Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Dijital Çağda Sonsuza Kadar Hatırlamaya Karşı: Unutulma Hakkı*

Remembering Forever at the Digital Age Against to Right to be Forgotten

Ezgi ÇIRAK

İnternetin sahip olduğu muazzam hafıza ve hatırlama gücü pek çok kolaylık sağlamasının yanında insan doğasına aykırı şekilde unutma fiilini reddetmektedir. Bir kişisel veri bir kez internet ortamına aktarıldığı zaman sonsuza kadar unutulmamaktadır. Bizzat kendi davranışlarından dahi zaman içerisinde pişman olan veya unutan insan için, internetin muazzam hafızası, başta özel hayatın gizliliği ve manevi bütünlüğün geliştirmesi hakları olmak üzere hak ihlallerine neden olabilmektedir.İnsanlık tarihi boyunca yaşanan gelişmeler ve mücadeleler çeşitli hak kategorilerini doğurmuştur. Daha yakın tarihte ise teknolojide meydana gelen gelişmelerle birlikte yeni hak kategorilerine ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Unutulma hakkı da teknolojik gelişmelerin neden olduğu hak ihlallerinin telafi edilmesi ihtiyacından kaynaklanmıştır. Bu çalışmada içeriği ve uygulaması çok yeni olan unutulma hakkının ne olduğu, nasıl uygulandığı anlatılmaya çalışılmıştır. Unutulma hakkına ilişkin tüm devletleri kapsayacak şekilde hukuki bir düzenleme yoktur. Hakkın kapsamı kesin olarak belirlenememiş, mahkeme kararları yoluyla tanımlamalar yapılmaktadır. Bu bakımdan çalışmanın bir bölümü unutulma hakkına ilişkin verilmiş mahkeme kararlarına ayrılmıştır.

Unutulma Hakkı, Kişisel Verilerin Korunması, Özel Hayatın Gizliliği, Basın Özgürlüğü, İfade Özgürlüğü.

The enormous memory and the remembering power of internet provides great convenience on the other hand it denies act the forget contrary to human’s biological forgetting. Once a personal data has been put on the web is no longer forgotten. In the course of time, for a person who can regret even his/her own behaviour, the enermous memory of internet can cause a violation of right to privacy and the right to integrity of his/her spiritual existence.Experiences of struggles and developments through the human history revealed several sort of rights. In the recent history there is need of new sort of right within developments in technology. The right to be forgotten emerged to need of compensate to violation of rights due to developments in technology. In this study it is tried to explain what is the right to be forgotten whose content and application is new and how it is applied. There are no regulations that contained entire states about the right to be forgotten. The scope of the right cannot be determined definitively, and definitions are made through court decisions. In this respect, the last part of the study is examined court decisions on the right to be forgotten.

The Right to be Forgotten, Protection of Personal Data, The Right to Privacy, Freedom of Press, Freedom of Expression.

Giriş

X üniversiteden mezun olmuş ve iş başvurularında bulunan bir gençtir. Üniversitede okurken sıradan bir beyaz yakalı olarak çalışmak isteyeceğini hiç düşünmemiştir. Mezun olmadan önce sürekli partilere katılan, gittiği ortamda alkol, sigara ve benzeri pek çok tütün mamulü kullanan ve bu mamullerin etkisiyle müstehcen pozlar veren X, sosyal medyayı da oldukça aktif kullanmış, sürekli fotoğraf ve video paylaşmıştır. Bu esnada bazı sosyal medya fenomenleri tarafından keşfedilmiş ve bu kişiler X’in fotoğraflarını adı ve soyadı da belirtilmek suretiyle kendi sosyal medya hesaplarından paylaşmıştır. O süreçte bu durum, X için popüler olmanın bir göstergesi olduğu için hiç rahatsız olmamıştır.

