Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Satış Sözleşmesinde Ayıptan Doğan Sorumluluk Hükümleri Çerçevesinde Bedel İndirimi Hakkının Dönme Hakkı ve Tazminat Talepleriyle İlişkisi

The Relation between Reduction in the Purchase Price,
Rescission of the Contract and Compensation for Damages
in German Sales Law

Kerem ÖZ,Michael STÖBER

Alman satış hukukuna göre, alıcı, satılanın ayıplı olması hâlinde Alman Medenî Kanunu (AMK) prg. 437’de sayılan hakları kullanabilir. Satılanın onarımı veya ayıpsız benzeriyle değiştirilmesi, satış bedelinin indirilmesi, sözleşmeden dönme ve tazminat talebi, bu hüküm kapsamında alıcının sahip olduğu imkânlar arasında yer almaktadır. Bu düzenleme bakımından, satılanın onarımı veya ayıpsız benzeriyle değiştirilmesi hakkının diğer seçimlik haklar karşısında önceliği olduğu konusunda tereddüt yoktur. Alıcının diğer haklardan birine başvurması için, kural olarak, onarım veya değiştirme hakkından sonuç almamış olması gerekir. Fakat alıcının bedel indirimi hakkının dönme hakkı ve tazminat talepleriyle olan ilişkisi, yargı kararlarında ve öğretide hâla net bir çözüme kavuşturulmamıştır. Çalışmamızda bu sorun ele alınacak ve Alman hukuku öğretisi ışığında, Malların Satışı ve Garantileri Hakkında AB Direktifi (Direktif) hükümlerine de uygun düşecek bir çözüm sunulacaktır.

Satış Sözleşmesi, Alman Satış Hukuku, Satış Bedelinin İndirilmesi, Sözleşmeden Dönme, Zararın Tazmini.

Under German sales law, in case the purchased goods are defective, the buyer may exercise one or more of the rights granted in section 437 of the German Civil Code. According to this section, the buyer is entitled to repair or replacement of the goods, to a reduction in the purchase price or rescission of the contract, and to compensation for damages. It is undisputed that the remedy of repair or replacement has priority over the other remedies mentioned above; in principle, the buyer must unsuccessfully have demanded repair or replacement before he may exercise one of the other rights. However, German jurisdiction and jurisprudence have not yet conclusively clarified the legal issue of the relation between reduction in the purchase price on one hand and rescission of the contract and compensation for damages on the other hand. This article examines this issue and seeks to find a solution which is compliant with German civil law dogmatics but also meets the requirements of the Consumer Sales Directive of the European Union.

Sales Contract, German Sales Law, Reduction in the Purchase Price, Rescission of the Contract, Compensation for Damages.

Giriş ve Hukuki Sorunun Tespiti

Satılanda maddi veya hukuki ayıp olması hâlinde alıcıya tanınan haklar, AMK prg. 437’de yer almaktadır. AMK prg. 437/1 ve 439 uyarınca alıcı, öncelikle aynen ifayı talep edebilir. AMK prg. 437/b. 2, alıcıya AMK prg. 323 ve 326/V hükümlerine göre dönme veya AMK prg. 441’e göre bedel indirimi hakkını seçme imkânı tanımıştır. AMK prg. 441/1, bedel indirimi hakkının yalnızca dönme hakkı yerine, yani ancak AMK prg. 323 ve 326/V’teki şartların bir araya gelmesi hâlinde kullanılabileceğini düzenlemektedir.1 Bununla birlikte AMK prg. 441/I, 2 uyarınca, dönme hakkının kullanılması için öngörülen şart (yükümlülük ihlalinin esaslı olması, AMK prg. 323/V, 2) bedel indirimi hakkının kullanılması için aranmaz. Bundan dolayı bedel indirimi hakkı, önemsiz ayıplar söz konusu olduğunda da kullanılabilir.2 Nihayet AMK prg. 437, b. 3 uyarınca alıcı, AMK prg. 280, 281, 283 ve 311a’ya göre tazminat veya AMK prg. 284’e göre masrafları talep edebilir. AMK prg. 437, b. 1 ve 3’te öngörülen hukuki imkânlar talep niteliğindeyken, dönme ve bedel indirimi yenilik doğuran haktır.3

