Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İdarî Yargıda İstinaf Aşamasında Keşif Delili

Viewing Evidence in Stage of Appeal in the Administrative
Jurisdiction

Serkan ÇINARLI

Bu çalışmamızda idarî yargılama usulü hukukunda keşif delili incelenmiştir. İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi keşif delili bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na atıfta bulunmuştur. Ancak istinaf kanun yolunun da yürürlüğe girmesi ile birlikte keşif delilinin istinaf aşamasında uygulanıp uygulanamayacağı tartışma konusu olmuştur.

Çalışmamız üç ana başlık altında ele alınmıştır. Birinci kısımda delil kavramı açıklanmış ve keşifin hukukî niteliği değerlendirilmiştir. İkinci kısımda idarî yargılama hukukunda keşif incelenmiştir. Üçüncü kısımda ise idarî yargıda istinaf safhasında keşif delilinin uygulanıp uygulanamayacağı ve uygulanabilecek ise keşif sırasında tanık dinlemenin mümkün olup olmadığı tartışılmıştır. Çalışmamız yargı kararları ile desteklenerek uygulamaya ilişkin de değerlendirmeler yapılmıştır.

İdarî Yargı, İstinaf, Delil, Keşif, Tanıklık.

In this study, viewing evidence in admisitrative jurisdiction is examined. Article 31 of Code of Adminstrative Procedure refers to Code of Civil Procedure for viewing. However, after appeal procedure is entered into force, viewing evidence has become controversial whether it is possible to execute viewing in the stage of appeal.

This study is composed of three main titles. In the first title, consept of evidence is explained and nature of viewing evidence is discussed. In the second title, viewing evidence in administrative jurisdiction is examined. In the third title, it is discussed whether viewing can be executed in the stage of appeal and if affirmative, whether testimony can be performed while viewing is executed. Also the study is supported by the caselaw and practise of law is discussued.

Administrative Jurisdiction, Appeal, Evidence, Viewing, Testimony.

Giriş

İstinaf kanun yolunun idarî yargı usulüne girmesi ile birlikte, maddî ve hukukî delillerin değerlendirileceği ve eksiklerin giderileceği bu aşamada keşif delili önemli bir hal almıştır. Bilindiği üzere tarafların sunduğu vakıa ve deliller ne olursa olsun mahkeme keşif deliline her zaman gidebilmektedir. İlk derece mahkemesince toplanan delillerin eksiklikleri istinaf aşamasında giderilecektir. Keşif delilinden istinaf aşamasında nasıl yararlanılabileceği konusunda okuyucu bilgilendirmeyi amaçladık.

1. Keşif Teriminin Anlamı ve Hukukî Niteliği

Keşif kelime anlamı olarak; meydana çıkarma, var olduğu bilinmeyen bir şeyin ortaya çıkarılması, gizli olan bir şey hakkında geniş bilgi edinme ve bir olay veya durumun oluş nedenlerini anlayabilmek için yerinde inceleme yapma gibi anlamlara gelmektedir1 .

Hukukî anlamda ise; hâkimin dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duyuları ile bilgi edinmesine2 , hâkim veya mahkeme heyetinin doğrudan doğruya ve gerektiğinde tanık ve bilirkişi de dinlemek kaydıyla dava konusu şeyi bizzat inceleyerek onun hakkında bütün duyularıyla bilgi elde etmesi ve bunu bir tutanağa bağlamasına3 keşif denir.

Örneğin yıkılma tehlikesi gösterdiği gerekçesiyle hakkında yıkım kararı verilen bir taşınmazın, yıkılma tehlikesi gösterip göstermediğini hâkim giderek görmek isteyebilir4 . Yine benzer şekilde sınırları tartışmalı olan bir taşınmazın hâkim tarafından yerinde görülmesi ve gerçek sınırların nereden geçtiğinin tespit edilmesi gerekebilir. Keza bir trafik kazasının meydana geldiği yere gidilerek yol durumu ve kazanın oluş biçiminin incelenmesine ihtiyaç duyulabilir5 . Bu gibi durumlarda hâkim bizzat dava konusu hakkında keşif yoluyla bilgi edinmektedir.