Ancak mezuniyet sonrasında hayata dair tüm planları değişmiş ve çok saygın bir şirkette çalışmak üzere iş başvurusunda bulunmuştur. Bu şirket tarafından mülakata çağırılmıştır. Mülakatı çok olumlu geçmiştir ancak işverenler işe alım sürecin son parçası olarak X hakkında detaylı bir araştırma yapacaklarını, bunun için sosyal medya hesaplarına dahi bakacaklarını belirtmişlerdir. X mülakat sonrası derhal kendi paylaştığı tüm fotoğraf ve videoları silmiştir. Ancak adını ve soyadını arama motoruna yazdığında daha önce sosyal medya fenomenleri tarafından paylaşılan fotoğrafları arama sonuçlarının en başında çıkmaktadır. X hiç vakit kaybetmeden bu kişilerden fotoğrafları silmelerini istemişse de bu isteği kabul görmemiştir. Nitekim işverenleri de bu fotoğraflar yüzünden işe alınmadığını X’e bildirmişlerdir.

Yukarıda bahsedilen olayın çok uç bir örnek olduğu, bu durumun yaşanmayacağı düşünülse de gerçek hiç de öyle değildir1 . Bilgi toplamanın ve paylaşmanın bu kadar kolaylaştığı günümüzde, aramak istediğimiz tüm bilgiler arama motoruna yazdığımız birkaç kelime kadar yakındır. Hem profesyonel iş hayatında hem de günlük işlerde arama motorları sık sık kullanılmaktadır. Ancak buradan edindiğimiz bilgiler bazı durumlarda veri öznesinin artık ulaşılmasından rahatsız olduğu bilgiler olabilmektedir. Bu bilgilerin kaldırılması talep edildiğinde, bir uzlaşma sağlanarak bilgilerin kaldırılması her zaman mümkün olmamaktadır. Bu durumda başvurulacak hiçbir hakkın olmaması düşünülemez. Henüz çok yeni ve gelişime açık bir hak olan unutulma hakkı yukarıda anlatılan X’in yaşadığı olay gibi durumlarda, kişilerin başvurabileceği bir hak olarak hukuki düzlemde var olmaya başlamıştır. X bu olaydan sonra benzeri sebepler ile hiçbir saygın şirket tarafından işe alınmama riskliyle karşılaşabilecektir. Oysa söz konusu içerikler arama motoruna adı ve soyadı yazıldığında görünmeseydi X için işe giriş süreci daha rahat geçebilirdi.

Asla silinemeyen bilgiler bizi sonsuza kadar geçmişteki hareketlerimize bağlanıp kalmaya ve pratikte onlardan kaçamamamıza neden olmaktadır2 . Bu noktada, bu bilgilerin sonsuza kadar bizi takip etmesine önlemek adına yeni bir insan hakkı olarak unutulma hakkı kavramı ortaya atılmıştır. Unutulma hakkının kapsamı henüz tam belirlenmiş değildir. Diğer insan hakları gibi sürekli bir devinime, yeniliğe ve gelişime açık bir haktır. Uluslararası alanda yorumlanışı ve Türkiye’deki yüksek yargı makamları tarafından yorumlanışı dahi farklılık arz etmektedir. Bu çalışmanın ilk bölümünde unutulma hakkının ne olduğunun ve ne olmadığının başka bir deyişle hakkın kapsamı belirlenmeye çalışılacaktır. İkinci bölümünde ise unutulma hakkına yönelik eleştirilere sebep olan haklarla olan ilişkisi incelenecektir. Bu bağlamda özel hayatın gizliliği, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve sansür ile unutulma hakkının ilişkisi incelenecektir. Çalışmanın son bölümü ise unutulma hakkıyla ilgili yargı kararlarına ayrılmıştır. Öncelikle unutulma hakkıyla ilgili verilen ilk karar olma özelliği taşıyan Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) tarafından verilmiş karar incelenecektir. Ardından yakın tarihte Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi tarafından unutulma hakkına ilişkin verilen kararlar incelenecektir.

I. Kavramsal Çerçeve

Unutulma hakkı, veri öznelerinin internette kendileri hakkında yer alan kişisel verilerinin arama sonuçlarında, kendileriyle bağlantılı sonuçların görülmemesini isteme hakkıdır3 . Unutulma hakkı, bir içeriğin uzun süredir ulaşılabiliyor olması nedeniyle kişinin şeref ve itibarını zedeleyen bir hale dönüşmesinin önüne geçilmesi amacıyla karşımıza çıkar4 . Veri öznesi, kendisiyle ilgili olan kişisel verileri eğer verilerin toplanılması veya işlenmesi gereksiz, yanlış ya da kişiyle ilgisiz ise veyahut doğru olmakla birlikte aradan uzun zaman geçmesinden dolayı artık güncelliğini korumuyorsa söz konusu bağlantıların arama motorlarında aratıldığında listelenen sonuçlarda gösterilememesini isteyebilir.

