Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Cezaevleri Harcına İlişkin Düşünceler

Thoughts on the Prison Fee

İbrahim AŞIK

Bir kamusal hizmetten özel yarar sağlayan kişiden alınan bedel harç olarak nitelenmektedir. Alınan harç bu kişiye sunulan kamu hizmetinin bedeline bir ölçüde katılım payı kabul edilmektedir. Yargı ve icra harçlarında da adli bir hizmetten yararlanan kişinin belli bir bedel ödemesi gerekmektedir. İcra harçlarından birisi de cezaevleri harcıdır. Bu harç takibin sonunda alacaklıdan tahsil edilen, borçluya yükletilemeyen bir harçtır. Ancak cezaevleri harcı takip yapan kişinin yararlandığı kamu hizmetiyle doğrudan bağlantısı olan bir harç değildir. Harçlara ilişkin genel düzenlemeler Harçlar Kanununda yer almakla birlikte cezaevleri harcı ayrı bir kanunda düzenlenmiştir. Bu kanunun başlığından da anlaşılacağı üzere cezaevleri harcı cezaevleri ve mahkeme binalarının inşası amacıyla alınmaktadır. Dolayısıyla harçların alınmasındaki amaç olan kişiye sunulan kamu hizmetine bir katılım payı niteliğinde olma özelliği cezaevleri harcında görülmemektedir. Ayrıca cezaevleri harcının, harçlar açısından genel ilke niteliğindeki masrafa katılma, karşılıklılık ve faydalanma ilkeleri ile uyumlu bir harç olmadığı görülmektedir. İşte bu çalışmada cezaevleri harcı alınmasının harçlara ilişkin genel ilkeler ve anayasa hukuku ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmesi yapılmıştır.

Harçlar, Yargı Harçları, İcra Harçları, Cezaevleri Harcı, Harçlardan Sorumluluk.

“Fee” is described as the price taken from a person who benefits from a public service. The allowance is accepted as a share of the cost of the public service provided to this person. A person who benefits from a judicial service has also pay a certain price for judiciary and enforcement fees. One of the enforcement fees is the prison fee. Prison fee is a fee that is collected from creditor and is not load to debtor. However, prison fee has not a direct connection with the public service that is benefited by the creditor. The general regulations on fees are included in the Code on Fees, Prison fee is regulated in a separate code. As can be understood from the title of this code, prison fee is taken for the purpose of building prisons and court buildings. Therefore, the aim of receiving the fees, which is a share of the cost of the public service provided to this person, can not be fulfill by prison fee. Moreover, prison fee does not seem in accordance with the general principle of participation of costs, reciprocity and benefit principles in terms of fees. In this study, prison fee is discussed within the scope of general principles of fees and constitutional principles.

Fees, Judiciary Fees, Enforcement Fees, Prison Fees, Liability From Fees.

Giriş

Bir toplumun huzur ve güven içinde yaşayabilmesi için kamusal hizmetlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerekir. Doğal olarak bu kamusal hizmetler belirli bir maliyeti gerektirmektedir. Kamusal harcamaların finansmanı için temel kaynak vergidir. Bunun yanında harçlar da kamusal harcamaların finansmanında önemli bir yer tutmaktadır. Ancak harçlar bireylerin özel bir menfaati sebebiyle kamusal hizmetten yararlanması durumunda ödenmesi gereken bedeli ifade etmektedir.

Yargı ve icra harçları da harçlar arasında önemli bir yere sahiptir. Bireylerin adalet hizmetinden yararlanması sebebiyle kendilerine sunulan kamu hizmetinin giderlerine belli ölçüde katılmaları için bir harç alınmaktadır. Bu harçların makul ölçüde olması gerekir. Yargı ve icra harçlarının yüksek olması hak arama özgürlüğü ve adalete erişim hakkını sınırlandırır, buna karşılık harçların çok düşük olması ya da bu hizmetler için hiçbir bedel alınmaması bunun kötüye kullanılması sonucunu ortaya çıkarabilecektir.

Bu çalışmada takip yapan alacaklının ödemesi öngörülen cezaevleri harcı üzerinde durulmuştur. Cezaevleri harcı, Harçlar Kanunu’nda düzenlenmemiş, 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Kanunun adından anlaşılacağı üzere bu harç, cezaevleri ve mahkeme binalarının inşası, bu giderlerin karşılanması amacıyla alınmaktadır. Bu ise harcın alınmasına ilişkin genel ilkeler ve anayasal ilkeler açısından bazı sorunları ortaya çıkarmaktadır. Bu çalışmada cezaevleri harcına ilişkin bu sorunlar üzerinde durulmuştur.

I. Harçlar Yargı-İcra Harçlarının Konusu ve Amacı

Harç, farklı unsurları dikkate alınarak değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bu tanımlara birkaç örnek vermekte yarar olacaktır.

Harç, bazı kamu kuruluşlarının sunduğu kamusal hizmetlerden yararlanan kişilerin bu yararlanmanın bir karşılığı olarak ödedikleri bedeldir1 .

İdare tarafından kişilerin kendi menfaatlerine ilişkin yapılan hizmetler karşılığında ilgili kişiden alınan bedel harç olarak nitelendirilmektedir2 .

Daha kapsamlı başka bir tanım ise şu şekildedir: “Bazı kamu hizmetlerinden yararlanan ve hatta kanun hükmü ile yararlanmak zorunda bırakılan özel ve tüzel kişilerin, özel menfaatlerine ilişkin olarak, kamu kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında, belli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine katılmaları amacıyla konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüklerdir3 .

Yine kapsamlı bir tanım “Harçlar, bazı kamu hizmetlerinden yararlanan kimselerin belli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine katılmaları amacıyla ya da kişilerin bazı işlemleri yapmaları sırasında konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüklerdir.” şeklindedir.

HGK bir kararında yargı harcını şu şekilde tanımlamıştır: “...Yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı adli hizmete ondan yararlananların katkısıdır. ...”4 .

Kamu harcamalarının karşılığının bulunabilmesi için bunlara bir kaynak sağlanması zorunludur. Kaynağın sağlanması devletin egemenlik hakkına bağlıdır ve kamu hukuku kuralları çerçevesinde sağlanır5 .

Kamu harcamalarının finansmanında en önemli kaynak vergidir. Ancak bunun yanında kamu harcamalarının finansmanında başka kaynaklara da başvurulması gerekmektedir. Bunların başında ise harçlar yer almaktadır6 . Anayasa’nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülüklerin tamamı mali yükümlülük üst kavramı altında yer almaktadır. Buna göre harçlar, kamusal egemenliğe dayalı olarak getirilen mali yükümlülüklerdir7 .

Kamu kesiminin ürettiği salt kamusal mal ve hizmetlerden yararlananların bir bedel ödememesi asıldır. Yarı kamusal mal ve hizmetlerin bazılarında ise bu ilke uygulanmaz8 . Bunlar ihtiyaç sahiplerine bir fiyat karşılığında sunulabilir. Ancak bu fiyat piyasa fiyatı değil, kamu fiyatıdır9 .

Kamu hizmetlerinin bazıları bireylerin aynı derecede yararlandığı hizmetler değildir. Bazı kamu hizmetleri ancak bu hizmetle ilgili olanların yararlanması sonucunu doğurmaktadır. Mahkeme ve icra harçları da bu niteliktedir. Bu hizmetler mahkemeye başvuran, takip yapan kişilerin kişisel menfaat sağladığı hizmetlerdir. Dolayısıyla bu tür hizmetlerden yararlanan kişilerden ayrıca bir bedel (harç) alınmazsa, bu hizmetlerden yararlanmayan kişilere bu giderlerin tamamının vergi yoluyla yükletilmesi sonucu ortaya çıkacaktır. Bu ise toplumsal barışı ve adaleti zedeleyecektir10 .

Harçların alınmasındaki bir diğer amaç ise kamu hizmetlerinden yararlananların bu hakkını kötüye kullanmalarına engel olmaktır. Bu nedenle makul ölçüde, bir başka ifadeyle tarafları hak aramaktan vazgeçirmeyecek şekilde harç alınması uygun olacaktır11 . Kamu hizmetlerinden harç alınmaması veya çok düşük bir harcın alınması durumunda bunun kötüye kullanılması mümkündür. Örneğin yargı harçlarının düşük olması durumunda mahkemelerin iş yükünün altından kalkılmaz bir hal alması tehlikesi ortaya çıkabilecektir. Bu ise gerçekten ilgili kamu hizmetinden yararlanmakta menfaati olan kişilerin bu hizmetten gereği gibi yararlanamaması sonucunu ortaya çıkarabilecektir12 .

