Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliği Rekabet Hukuku’nda; De Minimis Kuralı Değişiyor

Arif ESİN

Rekabet Hukuku’nun en tartışmalı hususu de minimis kuralıdır. Türk rekabet otoriitesi tarafından da geliştirilmeye çalışılan ancak bir türlü düzenlenemeyen bu kuralın karşısındaki en büyük engel 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un kendisidir. Türk yasası rekabeti kısıtlayıcı ya da engelleyici her türlü eylemi (bazı muafiyet halleri dışında) yasaklamıştır. Kısacası teşebbüslerin cirosu, pazardaki gücü, ölçeği ne olursa olsun Kanun’da vazedilen hallere uyan rekabeti kısıtlayıcı ya da engelleyici davranışları yasaklanmıştır. Hal böyleyken Avrupa Birliği Rekabet Hukuku’nda temel esas Birlik pazarının sözkonusu rekabeti engelleyici davranışlardan etkilenmesidir.

Avrupa Birliği son yıllarda teşebbüslerarası rekabet sistemini düzenleyen tüzük ve yönergelerinde büyük değişikliklere gitti.1 Bu değişiklikler doğal olarak de minimis kuralının da değiştirilmesini gerektirmiştir. Birlik Komisyonu yayımladığı duyuru ile rekabet hukukçularını yeni düzenlemesi üzerine tartışmaya çağırıyor. Komisyon’un yeni düzenlemesini tartışmadan önce geçmiş ve mevcut düzenlemelerin ne olduğunun bilinmesinde fayda vardır.

1. De Minimis Kuralı’nın Ortaya Çıkışı

Birlik Antlaşması’nın 81 (1) maddesinin uygulanabilmesi için rakabetin ancak hissedilir bir biçimde kısıtlanması, engellenmesi ya da bozulması gerekmektedir. Bu temel prensip Völk k. Vervaecke vakasında ortaya çıkmıştır. Sözkonusu davada Yüce Divan’a göre; “bir anlaşmanın 85 (1) madde kapsamında mütalaa edilmemesi için Ortak Pazar’da hissedilir bir etkisinin olmaması gerekmektedir”.2 Bu Karar ile, Ortak Pazar’da faaliyet gösteren zayıf konumdaki teşebbüslerin olağan şartlar altında ihlal olarak değerlendirilebilecek uyumlu eylemlerinin 81 (1) madde kapsamından çıkması sözkonusu olmuştur. Yukarıda anılan vakada Völk’ün Almanya’daki pazar payı sadece % 0.5’tir.