Unutulma hakkı, kişisel verilerin minimum şekilde açıklanmasını ve gerekli olan en kısa süre için saklanmasını ilgilendirdiğinden kişisel verilerin korunması politikası çerçevesiyle ilişkilidir. Veri öznesinin işlenmiş olan kişisel verileri, gerekli oldukça tutulmalı ve artık gerek duyulmuyorsa saklanmamalıdır5 .

Ülkemizde uzun süreli uğraşların sonucu yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanun’un 7. maddesi “Bu Kanun ve ilgili diğer kanun hükümlerine uygun olarak işlenmiş olmasına rağmen, işlenmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalkması hâlinde kişisel veriler resen veya ilgili kişinin talebi üzerine veri sorumlusu tarafından silinir, yok edilir veya anonim hâle getirilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddede kişisel verilerin silinebileceği, yok edilebileceği veya anonim hale getirilebileceği düzenlenerek aslında iç hukukta unutulma hakkına ilişkin bir düzenlemenin mevcut olduğunu görüyoruz. Kanun silme6 , yok etme7 ve anonim hale getirmeyi8 düzenlemiştir. Ancak bir sonraki alt başlıkta inceleneceği üzere unutulma hakkının uluslararası boyuttaki uygulanışı ile 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun’da yer alan unutulma hakkı kavramları birbirinden oldukça farklıdır. Nitekim çalışmanın üçüncü bölümünde incelenecek olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun E. 2014/4-56, K. 2015/1679 ve 17.06.2015 tarihli kararı ile uluslararası mahkemelerin unutulma hakkının kapsamına bakışı oldukça farklıdır.

Unutulma hakkının öznesi, mevcut uygulamalara baktığımızda sadece gerçek kişilerdir. Bu hakkın özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakları ile bağlantısı göz önüne alındığında hak kapsamında sadece gerçek kişilerin korunuyor olması makuldür. Zira özel hayatın korunması yalnızca gerçek kişiler için mümkündür. Nitekim Avrupa Birliğinin 95/46/EC Sayılı Veri Koruma Direktifinin 2. maddesinde kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişilerle ilgili herhangi bir bilgi olarak tanımlanmaktadır. Aynı şekilde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 3. maddesinde kişisel veriyi “Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” olarak tanımlayarak korunması gereken kişisel veri kapsamına yalnızca gerçek kişileri almıştır.

Tüzel kişilerin, unutulma hakkının öznesi olup olmayacağı konusu tartışmaya açıktır. Bu hakka ilişkin, özellikle Avrupa Birliği’ndeki uygulamalarda tüzel kişilerinde başvuru da bulunduğu görülmektedir. Ancak Avrupa Birliği ülkelerinin çoğunun mevzuatında tıpkı Türkiye’deki Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda olduğu gibi yalnızca gerçek kişilerin kişisel verileri koruma altına alınmaktadır. 1981 tarihli Avrupa Konseyi Sözleşmesinde tüzel kişilerin kişisel verilerin korunması ile ilgili sözleşmeye taraf devletlere seçimlik yetki tanınmıştır9 . 6698 Sayılı Kanun, tasarı10 aşamasındayken, tasarının 3. maddesinde ilgili kişi tanımı yapılırken tüzel kişilerde kapsama alınmışsa da tasarı yasalaşırken ilgili kişinin tanımı yalnızca gerçek kişileri kapsayacak şekilde değiştirilmiştir.

