Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yangın Sigortasında Doğrudan Neden Kavramı

Direct Cause at Fire Insurance

Damla KÜÇÜK

Diğer tüm sorumluluk hallerinde olduğu gibi, sigortacının, sigorta tazminatını ödemekle sorumlu tutulabilmesi için de teminat altına alınmış risk olayı ile sigorta ettirenin zararı arasında bir illiyet bağının olması gereklidir. Bu illiyet bağının ne zaman kurulmuş sayılacağı ise takip edilen teoriye göre değişir. Örneğin Anglo-Sakson hukuku ülkelerinde, ya teminat altına alınmış riskin, baskın yakın neden olması veya zamanda zarara bitişik olarak gerçekleşmiş neden olması gerekir. Türkiye’de ise sigorta hukukunda da uygun illiyet bağı teorisi takip edildiği için, teminat altına alınmış riskin zararın uygun nedeni olup olmadığına bakılır. Ancak bu teoriler uygulandığında, sigortacı istemediği yahut üstesinden gelemeyeceği kadar ağır bir sorumluluk altında kalma olasılığı ile karşılaşabilir. Bunu engellemek ve sigortacının sorumluluğunu daha da daraltmak için sigorta sözleşmelerine veya genel şartlara illiyet bağının hangi şartlar altında kurulmuş sayılacağına ilişkin özel hükümler getirilmektedir. İşte Yangın Sigortası Genel Şartları’nın; sigortacının sadece yangının doğrudan neden olacağı zararlardan sorumlu olacağına ilişkin düzenlemesi de bu türden bir düzenlemedir.

Yangın Sigortası, Doğrudan Neden, İlliyet Bağı, Uygun Neden, Yakın Neden.

Just as in the case of all other liabilities, in order for the insurer to be held responsible for paying compensation, it is also necessary that there is a causal link between the risk event covered and the loss of the insured (policyholder). Under which conditions this causal link is established depends on the theory which is followed. For example, in Anglo-Sakson countries it is necessary that risk event covered must be dominant (proximate) cause or cause closest to loss in time. In Turkey, adequate causal theory is followed at insurance law. That’s why, it is looked at whether risk event covered is adequate cause of loss or not. On the other hand, when these theories is practised, insurer may encounter with heavy responsibility which he doesn’t want or can’t overcome. To prevent this and narrowing responsibility of insurer, it is put special provisions which related under which conditions causal link is established on insurance contracts or general conditions. Provision of General Conditions of Fire Insurance which says that insurer is only responsible of loss which is caused by fire directly is this kind of arrangement.

Fire Insurance, Direct Cause, Causal Link, Adequate Cause, Proximate Cause.

Giriş

Geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan yangın sigortası bu yönüyle en eski sigorta türlerinden birisi olup, muhtemelen tüm dünyada zarar sigortaları içinde en yaygın olarak yapılan sigorta sözleşmelerindendir1 .

Sigortacının, sigorta tazminatını ödeme borcunun doğması bazı şartların varlığını gerektirir. Zarar sigortaları için bunlardan ilk ikisi; sözleşme ile teminat altına alınmış riskin gerçekleşmesi ve bir zararın doğmuş olmasıdır. Ayrıca diğer sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi, yangın sigortasında da ortaya çıkan zarar ile temin edilen risk olayı arasında mutlaka bir illiyet bağı olmalıdır2 . Ancak bu bağın hangi şartlar altında kurulmuş sayılacağı ve bir adım sonrasında nasıl tespit edileceği, başlı başına ayrı bir meseledir.

Nitekim Yangın Sigortası Genel Şartları’nda, sigortacının sorumlu tutulabilmesi için varlığı aranacak illiyet bağına ilişkin özel bir niteleme yapılmış ve sigortacının, ancak sigorta sözleşmesi ile teminat altına alınan risklerin sigortalı mallarda doğrudan neden olacağı maddi zararlardan sorumlu olacağı düzenlenmiştir (m. A / A.I). Yani bu düzenleme ile teminat altına alınan riskin, sigorta ettirenin zararının uygun nedeni olması yeterli görülmemiş, bu riskin zararın “doğrudan nedeni” olması aranmıştır. Keza Yargıtay da yangın sigortası ile ilgili uyuşmazlıklarda, sigortacının tazminat borcunun doğumu için teminat altına alınan riskin, zararın doğrudan nedeni olmasını açıkça aramaktadır. Ancak “doğrudan neden” kavramının neyi anlattığı; içeriğinin yahut sınırlarının ne olduğu çok da belirgin değildir. Oysa bu belirsizlik sigortacı açısından sorumlu olmadığı tazminatı ödemesine, sigorta ettiren açısından ise hak ettiği tazminatı alamamasına yol açacaktır. Bu nedenle çalışmamızda yangın sigortası bağlamında “doğrudan neden” kavramını, Türk ve Anglo-Sakson3 hukuklarında konuyla ilgili doktrin ve içtihatların yardımıyla irdelemeye çalıştık.