Belirli bir kamusal faaliyetten özel olarak yararlanmak isteyen kişi bunun için kamusal nitelikte bir miktar bedel ödemektedir13 . Bir başka ifadeyle harç ödeyen kişi kamusal bir hizmetten özel olarak yararlanmaktadır14 . Bu anlamda hizmet ile harç arasında bir karşılık ilişkisi vardır. Diğer bir anlatımla harç ödeyen kişi kamunun sunmuş olduğu bir hizmetten yararlanmış ve bunun karşılığı olarak bir bedel (harç) ödemiştir. Harcın karşılığı bireysel yarar söz konusudur, doğrudan toplumun veya belirli bir grubun yararından söz edilemez15 . Ancak harç olarak ödenen bedelin miktarı ile hizmetin maliyeti arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Çünkü kamusal hizmetten yararlanmanın karşılığı olarak alınacak bedelin miktarını belirleyen kamu otoriteleri karar verirken maliyet unsurlarını değil, siyasal, sosyal ve mali faktörleri dikkate alır16 .

Harçların temel özellikleri şunlardır17 :

Mali yükümlülüklerden birisini oluşturan harçlar ancak kanuni düzenlemeye dayanarak alınabilir18 . Harcın belirlenmesinde kanunilik ilkesinin geçerli olduğu Anayasa’nın 73. maddesinin üçüncü fıkrasında şu şekilde ifade edilmiştir: “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” Anayasa hükmünden de anlaşılacağı üzere bahse konu mali yükümlülükler Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yasama tasarrufuyla getirilebilecektir19 . Buna bağlı olarak bizim sistemimizde Harçlar Kanunu hükümlerine göre harç alınmaktadır. Harç ancak yetkili kurumlar tarafından alınabilir. Kanunla yetkili kılınan kurumlar tarafından kamu giderlerinin karşılanması amacıyla kanunda belirlenen bedelin alınması bir görevdir20 . Harca tabi olan hizmetin ticari ve sınai nitelikte olmaması gerekir. Sınai ve ticari nitelikteki kamu hizmeti sunan kuruluşların hizmetleri karşılığı aldıkları paralar o hizmetin fiyatı olarak nitelendirilmektedir. Ticari ve sınai nitelikteki hizmetlerin dışında harca tabi olan kamu hizmetleri ise piyasa ekonomisine göre fiyatlandırılmak ve işletilmek için kurulmamıştır. Harçta asıl olan ticari olmayan nitelikteki işler görüldüğünde özel yarar sağlayan kişilere bu özel yararın karşılığını bir dereceye kadar yararlanana yükletmektir21 . Harç belirli bir hizmetin karşılığı olarak alınır ve bu, harcı diğer kamu gelirlerinden ayırır22 . Harçlardaki karşılıklık unsuru değişik şekillerde ortaya çıkabilir. Harç, idarenin doğrudan bir hizmeti karşılığı alınabilir (yargı harçları buna örnektir) veya kamu kurum ya da mallarından yararlanmanın bir karşılığı olarak alınabilir23 yahut idarenin belirli bir izni ya da kamusal bir hakkın oluşturulması karşılığı alınabilir24 .

Yargı devletin temel fonksiyonlarından birisidir ve bireylerin hak arama özgürlüğü (Anaysa m.36) kapsamında başvurusu üzerine hukuki korumanın sağlanması devletin görevidir. Aynı zamanda bu yolla adalet hizmetinin yerine getirilmesi bir kamu hizmetidir25 ,26 . Kamu hizmetleri, sınai-ticari kamu hizmetleri ve idari kamu hizmetleri şeklinde ikiye ayrılır. Sınai-ticari kamu hizmetlerinin bedelsiz olması söz konusu değildir27 . İdari kamu hizmetinin bedava olması Anayasa veya kanunlarda öngörülmesi durumunda, öngörülen kamu hizmeti için geçerli olacaktır28 . İdari kamu hizmetlerinde sunulan kamu hizmetinin karşılığı olarak kanunla belirlenmiş para alınabilir. Ancak idari kamu hizmetlerinin bedeli hizmetin maliyetini geçemez29 ve ödeyenlerin mali gücüne göre belirlenmesi gerekir30 . İdarenin, yürüttüğü kamu hizmetleri vasıtasıyla bir kazanç elde etmesi, hizmetten yararlananlardan alınan paralar ile o hizmetin maliyetinin karşılanması düşünülemez31 . Zira kamu hizmetlerinin finansmanı doğrudan ve dolaylı vergilerle sağlanır. Bir başka anlatımla zaten vergiler kamu hizmetlerinin mali kaynağı olarak toplanmaktadır32 .