12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu6 'nda ispat araçları arasında keşfe yer verilerek yargıcın bu şekilde elde ettiği kişisel bilgisi ile dava konusu uyuşmazlığın çözülebileceği kabul edilmiştir7 .

Mülga 18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu8 'nun 363. maddesinde keşfin konusu olarak “münazaalı mahalden” söz edilmesi keşfin konusunun yalnızca taşınmazlarla sınırlı olmasına sebebiyet vermekteyken Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 288. maddesinde “uyuşmazlık konusundan” bahsedilmesi karşısında keşfin konusu hakkındaki tereddütler ortadan kalkmıştır9 . Mevcut düzenleme ile keşfin konusunun taşınmaz olup olmadığına bakılmaksızın her türlü uyuşmazlık hakkında keşif uygulanması mümkündür10 .

Diğer taraftan keşfin yapılabilmesi için bu yolla edinilecek bilginin, dava konusu uyuşmazlığın çözümüne katkıda bulunabilecek nitelikte olması gereklidir11 . Gerçekten de keşif yapılmasının; tarafların iddia veya savunmalarının gerçekliğinin ortaya çıkarılmasına veya mahkemenin dava konusu şey hakkında bilgi edinerek uyuşmazlığı gidermesine faydası olmayacaksa keşif yapılmasının usûl ekonomisine de uygun düşmeyeceği söylenebilir.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 288. maddesine göre hâkim uyuşmazlık konusu hakkında bizzat duyu organları yardımıyla bulunduğu yerde veya mahkemede inceleme yaparak bilgi sahibi olmak amacıyla keşif yapılmasına karar verebilir. Keşif kararı, mahkemece, sözlü yargılamaya kadar taraflardan birinin talebi üzerine veya re’sen alınabilir.

Hâkimin keşif yapılmasına ilişkin kararı bir ara karardır. Ancak keşfe ilişkin ara karar verilmeden önce tarafların iddia ve savunmaları tespit edilerek uyuşmazlık sebebi açıklığa kavuşturulmalı, çekişme sebepleri ortaya konulmalı ve keşifte tespit edilecek veya araştırılacak hususlar belirlenmelidir. Bu husus hem usul ekonomisi bakımından hem de kayıt veya belge eksikliği gibi sebeplerle yeniden keşif yapılarak zaman ve emek kaybının önüne geçilmesi bakımından önemlidir12 .

Mahkeme keşif gün ve saatinde mahkeme salonu yerine keşif yerinde faaliyet göstermekte ve yargılamayı mahkeme dışında yürütmektedir13 . Keşif gün ve saati mahkeme tarafından tespit edilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 148. maddesine göre resmî çalışma saatleri dışında ve resmî tatil günlerinde, 103/f maddesine göre adlî tatil süresi içinde keşif yapılması mümkündür.

Keşif gün, yer ve saati davanın taraflarına yazılı olarak bildirilir. Bununla birlikte tarafların yapılan davete uymaları mecburî değildir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 290/1. maddesi uyarınca keşif taraflar hazır iseler huzurlarında, taraflar hazır bulunmazsa yokluklarında yapılır.

Keşif, yetkili mahkeme tarafından icra edilecektir. Keşif yerine gitmeksizin dosyanın zabıt kâtibi veya bilirkişiye verilmesi suretiyle keşif yapılması mümkün değildir14 . Yasada herhangi bir engel olmamakla birlikte kurul halinde keşif istisna olduğundan idarî yargıda keşif naip üyenin nezaretinde yapılır15 . Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 289/1. maddesi uyarınca gidilecek yer ya da keşif konusu, davaya bakan idarî yargı yerinin yetki alanı dışında ise keşif istinabe suretiyle o yerdeki idarî yargı yerine yaptırılır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 291/1. maddesi uyarınca keşif konusu uyuşmazlığın tarafları ile üçüncü kişiler keşif kararının gereklerine uymak ve engelleyici tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır. Yasada keşfe katlanma zorunluluğu olarak adlandırılan bu durum mahkeme çalışmalarının kolaylaştırılması bakımından taraflar için dürüstlük kuralının bir sonucu, üçüncü kişiler yönünden ise kamu düzeninin sağlanmasının bir gereğidir16 .

