Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile
 Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
 Dair Kanun Tasarı Taslağının Belirsiz 
Alacak Davasına İlişkin Değişikliklerinin
 İncelenmesi

Examination of the Changes on the Uncertain Debt Action in the
 Draft Bill Amending the Civil Procedure Code and Some Other Acts

Orhan EROĞLU

Yargılamanın usul ekonomisine uygun ve işlevsel olarak yürütülebilmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yeniden gözden geçirilmiştir. HMK’da yer alan bazı maddelerin uygulayıcının yorumuna bırakılması neticesinde ortaya çıkan tartışmalar ve eleştirilerin sona erdirilmesi ve görüş birliğinin sağlanması amacıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı Taslağı hazırlanmış ve 9 Temmuz 2017’de görüşe sunulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı Taslağı’nın beşinci maddesi ile HMK m.107’de yer alan belirsiz alacak davası hakkında köklü değişikliğe gidilmiştir. Kanun tasarı taslağının mevcut hali ile kabul edilmesi ile birlikte; hâkim, belirsiz alacak davasında alacağın miktar veya değerinin, tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anı tespit edecek, davacıya talebini tam ve kesin olarak belirlemesi için tahkikat sona ermeden önce iki haftalık kesin süre verecektir.

Aynı zamanda HMK m.107/3’de yer alan ve doktrinde birçok görüş ayrılığı meydana getiren “Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hallerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilebilir.” düzenlemesi yürürlükten kaldırılacaktır. Tasarlanan değişiklik, bazı eksiklikler içermekle birlikte, genel olarak yargılamanın verimli olması ve usul ekonomisi açısından yerindedir.

Makalemizde, kanun tasarı taslağı ile belirsiz alacak davası hakkında yapılması öngörülen değişikliklerin neler olduğuna, değişikliğin yapılmasından sonra belirsiz alacak davasının mevcut durumunun ne olacağına ve maddede yer almasının faydalı olacağını düşündüğümüz önerilere yer verilmiştir.

Belirsiz Alacak Davası, Kanun Taslağı, Talep Sonucu, Tespit Davası, Bedel.

Civil Procedure Code (CPC) No.6100 has been reviewed in order to carry out the proceeding in accordance with procedural economy and functionality. A draft bill amending the Civil Procedure Code has been prepared and presented to review on 09.07.2017 in order to end the discussion and critics on some articles of CPC leaving the interpretation to the practitioners and to establish a consensus on them. A radical change has been made on the uncertain debt action in article 7 of CPC no.6100 with article 5 of the Draft Bill Amending the CPC and Some Other Acts. With the adaption of the aforementioned draft bill as it is, the judge will decide the time when the amount and value of the debt can be determined in uncertain debt action and give the claimant the peremptory term of two weeks to determine his claim absolutely and precisely before the conclusion of the inquiry.

In the same time with the amendment, the arrangement in article 107/3 of CPC “Also, in the circumstances when the partial trial can be opened, the detection trial can be too and in this case it is accepted that there is a legal benefit.” which causes deep dissensus in the doctrine will be abrogated. Although aforementioned amendment includes some deficiencies, it is to the point regarding the efficiency of the judgment and the procedural economy in general.

In our article, what would be the changes made in uncertain debt action with the draft bill, what would be the actual case of the uncertain debt action after the amendment and our suggestions which would be useful to be in the article is dealt.There are a significant number of distinct opinions on the doctrine.

Uncertain Debt Action, Draft Bill, Demand Result, Declaratory Action, Value.

I. Giriş

Bu makalede Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı Taslağı ile doktrinde ve uygulamada meydana gelen tartışmalara son vermek, yargılamanın verimli, usul ekonomisine uygun ve işlevsel olmasını sağlamak hedeflenmiştir. Kanun tasarı taslağıyla, HMK m.107’de köklü değişikliklere gidilmesi tasarlanmıştır. Yapılacak olan değişiklikle, belirsiz alacak davasının, amacı dışında kullanılmasının önüne geçilecek, belirsiz alacak davası hakkında muğlak kalan birçok konu açıklığa kavuşacaktır.