Unutulma hakkının özel hayatın gizliliğinin korunması hakkıyla sıkı ilişkisi göz önüne alındığında, hakkın kapsamının tüzel kişileri kapsamayacağı düşünülebilir. Nitekim tüzel kişilerin kişisel verilerinin korunması hususunda doktrin ikiye ayrılmıştır. Yalnızca gerçek kişilerin kişisel verilerinin korunabileceği görüşünde olanlar, tüzel kişilerin kişisel verilerinin olamayacağı ancak ticari sırlarının korunabileceğini öne sürmektedirler11 . Ancak tüzel kişilerin ekonomik güç ve sosyal özellikler bakımından birbirinden farklı özellikler arz etmesinden dolayı bazı tüzel kişilerin korunma ihtiyacı olduğunu savunan görüşler de vardır12 . Örneğin bir sendika ya da kamuya yararlı dernek ile uluslararası şirketler farklı güçte olduklarından korunma ihtiyaçları farklılık gösterecektir. Bir başka görüşe göre ise tüzel kişiler haksız rekabet hükümleri, marka, patent, telif hakları, gizlilik anlaşmaları gibi hukuki düzenlemeler yoluyla korunmalıdır13 .

Oysa ticari ilişkilerde tüzel kişinin kendisiyle ilgili olmayan fakat ona ait bina, arazi vb. yerlerde gerçekleşen olayların tüzel kişilere zarar verebileceği göz önüne alınarak unutulma hakkının koruma kapsamı tüzel kişileri kapsayacak şekilde geniş düşünülmelidir. Örneğin “X otellinde cinayet” başlıklı bir haber o otelde konaklamayı düşünecek müşterilerin kararını değiştirebilecektir. Hâlbuki o cinayetin işlenmesiyle X otelinin hiçbir bağlantısı olmayacaktır. Los Alfaques kamp alanını işleten Alfacs Vacances şirketi, kamp alanının adının, Google arama sonuçlarında kendileriyle hiçbir ilgisi olmamasına rağmen 1970’lerde yaşanmış olan bir gaz patlamasının neden olduğu ölümler ve bu olaya ilişkin ceset görüntülerinin gösterilmesi sebebiyle unutulma hakkı kapsamında Google İspanya’ya karşı dava açmıştır. Ancak dava reddedilmiştir14 . Bu tip olaylarda tüzel kişiliğin bir zararı olduğu ortadır. Kişilik haklarına yönelik meydana gelen zararlarda, zarar görenin gerçek ya da tüzel kişi olması fark etmeksizin kişilik haklarına saldırının tespiti, önlenmesi, men’i, tazminat davaları gibi açılabilmektedir15 . Bu açıdan bakıldığında unutulma hakkı kapsamında tüzel kişilerin de korunması gerektiği görüşündeyiz.

Unutulma hakkının uygulanması hususunda, yükümlülüğün kime ait olacağı sorunu tartışmalara neden olmuştur. Veri özneleri unutulma hakkı taleplerini arama motorlarına karşı öne sürmektedirler. Nitekim Avrupa Adalet Divanı’nın Gonzalez v. Google Spain Sl, Google Inc. davasında verdiği karar da unutulma hakkının yerine getirilmesinde arama motorlarının sorumlu olduğuna karar vermiştir.

Farklı kategorilerdeki insan hakları incelendiğinde, hak taleplerinin devletlere karşı yapıldığı, negatif statü hakları bakımından devletlerin önleme ve koruma yükümlülükleri olduğu, pozitif statü hakları açısından ise devletlerin yapma ve sağlama yükümlülüğü olduğunu görmekteyiz. Bu bakımdan unutulma hakkının muhatabı diğer tüm insan haklarından farklı olarak devlet değil, arama motorlarıdır16 .

Unutulma hakkının yeni bir hak olarak insan haklarına dâhil olduğu kabul edilirse, muhatabının devlet değil bir tüzel kişi olması durumu ilginç karşılanabilecektir. Unutulma hakkının muhatabının diğer insan haklarından farklı oluşu bile bu hakkın ayrı bir insan hakkı olarak kabul edilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Gelişen teknoloji sayesinde şu an akla dahi gelmeyecek kimi hak kategorileri gelecekte karşımıza çıkabilecektir. Nitekim insan haklarının daima bir devinim içerisinde yer aldığı ve dinamik bir yapıda olduğu kabul gören bir gerçektir.

Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) kararına göre makul, belirli, açık ve hukuki dayanakla toplanan ancak bu amaçlar dışında işlenen veriler, toplanma ve işlenme amacıyla bağdaşmayan veriler, güncelliğini ve gerekliliğini kaybetmiş verilerin varlığı halinde arama motorları kendilerine yöneltilen unutulma hakkı talebini uygulamalıdırlar. Ayrıca arama motorlarına, kişisel verilerin adil ve yasal olarak işlenmesini sağlama yükümlülüğü de yüklenmiştir. Ancak tarihsel, istatiksel veya bilimsel amaçlarla veri işlenmesine izin verilmesi gereklidir. Önemli bir husus olarak; eğer kişisel veriler edebi, sanatsal ifadeler amacıyla ya da gazetecilik faaliyeti kapsamında işleniyorsa unutulma hakkı talebinin reddedilmesi mümkündür17 . Sayılan haller unutulma hakkının istisnasını teşkil etmektedir.

Arama motorlarının unutulma hakkı taleplerini çeşitli nedenlerden dolayı reddetmesi halinde veri öznesi ulusal veri koruma ajanslarına ve mahkemelere başvurmak suretiyle ret kararına itiraz edebilmektedirler. Ancak unutulma hakkının esas yükümlüsü arama motorlarıdır. Ulusal veri koruma ajansları ve mahkemelerin sağladığı koruma ikincil niteliktedir. Zira onlara başvuru ancak arama motorlarının unutulma hakkı talebini reddetmesi halinde mümkündür.

Unutulma hakkı ile ilgili en çok karıştırılan husus bu hakkın internette yer alan verilere erişimin tamamen engellenmesini sağladığı yanılgısıdır. Oysa bu hak kapsamında yapılan işlem arama sonuçlarından kısmen bağlantı kaldırma işlemidir18 .

Unutulma hakkının “dijital hafızada yer alan bireye ait fotoğraf, kimlik bilgisi, adres ve diğer kişisel içeriğin, yine bireyin kendi talebi üzerine bir daha geri getirilemeyecek biçimde ortadan kaldırılması”19 şeklinde tanımlayan görüşler de vardır.

“Kişilere, dijital geçmişte internet üzerindeki haklarında yer alan rahatsız edici içerikleri veya üzerinde hak sahibi oldukları kişisel verileri silme ve daha fazla yayılmasını önleme hakkı” olarak da tanımlanmaktadır20 .

Ancak unutulma hakkı kapsamında içerik kaldırma işlemi yapılmamaktadır. Her ne kadar unutulma hakkı kapsamında bir bağlantıya kısmen erişim engellense de o bağlantının içeriği tamamen internet ortamından silinmemektedir. Bir içeriğin tamamen kaldırılması haberleşme özgürlüğünü ihlal edebileceği için içeriğin tamamen kaldırılmaması daha uygun olacaktır. Buna ek olarak içeriğin kaldırılması yerine bağlantıya kısmen erişimin engellenmesi, başkasının şeref ve haysiyeti bağlamında özel hayatının gizliliğinin korunması açısından yeterli olabilecektir. Daha açık bir ifadeyle içeriğin tamamen silinmesi yerine bağlantının erişiminin engellenmesi ölçülülük ilkesi açısından doğru bir uygulamadır.

Unutulma hakkının uygulama alanı bulabilmesi için ilgili içeriğin internet ortamında bulunması gereklidir. İleride incelenecek Yargıtay kararında görüleceği üzere internet ortamı dışında yer alan içerikler açısından uygulanması bu hakkın ortaya çıkışı ve uygulanışı itibariyle yerinde değildir. Ancak temel hak ve özgürlüklerin koruma mekanizmalarının genişlemesi açısından basılı eserlerde de bu hakkın uygulanması tartışılabilir. Bu durumda içeriğe erişimin engellenmesi henüz dağıtılmamış kitaplar açısından nispeten mümkün olsa da dağıtıma çıkıp okuyucunun satın almış olduğu eserler açısından uygulanması pratikte mümkün olmayacaktır. Kaldı ki dağıtıma çıkmamış eserlerin erişiminin engellenmesi özel hayatın gizliliği ve manevi varlığın gelişiminin korunması haklarını sağlamaya çalışırken sansüre yol açabilecek ve bu da haklara ilişkin dengenin bozulmasına neden olacaktır.