Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Anonim Şirketler Hukukunda 
Eşit İşlem İlkesinin Uygulanması
 Açısından Objektif Kriter Kavramı

Objective Criterion Concept in Terms of the Application of Equal
 Treatment Principle on Turkish Joint Stock Companies Law

Murat Yusuf AKIN,Setenay YAĞMUR

Eşit işlem ilkesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK) döneminde yazılı olmayan bir hukuk kuralı olarak, doktrinde ve yargı kararlarında yer almaktaydı. Bununla birlikte bahse konu ilke 6102 sayılı TTK ile genel mahiyette ve doğrudan kanundan kaynaklı bir kural olarak düzenlenmiştir. Eşit işlem ilkesine göre, eşit şartlar altında bulunan pay sahipleri eşit işleme tabi tutulacaklardır (TTK m.357). Bununla birlikte eşit işlem ilkesinin uygulanması ile amaçlanan; pay sahipleri arasındaki her türlü eşitsizliğin değil, ancak objektif kriterlere uygun olmayan eşitsizliklerin önlenmesidir. Dolayısıyla ilkenin sınırlarının belirlenmesi açısından objektif kriter kavramı büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında objektif kriter kavramı, anonim şirketler hukukunda eşit işlem ilkesinin uygulanması açısından incelenecektir.

Eşit İşlem İlkesi, Objektif Kriter, Anonim Şirket, Pay Sahibi, Eşitsizlik.

Equal Treatment Principle was a part of doctrine and judicial decisions as an unwritten rule in Turkish Commercial Code (TCC) No.6762. Nonetheless the relevant principle is regulated as a general rule and directly originating from law in the TCC No.6102. According to equal treatment principle, shareholders under equal conditions should be treated equally (TCC Art.357). In addition to this, the aim with the application of equal treatment principle is not to prevent all kinds of inequality between shareholders. Indeed the aim of the principle is to prevent inequalities that are not in accordance with the objective criteria. Therefore, the objective criterion concept has a vital importance in terms of the determination of limits of the principle. Within the scope of this study, objective criterion concept shall be examined with regards to the application of equal treatment principle on joint stock company law.

Equal Treatment Principle, Objective Criterion, Joint Stock Company, Shareholder, Inequality.

Giriş

Anonim şirketlerde genel kurul ile yönetim kurulu arasında hiyerarşik bir ilişki bulunmamakta ve söz konusu organlar güçler ayrılığı ilkesi uyarınca faaliyet göstermektedir1 . Bununla birlikte, her iki organda da (istisnai haller saklı kalmak şartı ile) çoğunluk ilkesine göre karar alınmaktadır. Bu durum ise, çoğunluğu oluşturan pay sahiplerinin, diğerlerinin zarara uğraması pahasına, kendi menfaatlerini dikkate alarak karar vermesi sonucunu doğurabilmektedir2 . En temel haliyle, çoğunluk ilkesinin işbu zayıf tarafından kaynaklanabilecek olumsuzlukların giderilmesini amaçlayan eşit işlem ilkesine göre, aynı koşullar altındaki pay sahiplerine eşit muamele edilmelidir.

Bununla birlikte eşit işlem ilkesinin uygulanması ile pay sahiplerinin maruz kalacağı her türlü eşitsizlik değil; ancak objektif kriterlere aykırılık oluşturan eşitsizlikler ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda kanunkoyucunun esas amacı, keyfi eşitsizliklerin uygulanmasının önüne geçmektir3 . O halde, objektif kriterlerin mevcudiyeti durumunda, aynı şartlar altındaki pay sahiplerine farklı muamele edilmesi hukuka aykırılık oluşturmayabilecektir. Bir diğer ifadeyle, objektif kriterlerin bulunması şartıyla, eşit işlem ilkesi göz ardı edilebilecektir.

Türk anonim şirketler hukukunda eşit işlem ilkesinin uygulanması açısından objektif kriter kavramını konu alan bu çalışma kapsamında; öncelikle eşit işlem ilkesi, genel özellikleri ve getiriliş amacı da dikkate alınarak ana hatları ile incelenecek; devamında eşit işlem ilkesinin uygulanma şartları göz önünde bulundurularak objektif kriter kavramı ve söz konusu kriterin ne şekilde tayin edilebileceği açıklanacaktır. Son bölümde ise her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken objektif kriterler açısından hâkimin takdir yetkisi ve sınırları tartışma konusu edilecektir.