Çalışmamızda, Kanun Tasarı Taslağı ışığında HMK m.107’de öngörülen değişiklikler incelenmiştir. Bu kapsamda makalemizin ilk bölümünde, mevcut düzenlemeye göre belirsiz alacak davasının hukuki niteliği; ikinci bölümünde, genel hatları ile belirsiz alacak davasının şartları ve üçüncü bölümünde Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasında Dair Kanun Tasarı Taslağı kapsamında belirsiz alacak davasının değişiklikten sonraki durumu, şartları ve belirsiz alacak davasına ilişkin düzenlemede yer almasında fayda görülen hususlar detaylı olarak açıklanmıştır.

II. Belirsiz Alacak Davasının Hukuki Niteliği

Dava dilekçesinde yer alan talep sonucunda; davacının, açmış olduğu davanın kabul edilmesi halinde mahkemeden neye hükmedilmesini istediği yer almaktadır1 . Dava konusunun ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değerinin, HMK m.119/1-d hükmü gereğince talep sonucunda açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Davacı, davaya konu talebini, davanın konusu ile birlikte hiçbir duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde belirtmişse; talep sonucunun belirli olma zorunluluğu yerine getirilmiş olur2 . Davacı dava dilekçesinde talep sonucunu açıkça belirttikten sonra, artık bu talep sonucu ile bağlıdır. Hâkim de kararını, davacının dava dilekçesinde belirttiği talep sonucuna göre vermek zorundadır.

Talep sonucunun belirli olma zorunluluğuna aykırı davranış müeyyideye bağlanmıştır. Dava dilekçesinde talep sonucunun belirtilmemesi halinde hâkim, eksikliğin giderilmesi için davacıya bir haftalık kesin süre verir. Bir haftalık kesin süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması durumunda, HMK m.119/2 hükmü gereğince dava açılmamış sayılır. Talep sonucunun belirli olması zorunluluğunun altında birçok sebep yatmaktadır.

Dava açılırken talep sonucunun belirli olması, dava türünün belirlenmesi açısından önemlidir3 . Talep sonucunun belirli olması zorunluluğu, tarafların, dava konusu üzerinde serbest tasarruf haklarının olduğu davalarda tasarruf ilkesinin gereğidir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak taraflar, talep sonucunu özgürce belirleyebilir ve talep sonucu ile alakalı olarak yorum yapabilir4 . Talep sonucu belirli olmazsa, hâkimin, talep edilenden fazlaya veya talep edilenden başka bir şeye karar verebilme ihtimali vardır. Bu ise hâkimin, maddi mutlak gerçekliğe aykırı kararlar vermesine yol açacaktır5 .

Talep sonucunun belirli olma zorunluluğu, davalının hukuki dinlenilme hakkının teminatıdır. Hukuki dinlenilme hakkı, savunma hakkına göre daha üst ve kapsamlı bir kurumdur. Bir davada talep sonucunun belirli olması sonucunda davalı, davacının kendisinden ne talep ettiğine ve bu talebin sınırlarına vakıf olur, savunmasını bu kapsamda yapar. Bu ise hukuki dinlenilme hakkının bir gereğidir6 . Aksi takdirde, davalıya savunma hakkı tanınmamış olur ve böyle bir durumda adil yargılanmadan söz edilmesi mümkün değildir7 .

Derdest bir davaya konu talebin, bir başka davaya konu edilmesi halinde hâkim, derdestliği, talep sonucunun belirli olmasıyla tespit edebilecektir. Talep sonucunun belirli olmaması halinde hâkim, huzurdaki dava ile ilk açılan davanın aynı davalar olup olmadığının tespitinde güçlüğe düşecek ve hatta belki de bunun sonucunda dava şartının mevcut olmamasına rağmen yargılamaya devam ederek karar verecektir. Bu ise yargılama açısından karışıklıklara ve haksızlıklara yol açacaktır8 .

