Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Eczacıların Mesleğin İcrası Sırasında İşleyebileceği Suçlar

Hakan HAKERİ

GİRİŞ

Eczacıların ceza hukuku sorumluluğu denildiğinde, çok değişik suç tipleri akla gelebilir. Bunlardan bir kısmı sadece eczacı tarafından işlenebilecek suçlarken, bir kısmı yine eczacı dahil tüm sağlık mesleği mensupları tarafından işlenebilir. Öte yandan herkes tarafından işlenebilen bazı suçların eczacılar tarafından da işlenmesi mümkündür. Bu genel bakış açısı içinde gündeme gelebilecek suçları tek tek ele alalım.

TÜRK CEZA KANUNU’NDA DÜZENLENEN SUÇLAR

Belirtmek gerekir ki, aşağıda yer alan suçlar dışında, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçu da eczacılar tarafından işlenebilir ve bu suçun eczacılar tarafından işlenmesi cezayı artıran bir nitelikli hal olarak öngörülmüştür. Ancak bu suça işaret etmekle yetiniyorum. Yeşil reçeteye tabi ilaçlar bakımından da bu hüküm uygulanabilir (TCK 188/6).

Kasten Yaralama veya Öldürme Suçları

Bir eczacının kasten bir kimseye zarar vermek istemesi nadir rastlanabilecek bir olaydır. Ancak uygulamada bu husus daha çok olası kast şeklinde gerçekleşebilir. Bunun anlamı, eczacının doğrudan hastanın yaralanması veya ölümünü istememekle beraber, yaralama veya ölümü göze alarak yaptığı bazı hareketler nedeniyle de eczacının kasten yaralama veya öldürmeden dolayı sorumlu tutulabilecek olmasıdır.

Bu hususa örnek olarak, kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde ilaç yapma, satma veya bozuk ya da değiştirilmiş ilacı satma eylemleri gösterilebilir. Bu hareketler neticesinde ilacı kullanan bir hastanın ölümü halinde, doğrudan veya olası kast nedeniyle sorumluluk söz konusu olabilecektir. Buna karşılık, bu ilaçları kullanan hastada herhangi bir zarar oluşmaması durumunda ise aşağıda ele alacağım TCK 186 veya 187. maddeler nedeniyle sorumluluk söz konusu olabilecektir.

Taksirle Yaralama veya Öldürme Suçları

Arapça bir kelime olan ve sözlük anlamı itibarıyla kısaltma, bir işi eksik yapma, kusur etme manasına gelen taksir ceza kanununda tarif edilmiştir (TCK 22/2):

Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.

Öğretide de çeşitli tarifler yapılmaktadır1 .

Bir tanıma göre “işlediği fiilde “kusurlu” görülen failin istemediği “sonuç”tan “sorumlu” tutulması “taksir”dir”. Başka ifadeyle, isteyerek işlenen bir fiilden, istenmeyen neticelerin meydana gelmesi halinde taksirden söz edilir.

Bir başka tarife göre, “kişinin suç tipindeki neticeye yönelik kast içinde olmadan ve fakat zorunlu olduğu özeni gösterdiği takdirde neticenin meydana gelmesi mümkün bulunmayan hallerde, tespit edilmiş suç tipini hukuka aykırı olarak ihlal etmesi durumunda taksirden söz edilir”.

Taksirle öldürme ve taksirle yaralamaya ilişkin eski TCK hükümlerinden hareketle yapılan diğer bir tarife göre ise taksir, tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslek ve sanatta acemilik ve nizam, emirlere ve talimata riayetsizlik gibi bir kusurluluğu belirtmektedir.

Kastta riayeti gerekli kurallar bilinerek ve istenerek ihlal edilir. Failin kusurlu iradesi hem harekete hem de neticeye yöneliktir. Taksirli suçlarda ise irade sadece harekete yönelik olup, neticeye yönelik değildir. Diğer bir deyişle taksirde fail sadece hareketi bilmekte ve istemekte, yani hareketi iradi olarak yapmakta ve fakat neticenin meydana gelmesini istememektedir. Onun sorumluluğunun nedeni kastta olduğu gibi toplum kurallarına karşı gelmek iradesinden değil, söz konusu kurallara dikkat etmemesi, onlara aldırmaması, onları umursamaması, neticeyi engelleyecek bir davranış içinde olmaması, hareketinin neticeyi gerçekleştireceğini düşünmemesi sebebiyledir. Gerçekten de taksirde fail suç işlemeyi istememekte, ancak hukuk düzeninin gereklerine de aldırmamaktadır. Demek oluyor ki, taksir ile kast arasındaki en önemli fark, neticenin istenip istenmemesinde düğümlenmektedir2 .

Bu çerçevede konuya yaklaşıldığında, gerek eczacılık mesleğinin özenli yürütülmesine ilişkin gereklilik ve gerekse mevzuatta eczacılara yönelik olarak öngörülmüş bulunan kurallara herhangi bir olumsuz sonucun meydana gelmesini istemeyerek de neden olma halinde taksir sorumluluğu söz konusu olacaktır.

Örneğin, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun bu yönde bazı yükümlülükler öngörmüş bulunmaktadır. Buna göre,

1. Bir eczane sahibi eczanesi dışında ilaç tertip edemez (md. 19).

2. Ambalajları açılmış tıbbi ecza ve kimyevi maddelerin saf olmamalarından ve iyi muhafaza edilmemelerinden eczane, ecza deposu ve laboratuar sahipleri ve mesul müdürleri mesuldür. (md. 22).

3. Reçete mukabilinde verilmesi meşrut olan ilaçların reçetesiz verilmesi ve zehirli ve müessir maddelerin eczanelerde toptan satılması yasaktır (md. 24).