Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliğine Tam Üyelik Sürecinde Devlet İhalelerinde Rekabetin Sağlanması

Tunay KÖKSAL

Rekabetin bozulması, piyasa içinde faaliyet gösteren kamu ya da özel firmaların rekabeti bozucu ya da sınırlayıcı eylemleriyle ya da piyasa dışı temel faktör olan devlet müdahaleleriyle gerçekleşmektedir. Devlet müdahaleleri kamu ihalelerinde, sübvansiyonlarda, münhasır hakların tesisinde ve devredilmesinde, regülasyon-deregülasyon düzenlemelerinde görülebilir. Devlet müdahalelerinin amacı, piyasa ekonomisinin etkinliğini artırmaktır. Piyasaya yapılan devlet müdahaleleri ekonomik faaliyetlerin koordinasyonunu güçlendirmeye çalışır. Ancak, önemli olan soru şudur: Devlet müdahaleleri bir yandan piyasa ekonomisinin etkinliğini artırmayı hedeflerken diğer yandan rekabet hukukunun ve politikasının amaçlarıyla nasıl uzlaştırılacaktır? 2886 sayılı Devlet İhale Kanunumuza göre, kamu ihalelerinde temel amacın “ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması” olmasına rağmen, bu amacın çoğu kez gerçekleştirilemediği, kamu ihalelerinin rekabet ihlallerinin yoğun yaşandığı bir alan olduğu sürekli olarak dile getirilmektedir. Devletin en büyük alıcı olduğu piyasalardaki kamu ihalelerinde rekabetin sağlanması, ülkemiz ekonomisinin rekabetçi bir yapı kazanması ve AB'ye uyum süreci bakımından gerekli görülmektedir. Bu amaçla, yeni bir Devlet İhale Kanunu Tasarısı hazırlanmış bulunmaktadır.

1. Devlet İhalelerinde Rekabetin Sağlanmasının Önemi ve Konunun Uluslararası Boyutu

Devletin ekonomi alanındaki rolünün ve bu alana müdahalelerinin rekabet politikasının hedefleri ile uzlaştırılması, genel olarak ekonomi politikasının temel sorunsallarından biri olagelmiştir. Henüz tam olarak liberalleşmemiş ekonomilerde devlet ve diğer kamu kuruluşları piyasaların en büyük alıcısı ve bazen de satıcısı durumunda bulunmaktadır. Ülkemizde de toplam yatırımların büyük bir bölümünün kamu kesimince gerçekleştirildiği göz önüne alınacak olursa, devletin piyasalarda mal ve hizmet talebinde önemli bir yer işgal ettiği görülecektir. Kamu sektörü, piyasaya sürülen mal ve hizmetlerin yüzde 15’inin alıcısı, belki bundan biraz daha düşük oranda da satıcısıdır. Gayrisafi milli gelirin yüzde 15’i tutarındaki bir piyasada, devletin rekabeti bozacak davranışlarda bulunması, şu veya bu sebeple bazı firmaları kayırması, sadece piyasalardaki rekabeti değil ülkedeki ekonomik ve sosyal dengeleri değiştirebilecek niteliktedir.

Kamu ihalelerini rekabete açmanın yolu şeffaflıktan geçmektedir. Ancak şeffaf bir ihale yöntemiyle, kamuoyunun kamu ihalelerinde kayırma olmadığına tam bir inanç duyması sağlanabilecektir. Öte yandan etkin rekabetin sağlandığı bir kamu ihaleleri piyasasında, KOBİ’lerin yapıları, kapasiteleri ve imkanlarının kıtlığı gibi nedenlerle, büyük işletmelerle rekabet etmesinin mümkün olamayacağı gerçeği karşısında, bu tür işletmelere destek olunmasının gerekli olup olmadığının; gerekli ise bunun hangi ölçüye kadar ve hangi yöntemlerle ve ne şekilde yapılabileceğinin tespit edilmesi önem kazanmaktadır.