Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı 
Çerçevesinde Arabuluculuk 
Yönteminin Diğer Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları ile Karşılaştırılması

Olcay IŞIK

Hukuki uyuşmazlıklar hukuk düzenince korunan menfaatlerin ihlali neticesinde oluşur. Hukuk düzeninin varlık amaçlarından biri olan menfaat ihlallerinin engellenmesi ve böylece menfaat dengesinin tesis edilmesi ise hukuki uyuşmazlıkların giderilmesi ile mümkün olmaktadır. Hukuki uyuşmazlıklar farklı yöntemler ile çözümlenebilir. Ancak bilinmelidir ki bunun için ideal tek yöntem yargıya başvurmak değildir. Her ne kadar devlet yargısının alternatifi olmasa da alternatif uyuşmazlık çözüm yolları olarak adlandırdığımız yöntemler, sadece günümüzde değil tarihin her döneminde başvurulan, uyuşmazlıkları dostane şekilde çözmeyi amaç edinen yöntemler olarak dikkatleri üzerine çekmektedir. Bu çalışmada ADR yöntemlerinden bilhassa arabuluculuk üzerinde durulmuş, arabuluculuk yöntemi, diğer ADR yöntemleri de kullanarak açıklanmaya çalışılmıştır.

Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri, Tahkim, Arabuluculuk, Uzlaştırma, Müzakere, Tarafsız Ön Değerlendirme.

“Kelimelerin gücünü anlamadan, insanların gücünü anlayamazsınız.”

Konfüçyüs

I. GİRİŞ

Arabuluculuk (mediation), alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden (Alternative Dispute Resolution, ADR) biridir. Bu yöntemde bazı özellikleri haiz olması gereken arabulucunun (mediator) taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözmek gibi bir görevi söz konusu değildir. Bununla beraber tarafların yerine karar vermesi, tarafları bağlayıcı bir takım kararlar alması yahut tarafları anlaşmaya zorlaması gibi durumlar da arabuluculuk müessesesinin ruhuna aykırıdır. Diğer tüm alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinde olduğu gibi arabuluculuk da ihtiyaridir. Yani tarafların rızaları, aralarındaki uyuşmazlığın çözümü için arabulucuya başvurmak yönünde karşılıklı ve birbirine uygun olmalıdır. Nihayetinde, adaletin sağlanması maksadıyla tüm dünyada hukuki uyuşmazlıkların çözümü için alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin kullanılması oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. Bu yöntemlerin Türk hukuk mevzuatında da farklı alanlarda (vergi uyuşmazlıklarında, toplu iş uyuşmazlıklarında, Tüketici Hukuku’nda, Ceza Muhakemesi Hukuku’nda vb.) uzun süredir kabul ediliyor ve uygulanıyor olduğunu söylemek mümkündür. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuk hususunda ise dişe dokunur ilk düzenleme Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısıdır1. Halen kanunlaşamamış olan bu tasarının en kısa sürede kanunlaşması beklenmektedir. Adalete erişimin en iyi şekilde temin edilmesi, bir amacı da üye devletler arasında medeni yargılama alanındaki işbirliğini sağlamak olan Avrupa Birliği için de önemli bir husustur. Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları yüzyıllardır uygulanıyor olduğu halde, üye ülkelerin bu konuda kapsamlı hukuki düzenlemelerinin bulunmaması nedeniyle 2002 yılında Avrupa Birliği Komisyonu tarafından medenî hukuk ve ticaret hukuku alanında yaşanabilecek uyuşmazlıklar için uygulanacak bir “Yeşil Kitap” sunulmuştur. 2004 yılında ise “Arabulucular İçin Avrupa Etik Kuralları” uygulamaya konulmuştur. Bu gelişmelerin akabinde Komisyon, arabuluculuğun belirli yönlerine ilişkin bir Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Yönergesi için öneri hazırlamış ve “Avrupa Birliği Arabuluculuk Yönergesi Taslağı” oluşturulmuştur. Tüm bu aşamalar neticesinde “2008/52/EC sayılı Avrupa Birliği Arabuluculuk Direktifi” 21 Mayıs 2008 tarihinde kabul edilmiştir2. Ülkemiz ADR mevzuatının oluşturulmasında AB’nin katkısı göz ardı edilemez. Bilhassa adaylık statüsünde olan ülkemiz iç hukukunun AB mevzuatına uyum sürecinde oluşturulan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı üzerindeki etkisi aşikârdır3.