I. Yangın Sigortasının Tanımı ve Temel Özellikleri

Aslında bir yandan yangın kavramının bizzat kendisinin tanımlanmasındaki güçlükler4 , diğer yandan Yangın Sigortası Genel Şartları ile yangın dışında, farklı risklerin de teminat kapsamına alınmış olması sebebiyle, yangın sigortası için bir tanım vermek zordur5 . Yine de bir tanım vermek gerekirse, yangın sigortasının; ödenmesi taahhüt edilen bir prim karşılığında, sigortacının Yangın Sigortası Genel Şartları’nda belirtilen risklerden en az birisi için teminat vermeyi taahhüt ettiği sigorta sözleşmesi olduğu söylenebilir.

Yangın Sigortası Genel Şartları, 6102 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile yangın sigortasına ilişkin düzenlemelerin tek kaynağı haline gelmiştir. Keza yangın sigortası ile ilgili 6762 sayılı mülga Ticaret Kanunu’nda yer alan hükümlere yeni Kanun’da yer verilmemiştir6 .

Yangın sigortası zarar - meblağ sigortaları tasnifinde, zarar sigortası kısmında yer alır. Bu nedenle zarar sigortalarının tabi olduğu kurallara tabidir. Örneğin zenginleşme yasağı yangın sigortasında da geçerlidir. Dolayısıyla risk gerçekleştiğinde sigortacı sadece gerçek zararı ödemekle yükümlü olur (TTK m. 1459). Yine sigortacı tazminatı ödedikten sonra, ödediği miktarda sigorta ettirene halef olarak, zararın faillerine rücu edebilir (TTK m. 1472 - m. 1481)7 .

Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda zarar sigortaları, mal ve sorumluluk sigortaları olarak ikili bir ayrım altında düzenlenmiştir. Bu yönden yangın riski, hem mal hem sorumluluk sigortası ile teminat altına alınabilecek genel bir risktir.

II. Yangın Sigortasıyla Teminat Altına Alınabilecek Riskler

Yangın Sigortası Genel Şartları’ndaki düzenlemeye göre, bu sigorta sözleşmesi ile teminat altına alınabilecek riskleri iki kısma ayırmak olanaklıdır8 . İlk kısımda yer alan riskler, ana teminatın konusunu oluşturan risklerdir. Bunların teminat altına alınması için sigorta sözleşmesinin akdi yeterlidir. İkinci kısımda yer alan riskler ise ek teminatların konusunu oluşturur. Bunların teminat altına alınabilmesi için, taraflar arasında ayrı bir ek sözleşmenin yapılması gerekir. Yangın Sigortası Genel Şartları’na göre, ana teminatın kapsamını; yangın, yıldırım, infilak, yangın ve infilak sonucu meydana gelen duman, buhar ve hararet oluşturur (m. A / A.I).

Ek teminatın konusunu oluşturan riskler ise A.3. maddede gösterilmiştir. Maddedeki düzenlemeye göre bu riskler de kendi içinde iki gruba ayrılabilir: İlk grupta, sonucunda yangın ve infilak ile yangın ve infilak sonucu duman, buhar ve hararet gerçekleşmiş olsun veya olmasın, ancak ek sözleşmeyle ve Genel Şartlar ile ilgili klozlara uygun olması koşuluyla, teminat kapsamına sokulabilecek riskler yer alır (m. A.3 / 3.1). Bu gruba giren riskler; grev, lokavt, kargaşalık, halk hareketleri, terör, deprem ve yanardağ püskürmesidir.

İkinci gruptaki riskler de ek sözleşme yapılması ve Genel Şartlar ile ilgili klozlara uygun olması koşuluyla, teminat kapsamına alınabilecek risklerdir (m. A.3 / 3.2). Ancak ilk gruptan farklı olarak, buradaki risklerin neden olduğu yangın ve infilak ile yangın ve infilak sonucu oluşan duman, buhar ve hararetin sigortalı malda doğrudan neden olacağı maddi zarar, ek bir sözleşme yapılmamış olsa da ana teminatın kapsamında tazmin edilir. Bu riskler de; kar ağırlığı, sel ve su baskını, yer kayması, fırtına, dahili su, duman, taşıt çarpması, kara taşıtları, deniz taşıtları, hava taşıtları, kötü niyetli hareketler olarak belirlenmiştir.