını isteyemeyeceği gibi; yapılacak şey evvelce tahmin edilen miktardan daha az bir say ile vücuda gelmiş olsa bile işsahibi daha az bedel ödenmesini isteyemez, bedeli tamamen vermeye mecburdur” diyerek, teoriyi desteklemektedir. Bu doğrultuda, herhangi bir uyuşmazlık hâlinde, bedelin birim fiyatlara veya serbest rayiçlere göre hesaplanması da mümkün değildir29 .

Kimi hâllerde ise, yüklenicinin edimini eksik veya gereği gibi ifa etmediği ya da inşaatı terk ettiği görülmektedir. İşte bu hâllerde, yüklenici toptan götürü bedelin tamamına değil, edimini ifa ettiği kadarının, teslim, terk veya fesih tarihi itibari ile işin tamamına olan oranı doğrultusunda ücrete hak kazanır. Yargıtay30 ise bu hususu, “Götürü bedele göre yapılan eser sözleşmelerinde, yüklenicinin alacağı, BK’nın 366. maddesine göre değil, inşaatın gerçekleştirilen fiziki oranına göre belirlenir. Yapılan kısmın, işten elçekme tarihi itibarıyla, tüm esere göre fiziki oranı bulunarak, bu oran, götürü bedel olan 17.500.000.- liraya uygulanarak, yüklenicinin alacağı bulunur ve bu alacaktan, ihtilafsız olan ödemeler düşülerek, tarafların alacak-borç miktarı bulunur.” şeklinde özetlemiştir. Yine benzer bir kararında31 ise, “Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel, götürüdür. Bu hâliyle kararlaştırılan bedele göre, fesih tarihinde yüklenicinin yaptığı iş miktarının, yapacağı işe göre oranının saptanması, bulunacak bu oranının götürü bedele yansıtılması suretiyle hak kazanılan ücretin bulunması gerekirken, birim fiyatlarla hazırlanmış raporla bağlı kalınarak, sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.” diyerek, bu içtihadını sürdürmüştür.