Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Vergi Usul Kanunu 127/ı-c Hükmü ile Yoklama Esnasında Vergi İdaresine 
Tanınan “El Koyma” Yetkisine Dair Anayasaya Aykırılık Sorunu

Ercan SARICAOĞLU

VUK m. 127/I-c hükmüyle, yoklama yetkilisinin, vergi kaybına emare göreceği defterleri, belgeleri ve delilleri doğrudan alabilme olanağına sahip olması, el koyma yetkisini hâkim kararına bağlayan anayasal kurala aykırıdır. Anayasa’nın 20’nci maddesinde “Özel Hayatın Gizliliği” başlığı altında bireye sunulan güvencede, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kanun tarafından yetkili kılınmış merciin yazılı emri ile el koyma yapılabileceği ancak el konulan belgelerin 24 saat içinde hâkim onayına sunulması, 48 saat içinde hâkimin kararını açıklaması gerektiği, aksi halde el koymanın kendiliğinden kalkacağı hükme bağlanmıştır. Yoklama görevlisine VUK m. 127/I-c ile doğrudan ve sonrasında yargı denetimi olmaksızın verilen yetki ise Özel Hayatın Gizliliği Hakkıyla bireye sunulan güvenceye aykırı olabilecek idari işleme kanuni açıdan imkân verir haldedir, dolayısıyla bu durum hukuk devleti niteliklerinin güç verdiği temel hak ve hürriyetlerden Özel Hayatın Gizliliği başlıklı 20’nci maddeye aykırılık anlamı taşır ve Anayasaya aykırıdır.

Vergi Usul Kanunu, Yoklama, El Koyma Yetkisi, Özel Hayatın Gizliliği, Hukuk Devleti, Anayasaya Aykırılık.

GİRİŞ

Vergi, kamusal gereksinimlerin karşılanması amacıyla birey ile devlet arasında kamusal bir borç ilişkisi kurulmasına neden olan parasal edimdir.1 Vergi hukuku bu ilişkinin tarafları arasındaki hakları ve mükellefiyetleri hukukun genel ilkeleri paralelinde belirleyen, vergilendirmenin hukuksal düzeniyle ilgilenen hukuk bilimidir.2 Söz konusu düzenin en belirgin öğesi temel haklar ve hürriyetlerdir. Temel hakların ve hürriyetlerin korunması hakkındaki tarihi seyir incelendiğinde vergi konusunun somut bir hareket noktası olduğu, vergi hukukuyla anayasal gelişmelerin birlikte varlık kazandığı görülür.3 Temel hakların ve hürriyetlerin tanınması ve güvence altına alınması ise hukuk devleti olabilmenin ön koşuludur. Dolayısıyla verginin hukuki bir temele oturtulması, hukuk devleti ilkesinin, vergilendirmenin üstün tarafı olan devlete (vergi idaresine) hâkim olması ile mümkündür. Bu nedenle, bireylerin olduğu kadar devletin de kendisini, kurallara bağlı olma ve uyma zorunluluğu hissetmesi nedenini var eden hukuk devleti anlayışının esasından kaynaklanan ilkelerin yanında, beraberinde getirdiği ilkeler vergi hukukunda normların oluşumunda ve yürütülmesinde belirleyici olduğu sürece, birey ve devlet arasında var olan vergilendirmeye ilişkin çatışma, denge bulabilecektir.4

Beyan esasına dayanan vergi sistemimizde, vergi kanunlarının sebep unsuru olarak gördükleri vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi ile soyut olarak varlık kazanan, tarh ve tahakkuk aşamalarıyla somutlaşan vergi alacağında, mükellefin ödevlerini yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi, idarenin vergi hukuku ilişkisinin kendisine tanıdığı yetkiyle gerçek mükellefiyetin tespiti amacına dönük olarak bireyin temel haklarına ve hürriyetlerine müdahale edebileceği bir hukuki zeminin oluşmasına neden olur. Bu hale meşruiyet kazandıran, devletin sahip olduğu kamu denetim görevidir. Bu kapsamda vergiyi doğuran olaya ve yükümlülüğe etkili olguları ortaya çıkarmak, beyanların doğruluğunu araştırmak için vergi idaresinin sahip olduğu hukuki imkânlardan birisi VUK m. 1275 ile ifadesini bulan yoklama kurumudur.6

Vergi idaresinin, kamu denetim görevini yerine getirirken temel haklara ve hürriyetlere müdahale etmesi, denetimin doğasından kaynaklanır; “her denetim müdahaleyi beraberinde getirir.”7 Ancak bunu öngören yasalar Anayasanın getirdiği sınırlar içinde kalmalıdır. Bu nedenle; etkin denetimin sağlanması, vergi kaybının önlenmesi için VUK ile çerçevesi çizilen hukuki imkânlar, devletin, Anayasayla güvence altına almış olduğu temel hakları ve hürriyetleri ihlal edici bir neticeye varmamalıdır. Kanunkoyucunun idareye, kanunlar vasıtasıyla tanımış olduğu yetkilerin, anayasal hakları ihlal edebilecek keyfi uygulamalara fırsat tanıyacak genişlikte olması hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmaz. Vergilerle ilgili yapılacak düzenlemelerde Anayasal haklar ile ilişkisi sıkı olanların daha hassas düzenlenmesi beklenir. Öncelikli özen gösterilmesi gereken haklardan birisi, Anayasanın 20’nci maddesi ile güvence altına alınmış, özel hayatın gizliliğidir.8 Kanunkoyucunun, bu güvence aksine yasa ihdas etmesi, hakkın özüne uygun kullanılmasına mani olabilecek hususların yasalarda yer alması, Anayasaya aykırılık teşkil edecektir. Bu sebeple VUK m. 127’deki ‘kanuni defter ve belgeler dışında kalan ve vergi kaybının bulunduğuna emare teşkil eden defter, belge ve delillerin tespit edilmesi halinde bunları almaya’ hükmü ile vergi idaresine tanınmış olan yetki, Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesiyle, bu ilkeye paralel Anayasanın 20’nci maddesinde özel hayatın gizliliği başlığı altında ifade edilen hakka, uyumsuz olduğundan Anayasaya aykırıdır.9 Bu bağlamda çalışmamızda öncelikle denetim yollarından yoklama kurumu, bu kapsamda izah edilecek ve ardından Anayasaya aykırı olduğu düşünülen hüküm irdelenecektir