AMK prg. 437, b. 1 ve 439’da düzenlenen aynen ifa talebinin AMK prg. 437, b. 2 ve 3’teki diğer hukuki imkânlar karşısında önceliği olduğu konusunda şüphe yoktur. Genel kuralın bu şekilde olduğu, aynen ifa için süre verilmesi şartından anlaşılmaktadır. Bu şart, AMK prg. 437, b. 2 ve 3 ile 281/I, 1 ve 441/I, 1’de düzenlenen diğer imkânlar için de uygulama bulur.4 Başka bir ifadeyle, alıcının, AMK prg. 437, b. 2 ve 3’teki hakları kullanmadan önce kural olarak ilk önce süre vermek suretiyle AMK prg. 437, b. 1 ve 439 uyarınca aynen ifayı talep etmesi ve satıcıya satılanı onarma ya da geç teslim etme imkânını tanıması gerekir. Böylece, satıcının edimini düzgün ifa etmesi için ikinci bir şansı olduğu görülmektedir.5

AMK prg. 437, b. 2 ve 3 hükümleri arasındaki ilişki bu kadar net değildir. Öncelikle, alıcının bedel indirimi beyanının ardından sözleşmeden dönüp dönemeyeceği veya başka bir ifadeyle, bedel indirimi hakkını kullandıktan sonra dönme hakkını kullanıp kullanamayacağı hususunda açıklık yoktur. Ayrıca, bedel indirimi hakkı ile AMK prg. 437, b. 3’e göre yöneltilecek tazminat taleplerinin birbirine alternatif olup olmadığı veya beraber, daha doğrusu arka arkaya kullanılıp kullanılmayacağı da belirsizdir. Bu sorunlar aşağıda ele alınacaktır.

I. Bedel İndirimi Hakkı ile Dönme Hakkı Arasındaki İlişki

Bedel indirimi ve dönme hakkı arasındaki ilişkiye dair ortaya koyulan sorunun çözümlenmesi için, öncelikle her iki hakkın kullanılmasının hukuki sonuçlarının incelenmesi gerekir. Dönme hakkı, satış sözleşmesinin mutlak suretle sona ermesini sağlar. Henüz ifa edilmemiş edimler ortadan kalkar ve taraflar, hâlihazırda ifa edilenleri AMK prg. 346 vd.’ye göre iade etmek zorunda kalır.6 Diğer bir deyişle, satış sözleşmesi tasfiye ilişkisine dönüşür. Bilhassa, alıcı ayıplı şeyi satıcıya iade eder. Buna karşın, bedel indirimi hakkının kullanılmasıyla satış sözleşmesi varlığını sürdürür ve alıcı ayıplı şeyi elinde tutmaya devam eder,7 fakat AMK prg. 441/III’te belirtilen şekilde satış bedeli indirilir.8 Eğer alıcı satış bedelini henüz ödememişse, alıcının buna ilişkin talebi indirim tutarında ortadan kalkar.9 Eğer satış bedeli ödenmişse AMK prg. 441/IV, b. 1’e göre alıcı, satış bedelinin AMK prg. 441/III’e göre indirilecek tutarı aşan kısmını talep edebilir.10 Buna göre, dönme hakkının kullanılması satış sözleşmesini tamamen sona erdirip tasfiye ilişkisine dönüştürürken, indirim hakkının kullanılması sözleşmenin mevcudiyetine etki etmez. Yalnızca satış bedelinde indirim yapılmasını ve gerekirse bedelin kalan kısmının ödenmesine imkân tanır. Sonuç olarak, dönme hakkının etkisi bedel indirimininkine nazaran daha kapsamlı ve kuvvetlidir.

Alıcının usulüne uygun biçimde sözleşmeden döndükten sonra bedel indirimi hakkını kullanıp kullanamayacağı sorusunun cevaplandırılması için, yukarıdaki bilgiler dikkate alınmalıdır. AMK prg. 441/I, 1’in lâfzına - dönmek yerine - göre bu haklar, ancak birbirine alternatif olacak şekilde kullanılabilir.11 Bu kural, alıcının hâlihazırda dönme beyanında bulunduğu hâllerde geçerlidir. Yukarıda açıklandığı üzere dönme hakkının kullanılması, satış sözleşmesinin sona ermesine ve tasfiyesine yol açar. Bu hukuki sonuç, kesinlik arz eder. Çünkü, diğer yenilik doğuran hakların kullanılmasında olduğu gibi12 dönme beyanı da kural olarak geri alınamaz.13 Buna karşın, bedel indirimi yapılması için sözleşmenin muhakkak ayakta tutulması gerekir. Fakat, dönme hakkının kullanılmasıyla sözleşme ilişkisi sona ereceğinden, genel kabul uyarınca bir kez ileri sürülen dönme beyanının ardından bedel indirimi hakkı kullanılamaz.14 Çünkü eğer böyle olsaydı, sözleşme ilişkisinin sona erdirilmesi sonucunu doğuran dönme beyanının hiçbir anlamı olmazdı. Kısaca bu, dönme hakkının yenilik doğurucu etkisiyle bağdaşmazdı.