I. Türk Anonim Şirketler Hukukunda Eşit İşlem İlkesi

Eşit işlem ilkesi 6762 sayılı eTTK döneminde yazılı olmayan genel bir kural olarak kabul görmekteydi4 . Bununla birlikte, 6102 sayılı TTK’yla, kanunkoyucu ilkeyi Alman5 ve İsviçre6 Kanunlarında da olduğu üzere, AB mevzuatına uygun olarak7 , açık şekilde hüküm altına almıştır. Söz konusu düzenleme uyarınca “Pay sahipleri eşit şartlar altına eşit işleme tabi tutulur.” (TTK m.357).

Anonim şirketler hukuku açısından eşit işlem ilkesine ilişkin aranılan eşitlik, mutlak olmadan ziyade esasen nispi mahiyettedir8 . Bu bağlamda mutlak eşitlik kavramının temelini oluşturan herkes için eşitlik teması; eşit işlem ilkesi, ancak aynı durumda bulunan pay sahiplerine eşit işlem uygulanacağından hareketle nispi olarak değerlendirilmekte, dolayısıyla da orantılı bir katılım fikrine dayanmaktadır9 . Buna karşın, özellikle emredici hükümlerle koruma altına alınan haklar açısından, eşit işlem ilkesi mutlak mahiyette uygulama alanı bulacaktır. Dolayısıyla, örneğin, iptal davası açma, genel kurula katılma, bilgi alma, özel denetçi talebi, sorumluluk davası açma gibi haklar açısından eşit işlem ilkesi mutlak şekilde uygulanacaktır10 .

Eşit işlem ilkesinin 6102 sayılı TTK ile düzenlenmesi, ilkenin yazılı olmayan; ancak genel kabul gören bir kural olmaktan çıkartılarak, ticaret hukukuna ilişkin genel mahiyette bir hüküm olarak somutlaştırılmasını sağlamıştır. Bir diğer ifadeyle, aslında var olan bir hak kanuni bir norm halini almıştır. Buradan hareketle, eşit işlem ilkesinin açıklayıcı bir karakteri bulunduğu söylenebilecektir11 .

Eşit işlem ilkesi pay sahiplerine tanınmış olan bir hak veya pay sahipliği sıfatından kaynaklı bir davranış kuralı değildir12 . Dolayısıyla, örneğin, şirket esas sözleşmesinde özel bir hüküm bulunmayan anonim şirketlerde pay devri gerçekleştirmek isteyen pay sahibinin, öncelikle mevcut pay sahiplerine teklifte bulunma veya söz konusu payı devralmak isteyen birden fazla pay sahibine eşit davranma yükümlülüğü söz konusu değildir13 .

Anonim şirket pay sahiplerinin kendi rızalarıyla, ilkenin uygulanmasından vazgeçmeleri mümkündür. Keza kanunkoyucu tarafından da, pay sahiplerinin eşit işlem ilkesinden oylarıyla ve somut olaya özgü olacak şekilde vazgeçmelerinin mümkün olduğu belirtilmiştir14 . Ancak bu noktada, ilkenin bütünüyle ve her hal için kaldırılması söz konusu olamayacağından aksi yönde genel bir hükmün şirket esas sözleşmesinde yer alması da batıl olacaktır. Dahası oy birliğiyle yapılacak esas sözleşme değişikliği vasıtasıyla bile şirket esas sözleşmesine eşit işlem ilkesinin uygulanmayacağına ilişkin bir hüküm eklenmesi mümkün olmayacaktır15 . Aksi halin kabulü durumunda, pay sahipleri arasında eşitsizlik oluşturan işlemler genel nitelik kazanarak, gelecekteki pay sahiplerini de etkileyebilecek mahiyete erişecektir. Bir diğer ifadeyle, eşit işlem ilkesine aykırı işlemlerin, ileriye yönelik şekilde ve devamlı etkiye kavuşması, payın el değiştirmesi durumunda bile yeni pay sahiplerini de rızaları dışında kapsayacaktır. Bu bağlamda, örneğin, belirli pay sahiplerinin genel kurula katılma, iptal davası açma, oy hakkı gibi haklarını tamamıyla ortadan kaldıran genel kurul kararları, sonraki pay sahiplerini de etkileyebileceği16 ; dolayısıyla, ilkenin bütünüyle uygulanamaz hale getirilmesine neden olacağı için batıldır.

Eşit işlem ilkesinin, dürüstlük kuralı karşısında“lex specialis” olup olmadığı hususu ise kanunkoyucu tarafından tartışmaya açık bırakılmıştır. İşbu tartışma, başka bir çalışma kapsamında incelenebilecek mahiyet taşıdığından, bu noktada ana hatlarıyla fikrimizi açıklamayı yeterli bulmaktayız.

Bahse konu tartışma, somut olayda özel hükmün belirlenmesi açısından önem arz etmektedir. Eşit işlem ilkesinin dürüstlük kuralı karşısında özel hüküm olarak değerlendirilmesi halinde, özel hüküm genel hükmü bertaraf edecektir. Bu durumda ise, eşit işlem ilkesine aykırı olmayan bir işlem, TMK m.2 kapsamında incelenemeyecektir. Tersi durumda, bir diğer ifadeyle, eşit işlem ilkesinin dürüstlük kuralı karşısında özel hüküm olarak değerlendirilmemesi halinde, uyuşmazlığa konu işlem ilkeye aykırılık yaratmasa da dürüstlük kuralına uygunluk denetimi yapılabilecektir17 .

Fikrimizce, TMK m.2 ve TTK m.357 arasında özel hüküm genel hüküm ayrımı yapılmasının pratik bir faydası bulunmamaktadır. Bu noktada eşit işlem ilkesi anonim şirketlere ilişkin uyuşmazlıklara öncelikli olarak uygulanmalı; ancak ilkeye aykırılığın söz konusu olmadığı durumlarda hâkimin hukuk kurallarını kendiliğinden uygulaması ilkesi uyarınca, dürüstlük kuralına ilişkin değerlendirilme yapılmalıdır18 .

Anonim şirketlere hâkim çoğunluk ilkesi uyarınca, şirket tüzel kişiliği tarafından alınan kararlar esasen çoğunluk iradesinin bir yansımasıdır19 . Bu bağlamda, pay sahiplerinin paylarının itibari değeri ile orantılı olarak kullandıkları oylarla alınan genel kurul kararları (TTK m.434), toplantıda hazır bulunmayan yahut olumsuz oy veren pay sahipleri hakkında da geçerli olmaktadır (TTK m.423). Aynı minvalde, anonim şirket yönetim kurullarında, üye sayısının çoğunluğuyla toplantı yapılmakta ve toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğuyla karar alınmaktadır (TTK m.390/1). O halde, hem payların itibari değeriyle orantılı olacak şekilde kullanılan oylar hem pay oranı dikkate alınmadan, sadece üye sayısının çoğunluğuyla alınan kararlar tüm pay sahiplerini etkilemektedir. İşte eşit işlem ilkesiyle, çoğunluk ilkesi dengelenmekte ve çoğunluğun gücünü kötüye kullanma ihtimaline karşı, bir payı dahi olsa pay sahibinin korunması amaçlanmaktadır20 . Bir diğer ifadeyle, eşit işlem ilkesiyle, çoğunluk ilkesinin bahse konu zayıf tarafı güçlendirilmekte ve çoğunluğun, sadece kendi menfaatlerini gözeterek hareket etmesi engellenmekte, azınlığın menfaatlerini keyfi olarak zedeleyebilecek kararlar alınmasının önlenmesi hedeflenmektedir21 .

Anonim şirket bünyesinde pay sahipleri müşterek bir amacın gerçekleştirilmesi uğruna birlikte çaba sarf etmektedirler. İşte eşit işlem ilkesiyle, “affectio societatis” olarak adlandırılan bu unsura da destek olunmaktadır. Zira eşit işlem ilkesi yardımıyla, pay sahipleri arasında aktif işbirliği ve çalışma arzusu kuvvetlendirilmektedir22 . Bununla birlikte, affectio societatis unsurunun pay sahiplerinin sayısının fazla olduğu şirketlerde oldukça zayıfladığına, dolayısıyla, eşit işlem ilkesinin bu konudaki etkisinin söz konusu anonim şirketler açısından azaldığına dikkat çekmek isteriz23 .

Anonim şirketin, kendisine yakın olan kişiler ile gerçekleştireceği sözleşmeler açısından da eşit işlem ilkesine uygun davranması gerekmektedir. O halde eşit işlem ilkesiyle, şirketin sözleşme serbestisine de sınır getirilmektedir24 . Zira şirkete yakın kişilerin mevcut pay sahipleri ya da pay sahipleri ile ekonomik veya başka bir şekilde bağlantılı kişiler olması mümkündür25 . İşte bu noktada şirketle sözleşme ilişkisi içine girmesi olası tüm pay sahiplerine, mevcut koşullar göz önünde bulundurularak eşit davranılması gerekmektedir.