Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri 
kanunu Çerçevesinde Ön İncelemenin Kapsamı

Ali İhsan İPEK

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu , eski 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeler Kanununda yer verilmeyen bazı yenilikler ile beraber gelmiştir. Bunlardan en önemlisi ön inceleme evresidir. Ön inceleme, tarafların “dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerini” karşılıklı olarak vermesinden sonraki bir zaman dilimini ifade etmektedir 1 . Ön inceleme, 80 yıllık hukuk yargılaması sistemimizin yapısını değiştirebilecek tarzda kabul edilmektedir 2 . Ön inceleme ile tahkikatın daha hızlı ve etkin bir şekilde bitirilmesi amaçlanır. Bu nedenle de adeta tahkikatın yol haritası niteliğindedir. Ön inceleme aşamasında ileri sürülmeyen deliller ya da iddialar kural olarak tahkikat aşamasında ileri sürülemez. Ön inceleme aşamasında tarafların sulhe ve arabulucu kullanmak suretiyle anlaşmalarına da çalışılır.

Ön inceleme, Tahkikat, Sulh.

I. GENEL BİR BAKIŞ AÇISIYLA 6100 SAYILI 
HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU İLE 
GETİRİLEN YENİLİKLERDEN BAZILARI

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunu 18.06.1927 senesinde İsviçre’den iktisap edilerek bugüne kadar uygulanagelmiştir. Ancak bu çerçevede gerek bilim dünyasındaki ilerlemeler gerek çağın değişen ve gelişen ihtiyaçları ile teknolojik alanda ortaya çıkan ilerlemeler karşısında yetersiz bir mevzuat biçimini ortaya çıkmıştır. Çağın gereksinimlerinin karşılanması ve başından beri doktrinde savunulan “etkin hukuki himaye talebinin” gerçekleşmesinin sağlanması maksadıyla 12.01.2011 tarihinde 452 maddelik 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe sokulmuştur. Belirtelim ki, Kanun, 01.10 2011 Tarihinde yürürlüğe girmiştir.1

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, eski Kanunda olmayan bazı yeniliklerle beraber gelmiştir. Bu bağlamda, genel olarak ilk göze çarpan yeniliklerden birisi asliye hukuk mahkemelerinin görev alanlarının genişletilmesi olmuştur. Buna göre, maddi bir değer ile ifade edilen malvarlığı ve şahıs varlığı davalarına bakma görevi bu mahkemelere verilmiştir (HMK m. 2). Bu durum karşısında değeri 1 TL ile ifade dilen davalar bile asliye hukuk mahkemesinin görev alanına sokulmuştur. Sulh hukuk mahkemelerinin ise hangi davalara bakacağı kanunda tek tek sayılmıştır. Kanunda sulh hukuk mahkemeleri tarafından bakılacağı öngörülmeyen davalara bakmaya asliye mahkemelerinin görevli olduğu da ayrıca belirtilmiştir (HMK m. 2)2.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun getirdiği yeniliklerden bir diğer ise belirsiz alacak davaları ile ilgilidir. Bu yenilikle uygulamayı gereksiz yere meşgul eden ek dava şeklindeki davaların açılabilmesi artık milat olmuştur. Belirsiz alacak ve tespit davaları HMK’nın 107’nci maddesinde düzenlenmiştir3. Eski yasa döneminde taraflar miktarı kesin olarak belirlenebilsin ya da belirlenemesin her türlü değere dayalı alacak davalarını fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulması kaydıyla açabiliyordu. Dava sonuçlanmadan ıslah yoluyla; dava sonuçlandıktan sonra ise yeni bir dava ile kısmi talepte bulunulabiliyordu. Bu ise iş yükünü gereksiz yere artırdığı gibi gereksiz kırtasiye masraflarına ve zaman kaybına sebep oluyordu. Yeni sistemde ise davanın değeri kesin ve objektif olarak belirlenebilir nitelikte ise taraflar fazlaya ilişkin haklarını saklı tutsa bile artık ıslah yoluyla ya da ek dava yoluyla yeni bir talepte bulanamazlar4.