Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukuk Yargılaması Açısından 
iletişimin Denetlenmesi Tedbirine 
başvurulabilip Başvurulamayacağı 
Üzerine Bir Değerlendirme

Ali İhsan İPEK

İletişimin denetlenmesi yoluyla delil elde edilebilmesi, yasada öngörülen bazı koşulların yerine gelmiş olmasına bağlı tutulmuştur. Denetime karar verilebilmesi için, ortada devam etmekte olan bir soruşturmanın/kovuşturmanın bulunması, başka suretle delil elde edilebilme imkânının kalmamış olması, katalog suçlardan birinin varlığı ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması aranır. İletişimin denetlenmesi yoluyla elde edilen deliller hukuk yargılaması açısından delil değerine sahiptir. Yetkili makamın kararı gerekmeden hukuk yargılamasında delil olarak kullanılabilir. Ancak hukuk yargılaması kapsamında iletişimin denetlenmesi yönünde tedbir kararı alınamaz. Çünkü iletişimin denetlenmesi tedbirine ancak ceza soruşturması ya da kovuşturması kapsamında başvurulabilir.

Hukuk Yargılaması, İletişimin Denetlenmesi, Delil.

I. GENEL BİR BAKIŞ AÇISIYLA İLETİŞİMİN 
DENETLENMESİ TEDBİRİ

Ülkemiz özellikle de son yıllarda Avrupa Birliğine katılım sürecinde sıkıntılı alan olarak görülen birçok konuda hukuki düzenlemeler yaparak şeffaf ve daha çok hukuka bağlı bir hukuk sistemini kazanma yolunda ilerleme kaydetmiştir. Elbette bu durum Anayasada ifadesini bulan demokratik sosyal hukuk devleti olmanın bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, “demokratik toplum” ilkesini yakından ilgilendiren “Telekomünikasyon Yoluyla İletişimin Denetlenmesi Tedbiri“ 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda ayrıntılı bir düzenleme ile yasal zemine oturtulmaya çalışılmıştır.

Telekomünikasyon kavramının Yasada açık bir tanımı yapılmamıştır. Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4/1/j maddesine göre telekomünikasyon, “işaret, sembol, ses ve görüntü ile elektrik sinyallerine dönüştürülebilen her türlü verinin; kablo, telsiz, optik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, elektrokimyasal, elektromekanik ve diğer iletim sistemleri vasıtasıyla iletilmesi, gönderilmesi ve alınması demektir” (Yön/4/1/j). Doktrinde telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi, "arada başka vasıta kullanılmadan yapılan her türlü haberleşmenin gizlice dinlenilmesi burada elde edilen bilgilerin kaydedilmesi ve değerlendirilmesi" tarzında tanımlanmıştır1.

Mukayeseli hukukta bu tedbirin çok eski zamandan bu yana dek uygulanageldiği söylenebilecektir. Bu tedbir Almanya’da 1968, Avusturya’da 1974, İsviçre’de 1979, Danimarka’da 1984 İngiltere’de 1985, İtalya’da 1988, Fransa’da 1991, yılından bu yana uygulanmaktadır2.