Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Havayolu ile Yapılan Ulusal
 Yolcu Taşımalarından Kaynaklanan
 Bedensel Zararlardan Sorumluluğun Hukuki Niteliği ve Şartları

Legal Nature and Conditions of Civil Liability of Bodily Injuries
Arising From the Domestic Airline Passenger Transport

Numan TEKELİOĞLU

Bu çalışmada, sivil hava aracının işletilmesi sebebiyle yolcuların uğradıkları bedensel zararlardan doğan sorumluluğun hukuki niteliği ve şartları incelenmiştir. Çalışma iç hat uçuşları çerçevesinde ortaya çıkabilecek zararlardan doğan sorumluluk ile sınırlandırılmıştır. Bu sebeple, havayolu ile yolcu taşımacılığına dair uluslararası düzenlemelere sınırlı olarak değinilmiştir. Çalışmada öncelikle Türk Borçlar Hukuku’nda sorumluluk kavramı ve türleri ele alınmıştır. Daha sonra havayolu ile yolcu taşımacılığından kaynaklanan sorumluluğun hukuki niteliği ve şartları değerlendirilmiştir. Son olarak ise, sorumluluğun kapsamı ve sınırlandırılması üzerinde durulmuştur.

Havayolu ile Yolcu Taşıma Sözleşmesi, Havayoluyla Yapılan Ulusal Yolcu Taşımaları, Kusur Sorumluluğu, Kusursuz Sorumluluk, Sorumluluğun Hukuki Niteliği.

In this study, the legal nature and conditions of liability arising from the damages suffered by passengers due to the operation of the civil aircraft are examined. The study is limited to liability arising from damages that may occur within the framework of domestic flights. For this reason, arrangements for international airline passenger transport are dealt slightly. In the study, the concept and types of responsibility are discussed in accordance with Turkish Law of Obligations. Later, the legal nature and conditions of the liability arising from airline passenger transport were evaluated. Finally, the scope and limitation of responsibility is emphasized.

Airline Passenger Transport Agreement, Domestic Airline Passenger Transport, Defects Liability, Absolute Liability, Legal Nature of Liability.

I. Giriş

Havayoluyla yolcu taşımacılığının önemi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artmaktadır. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2017 yılında iç hatlarda taşınan yolcu sayısı 110 milyonu aşmıştır1 . Havayolu taşıma sektöründeki sürekli büyüme, taşıma faaliyetlerinden doğan sorumluluğun hukuki niteliği, şartları ve kapsamı gibi meseleleri daha da önemli hale getirmektedir.

Havayolu taşımalarının uluslararası alandaki rolü sebebiyle, taşıyanın sorumluluğuna dair pek çok uluslararası konvansiyon ve protokol imzalanmıştır2 . Ulusal hukukumuz bakımından ise konu, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununda (TSHK) düzenlenmiştir3 . Dolayısıyla, iç hatlardaki uçuşlar bakımından TSHK hükümleri uygulama alanı bulacaktır. TSHK m.106 hükmünde, havayoluyla yurt içinde yapılacak taşımalarda TSHK’da hüküm bulunmaması halinde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşma hükümlerinin ve bu antlaşmalarda da hüküm bulunmaması durumunda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir4 . Düzenleme bu şekilde olmakla birlikte, yolcu ve üçüncü kişilerin uğradıkları bedensel zararların tazmini noktasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümlerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Özellikle de taşıyanın sorumluluğunun niteliği, şartları ve kapsamı bakımından TSHK hükümlerinin sınırlı düzenlemeler içermesi karşısında, TBK hükümlerinin göz önünde bulundurulması bir zorunluluk haline gelmiştir.

Havayoluyla yolcu taşımalarından kaynaklanan bedensel zararlardan sorumluluğun iki yönü bulunmaktadır. Sorumluluk, bir yönüyle zarar gören ile taşıyan arasında taşımayı konu edinen bir sözleşme ilişkisinin varlığına dayanan sorumluluktur5 . Başka bir deyişle, burada “akdî sorumluluk” karşımıza çıkmaktadır (TSHK m.120). Sorumluluğun diğer yönü ise, taşıyanla herhangi bir sözleşme ilişkisi içerisinde olmadığı halde, sivil hava aracının işletilmesinden kaynaklanan faaliyet sebebiyle zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı sorumluluktur6 . Bu durumda ise bir “akit dışı sorumluluk” gündeme gelmektedir (TSHK m.134).

Çalışmada, yalnızca taşıyanın akdî sorumluluğu ele alınmıştır. Bu bağlamda ilk olarak TBK’da sorumluluk kavramı ve havayoluyla yolcu taşıma sözleşmesinin niteliği üzerinde genel hatlarıyla durulmuştur. Daha sonra ise, havayoluyla yapılan ulusal yolcu taşımalarından kaynaklanan akdî sorumluluğun niteliği, şartları ve kapsamı, TSHK ve TBK çerçevesinde değerlendirilmiştir.

II. Havayoluyla Yolcu Taşımalarında Akdî Sorumluluğun Hukuki Niteliği

Sorumluluk, hukuki bir kavram olarak birbirinden farklı iki anlama sahiptir7 . Birinci anlamda sorumluluk, bir kimsenin başka bir kimseye karşı gerçekleştirdiği hukuka aykırı fiilinden veya borca aykırı davranışından dolayı tazminat ödeme yükümlülüğü altına girmesi demektir8 . Öğretide bu anlamdaki sorumluluk “...den sorumluluk” olarak da ifade edilmektedir9 . İkinci anlamda sorumluluk ise, edimini ifa etmeyen borçlunun malvarlığının, devlet organları vasıtasıyla alacaklının el koymasına konu olması demektir10 . Yani edimin ifa edilmesinin borçlunun arzusuna bırakılmayıp, cebri icra yoluyla borçlunun borcunu ödemeye zorlanabilmesi anlamına gelir. Bu anlamdaki sorumluluğa ise öğretide “...ile sorumluluk” denilmektedir11 .

Borçlar hukuku bakımından sorumluluk kavramı, “kusur sorumluluğu” ve “kusursuz sorumluluk” olmak üzere iki ana başlık altında ele alınmaktadır. Kusur sorumluluğunda, zarar verenin sorumluluğu onun kusurlu davranışından kaynaklanmaktadır12 . Başka bir deyişle, bu tür sorumlulukta “kusur olmadan sorumluluk olmaz” ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla, bir kimseyi bir fiilinden dolayı sorumlu tutarak tazminle yükümlü kılabilmek için, o kimsenin kusurlu olması gerekmektedir13 . Bu tür sorumlulukta kişi, zarar veren olayın kendi kusurundan kaynaklanmadığını ispat ederse sorumluluktan kurtulur.

Kusursuz sorumluluk hallerinde ise zarar verenin kusuru, sorumluluğun doğması bakımından kurucu bir unsur değildir. Bu tür sorumlulukta, sorumluluğu doğuran olay ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Olayın failinin kusurlu olup olmadığı araştırılmaz. Ayrıca kişi, gereken tüm önlemleri almış olsa bile zararın ortaya çıkacağını kanıtlasa dahi sorumluluktan kurtulamaz14 . Ancak Kanunda kurtuluş kanıtı getirme imkânı bulunan hallerde, kişinin bu kurtuluş kanıtına dayanarak sorumluluktan kurtulması mümkün olabilir.

Havayoluyla yolcu taşıma sözleşmesi, taşıyanın hava aracı ile yolcuyu varma yerine salimen ve zamanında ulaştırmayı, yolcunun da bunun karşılığında ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir15 . Şu halde bu sözleşmenin bir tarafını taşıyan, diğer tarafını ise yolcu oluşturmaktadır16 . Sözleşme, “taşıma taahhüdü”, “ücret” ve “taşımanın hava aracıyla yapılması” şeklinde üç temel unsurdan müteşekkildir17 . Hukuki niteliği itibarıyla ise, tam iki tarafa borç yükleyen, ivazlı ve rızaî bir sözleşmedir18 . Ancak havayoluyla yolcu taşıma sözleşmesinin, sözleşme türü itibarıyla nereye dâhil olduğu tartışmalıdır. Genel olarak taşıma sözleşmesi üzerinden yürütülen tartışmada üç temel görüş yer almaktadır.

Bir görüşe göre taşıma sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi niteliğindedir19 . Özellikle İsviçre hukukunda savunulan bu görüşe göre, taşıma sözleşmesinde boşluk bulunan hallerde vekâlet sözleşmesi hükümleri uygulanmalıdır20 .

Öğretide hâkim görüş olan bir diğer görüşe göre ise, taşıma sözleşmesi eser sözleşmesi niteliğindedir21 . Zira taşıyan, tıpkı eser sözleşmesindeki yüklenici gibi, bir sonuç ortaya çıkarmayı üstlenmektedir22 . Bu sonuç, yolcunun sözleşmede belirlenen varma yerine ulaştırılmasıdır.

Üçüncü bir görüşe göre ise, taşıma sözleşmesi mevcut sözleşme tiplerinden hiç birisine uymadığı için kendine özgü yapısı olan (sui generis) bir sözleşme olarak nitelendirilmelidir23 .