Zamanaşımına ilişkinin sürenin tespit edilmesinde, talep sonucunun açık ve belirli olması önem taşır. Talep sonucunun belirli olmasıyla birlikte, dava açılmasının bir sonucu olarak alacağın hangi kısmı için zamanaşımının kesildiği belirlenecektir9 . Talep sonucunun belirli olması, sadece taraflar açısından değil, hâkim açısından da önem arz etmektedir. Hâkimin kararını açık, anlaşılır ve belirli olarak yazması; talep sonucunun belirli olması ile yakın ilişkilidir. Talep sonucu ne kadar açık olursa, hâkim de talep sonucunda ne istenildiğini tam olarak anlayacak ve gerekçeli kararını da buna göre yazacaktır. Kararın açık ve anlaşılır olması, kararın icrasının da kolaylaşmasını sağlayacaktır. Taraf, kararı icraya konu ettiğinde herhangi bir sorunla karşılaşmayacak ve talep sonucuna daha rahat ulaşacaktır10 .

HMK m.303/1 hükmü gereğince şekli anlamda kesin hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil edebilmesi için; her iki davanın da taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya konu talep sonucunun aynı olması gerekmektedir. Talep sonucunun belirli olması, kesin bir hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm teşkil edip etmeyeceğinin tespitini kolaylaştırmaktadır. Talep sonucunda açıklık olmaması halinde, maddi anlamda kesin hükmün tespiti zorlaşacaktır11 . Sonuç olarak talep sonucunun belirli olması ile birlikte; derdest ve hakkında kesin hüküm bulunan davaların açılmasının, mahkemelerden çelişkili kararlar çıkmasının, masraf ve zaman kaybının, mahkemenin iş yükünün artmasının önüne geçilmek istenmiştir12 .

Belirsiz alacak davası, dava açılırken, davacının talep edebileceği miktarı veya değeri rakamsal olarak belirlemesinin kendisinden beklenemeyeceği ya da miktarın veya değerin belirlenmesinin imkânsız olduğu hallerde; davacının davasının miktarını veya değerini, yargılamayla veya yargılama esnasında dosya içerisine giren bilgilere veyahut bilirkişi incelemesi neticesinde hesaplanacak değere göre, hâkimin verdiği süre içerisinde belirleme imkânı tanıyan tam bir eda davasıdır13 .

Davacının, davaya konu vakıalardan talep miktarını veya değerini tam ve kesin olarak belirleyememesi halinde belirsiz alacak davası gündeme gelir. Belirsiz alacak davası, HMK m.107’de, “Belirsiz alacak ve tespit davası” kenar başlığı altında düzenlenmiştir. Burada belirsiz olan, davaya konu alacağın varlığı veya yokluğu değildir. Davaya konu alacak belirli ancak alacağın miktarı belirsizdir14 . Belirsiz alacak davasının, sadece para alacakları için öngörülen bir dava türü olduğu konusunda doktrinde görüş ayrılığı vardır. Para alacakları dışındaki alacaklar için de belirsiz alacak davası açılabileceğini savunan yazarlar15 olduğu gibi; belirsiz alacak davasının, sadece para alacakları için açılabileceğini savunan yazarlar da mevcuttur16 . Yargıtay, belirsiz alacak davalarının, sadece para alacakları için açılabileceği yönünde görüş bildirmiştir17 . Kanımızca, belirsiz alacak davası, sadece para alacakları için açılabilmektedir. Maddenin lafzı incelendiğinde de bu sonuca ulaşılmaktadır. Kanunkoyucu, HMK m.107/1’de “alacağın miktarını yahut değerini” demek suretiyle, para alacaklarını kastetmektedir. Örneğin, konusu bir taşınmaz olan davada dava açılırken bir bedel belirtilmekte; ancak bu bedel yargılama esnasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirli olduktan sonra arttırılmaktadır. Ancak burada talep sonucu arttırılmamakta, Harçlar Kanunu m.30 hükmü gereğince eksik harç tamamlanmaktadır18 .

Belirsiz alacak davası, niteliği itibarıyla klasik bir eda davasıdır. Eda davasında HMK m.105 hükmü gereğince davacı, mahkemeden, davalının bir şeyi vermeye, yapmaya veya yapmamaya mahkûm edilmesini talep eder19 . Belirsiz alacak davası bir eda davası olmakla birlikte; HMK m.105’de yer alan taleplerin hepsini bünyesinde barındırmaz. Yapmama talebi eda davasına konu olabilirken, belirsiz alacak davasına konu olmaz. Çünkü, belirsiz alacak davası sonucunda verilecek karar tespit ve tespit edilen durumun icrasına ilişkin emri içerir20 .