Medeni usul hukuku öncelikle taraf menfaatlerine hizmet eder. Bu nedenle mahkemelere başvurup dava açanlardan bir miktar bedel, genel mahkeme giderlerine katılım için alınmaktadır33 . Ancak onun üst limiti masrafların karşılanması ilkesiyle sınırlandırılmıştır. Her hâlükârda ölçülülük ilkesine uygun hareket edilmesi gerekir34 . Yargılama harçları, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı adli hizmetten yararlananların bu masraflara katılması niteliğinde alınan bir miktarı ifade etmektedir35 . Yargı mercilerine başvuranlardan alınan harç, devletin yapmış olduğu giderlerin tam karşılığı değildir. Bu giderlerin tamamı alınsaydı hak arama özgürlüğünü önemli ölçüde sınırlandırabilir, onları ağır bir yükün altına sokardı36 . Tarafların harçlara hangi oranda katılmaları gerektiği kanunla belirlenecektir. Harçlar, hak arayanların anayasal güvence altında bulunan hak arama özgürlüğünü daraltacak nitelikte olmamalı, aynı zamanda adil ve ödenebilir nitelikte olmalıdır37 . Ancak diğer taraftan bu yolun kullanılmasının suiistimal edilmesinin önüne de geçmek gerekir. Zira bu yollara başvuruda alınan harçlar çok düşük olursa ya da hiçbir bedel alınmazsa dava açma eğilimi artar, uzlaşma ihtimali olan kişiler bu yola başvurmaz38 , diğer taraftan rastgele dava ve takiplerin ortaya çıkma tehlikesi belirir. Dava açmak isteyen kişi davayı kaybetme ihtimalinde yargılama masraflarının kendi üzerinde kalacağı riskini bilerek hareket etmelidir39 . Burada dengeli bir yol izlenmesi gerekir. Bir taraftan masraflara katılım niteliğinde belirli miktarın alınması gerekmektedir, ancak diğer taraftan bu miktarın taraflar için adalete erişimi güçleştiren aşılmaz bir engel olarak ortaya çıkmaması gerekir40 .

23.12.1976 gün ve 7/6 sayılı içtihadı birleştirme kararında harcın görülen kamu hizmetinin gerektirdiği masrafları karşılamak amacıyla alınabileceği belirtilmektedir. Bahse konu içtihadı birleştirme kararındaki ilgili kısım şu şekildedir: “Harç, muhtelif kanunların konusunda adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetin gerektirdiği kırtasiye ve formalite masraflarını karşılamak mülahazasıyla hakiki ve hükmi şahıslardan Hazinece alınan paradır. Yapılan işler görülen hizmet amme hizmetinden ziyade, kişilerin şahsına ve menfaatine ilişkindir.41 .

Harç alınmasında, kamusal harcamalara kaynak sağlamak, toplumsal adaleti sağlamak ve kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının kötüye kullanılmasını önlemek amaçları ön plana çıkmaktadır42 .

Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde harçların konusu şu şekilde belirtilmiştir: “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir. Ceza mahkemelerinde şahsi hukuka ait hakların hüküm altına alınması halinde de, celse harçları hariç olmak üzere (1) sayılı tarifeye göre harç alınır.

Yargı harçlarının konusuna giren işlemler, mahkeme harçları ve icra-iflas harçları şeklinde iki ana gruba ayrılabilir43 . Burada her bir harç bakımından ayrı ayrı inceleme yapılmasına gerek yoktur. Birkaç örnekle yetinilecektir.

Başvurma harcı, mahkemeye başvurulması, hukuki korunma talep edilmesi sebebiyle alınmaktadır. Zira mahkemeye başvurarak hukuki korunma talep eden kişi yargılama hizmetinden yararlandırılacaktır.

İcra takiplerinde de başvurma harcı alınmaktadır ve Harçlar Kanunu (1) sayılı tarifede icraya başvurma harcı olarak nitelendirilmektedir. İcraya başvurma harcının konusunu, ilamlı-ilamsız icra takibinin başlatılması oluşturmaktadır44 . Bu başvuruyla cebri icra organları harekete geçmekte, bir başka ifadeyle başvuran kişi cebri icraya ilişkin kurulan mercilerden kamu hizmeti almaktadır.