Görevsizlik veya yetkisizlik kararıyla dava dosyası kendisine gönderilen görevli veya yetkili mahkemenin, keşfin tekrarlanmasını gerektirecek bir neden yoksa görevsiz veya yetkisiz mahkeme tarafından yapılmış keşifle yetinebileceği düşünülebilse dahî17 keşif, davaya bakan yargıcın uyuşmazlık konusunu görerek bilgi edinmesi amacıyla yapıldığından; aynı olay hakkında daha önce yetkisiz veya görevsiz idarî yargı yerince keşif yapılmış olması halinde, görevli veya yetkili idarî yargı yerince de yeniden keşif yapılmalıdır18 .

Keşif özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir iş olduğundan hâkim keşif sırasında bilirkişi incelemesi de yaptırabilir. Bilirkişi, raporunu keşif mahallinde dinlenmek suretiyle sözlü olarak sunabileceği gibi keşiften sonra yazılı olarak da sunabilir19 . Keşif delili içinde tanık beyanı, bilirkişi raporu ve iddiaları ispatlayacak belgelerin değerlendirilmesi vardır. Bu bakımdan keşif delili içerisindeki bu unsurlardan birindeki usulsüzlük, keşfi de geçersiz kılar. Örneğin fen bilirkişisi kanunda gösterilen kişilerden seçilmemiş ise bu usûlsüzlük keşfi sakatlar. Yine fen bilirkişisinin düzenlemiş olduğu plân, harita ve kroki harita tekniğine uygun olarak düzenlenmemiş ise bu usûlsüzlük keşfe de sirayet eder20 .

Keşif sonunda yapılan işlemleri tespit eden bir tutanak tanzim edilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 290/3. maddesi uyarınca mahkemece keşif esnasında bir olayın nasıl geçmiş olabileceğini tespit için temsilî uygulama da yaptırılabilir.

Keşif giderleri; keşfe gidecek olan hâkim, zabıt kâtibi ve mübaşirin yol tazminatı, keşif harcı, ulaşım giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri ile davetiye giderlerinden oluşur21 .

Keşiften önce, naip üye tarafından, takdir olunan keşif ve varsa bilirkişi incelemesinin gerektireceği masraflar, istek sahibinden; keşfe re’sen karar verilmiş ise davacıdan süre verilerek talep edilir22 .

Usûl kanunlarında ispat araçları arasında yer verilen keşif, bizzat hâkimin gözlemine dayanması, bilirkişi ve tanıkların olay mahallinde dinlenmesi itibariyle kuvvetli bir takdirî delildir. Hâkim keşif sayesinde uyuşmazlık konusu olan şeyi bizzat müşahede ederek bilgi sahibi olduğundan, bu bilgi ve kanaate göre daha isabetli şekilde karar verebilmektedir. Keşifte hâkim kendi bilgi, beceri, hukuk birikimi ve gözlem yeteneğini kullanır. Bu nedenle keşif sonucu elde edilen bilgi ve oluşan kanaat, davanın esası hakkında verilecek karar açısından önem arz etmektedir.23 Keşifin takdirî bir delil olması nedeniyle yargıç keşif sonucunda edindiği bilgileri serbestçe takdir eder24 .

2. İdarî Yargılama Hukukunda Keşif

06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu25 'nun 31/1. maddesi keşif bakımından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na atıf yapmıştır. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun keşfe ilişkin hükümleri idarî yargılama usulünde de uygulanacaktır.

İdarî yargılamada idarî uyuşmazlığa sebebiyet veren eşya, araç, gereç ve malzemeden mahkemeye getirilmesi mümkün olmayanların mevcut durumlarının, ticarî değerlerinin ya da teknik niteliklerinin veya kamu görevlisinin çalışma koşullarıyla idarenin hizmet kusurunun derecesinin belirlenmesi amacıyla da keşif yapılması ve bu amaçla söz konusu eşya, araç gereç ve malzemenin bulunduğu, çalışmanın yapıldığı ve zarar doğurucu olayın meydana geldiği yere gidilmesi veya mahkemede keşif yaptırılması olanaklıdır26 .

Danıştay kararlarında uyuşmazlığın çözümü için keşif yoluna başvurulması gerekirken, keşif yapılmaksızın eksik incelemeye dayalı karar verilmesi bozma sebebi olmaktadır. Konuya ilişkin bir Danıştay kararı27 şu şekildedir: