Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Senedin (Bononun) Düzenlenme 
Sebebine ve Bedelsizliğine İlişkin
İddiaların İspatı

Mehmet Akif TUTUMLU

I. Genel Olarak

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) üçüncü kitabı “Kıymetli Evrak” başlığını taşımakta olup bu kitabın birinci kısmı genel hükümlere ayrılmıştır. 645’inci maddenin birinci fıkrasında kıymetli evrakın tanımı şöyle yapılmıştır:

“Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.”

Kıymetli evrak niteliğindeki senetlerde, senet ile üzerinde yazılan hak arasında sıkı bir bağlılık vardır, bu özellik kıymetli evrakı alelâde senetlerden ayıran önemli bir farktır.1

Bu bağlamda kambiyo senetleri, kıymetli evrakın hak ile senedin birbirine sıkı sıkıya bağlılığı ilkesinin geçerli olduğu tipik senetlerdir. Kambiyo senedinin düzenlenip alacaklıya verilmesi ile taraflar arasında bir kambiyo ilişkisi doğar. Doğal olarak kambiyo senedine bağlanan alacağın temeli de, alacaklı ile borçlu arasındaki asıl borç ilişkisine dayanır. Buna temel ilişki denir. Dolayısıyla kural olarak kambiyo senedi düzenleyip alacaklıya (lehtara) veren kişi, temel ilişkiden ötürü üstlendiği bir edimin ifası bağlamında hareket etmektedir.

Ne var ki kambiyo senedinin düzenlenip alacaklıya verilmesi ile taraflar arasında oluşan kambiyo ilişkisinden dolayı, senette mündemiç olan hak, temel ilişkiden soyutlanmış olur. Buna kambiyo senedinin soyutluğu (mücerretliği) ilkesi denmektedir.2 Bu durum, özellikle senedin üçüncü kişilere devri (ciro edilmesi) ile daha keskin bir nitelik kazanır. Senetle hak arasındaki sıkı ilişkinin doğurduğu sonuçlar arasında şu ikisi önemlidir:

- Senede mündemiç olan hakkın, senetten bağımsız olarak ileri sürülmesi mümkün değildir. Bundan dolayı, hakkın talep edilebilmesi için senedin borçluya ibrazı şarttır.3

- Senedin içerdiği hakkın senetten ayrı olarak devredilmesi imkânı yoktur.

Borçlu ise (hile veya ağır kusuru bulunmadıkça), vade geldiğinde, senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulunmakla borcundan kurtulabilecektir (TTK m. 646/2).

Uygulamada en çok kullanılan kambiyo senedi türünün bono olduğu söylenebilir. TTK m. 776/1’de bononun şartları sayılmıştır.4 İkinci5 ilâ dördüncü fıkralarda6 yazılı hâller saklı kalmak üzere, 776’ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz (TTK m. 777/1).

Uygulamada sıkça rastlanan bir husus, bonoların üzerine “nakden”, “bedeli malen alınmıştır”, “teminat senedidir” gibi ibarelerin yazılmasıdır. Vurgulayalım ki bu tür kayıtlar, bononun zorunlu unsurlarından değildir. İhtiyaridir. Bu tür kayıtların varlığı veya yokluğu, senedin geçerliliğini etkilemez.

Söz konusu kayıtların varlığının doğurduğu hukuki sonuçlara gelince, bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.10.2011 tarihli ve E. 2011/19-473, K. 2011/607 sayılı kararında7 şöyle açıklanmıştır:

“Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik ‘bedel kaydı’dır. Yinelemek gerekirse ‘bedel kaydı’ kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, soyut bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır.