Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Ceza Hukukundaki Bazı Düzenlemelerin
 Hukuk Davalarına Etkisi(*)1

The Direct Impact of Some Regulations in Criminal Law on Civil Cases

Mahmut BİLGEN

Ceza hukukundaki bazı düzenlemeler hukuk davalarını doğrudan etkilemektedir. Çalışmamızda bu konudaki düzenlemeler üzerinde durulmuş ve bu konuda uygulamaya ilişkin örneklere de yer verilmiştir.

Uzlaşma, Şikayetten Vazgeçme, Hapis Cezasının Tazminat Karşılığı Ertelenmesi, Ceza Mahkemesinde Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının, Mahkumiyet, Beraat Kararının Etkisi, Kusur Oranın Etkisi.

Some regulations in criminal law have a direct impact on civil cases. Therefore this article emphasises those regulations and includes its content instances of practice in this specific subject.

Reconciliation, Waiver of a Complaint, The Effects of Deferment of the Announcement of the Verdict, The Efects of İmprisonment Sentence, Sentence of Acquittal, Level of Defect in Criminal Courts.

I. Giriş

Hukuk davaları bazen ceza kararlarından veya ceza hukukundaki düzenlemelerden yakından etkilenmektedir. Uzlaşma, şikayetten vazgeçme, İncelememizde bu konudaki bazı düzenlemeler üzerinde durulmuş, hapis cezasının tazminat karşılığı etkilenmesi, ceza hakiminin kararının hukuk davasına etkisi bunlardan bazılarıdır. Aşağıda bu konu uygulamadan örnekler de incelenmeye çalışılmıştır.

II. Ceza Yargılamasındaki Uzlaşmanın Tazminat Davasına Etkisi

5271 sayılı CMK.253/19 maddesine göre: “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def'aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171’inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171’inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38’inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.”

Uzlaşma belgesinden ötürü tazminat davası açılamaması için uzlaşma tutanağında belli bir miktar paranın yazılması veya uzlaşma tutanağında açıkça tazminat taleplerinin bulunmadığının yazılması gerekir. Konu ile ilgili olarak bir görüşe göre(*)1 Bkz. Bilgen Mahmut, Öğreti ve Uygulamada Sigorta Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara/2017, sh. 1515-1549.

(**)2 Yargıtay Onursal Hukuk Genel Kurulu Başkanı -Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi.34 Mesut Balcı, İş Kazası veya Meslek Hastalığından Doğan Tazminat Davaları, Destekten Yoksun Kalma Davaları Uygulaması ve İçtihatlar Yetkin /2008 (Balcı) s.544-5455 (*)6 Bkz. Bilgen Mahmut, Öğreti ve Uygulamada Sigorta Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara/2017, sh. 1515-1549.

(**)7 Yargıtay Onursal Hukuk Genel Kurulu Başkanı -Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi.89 Mesut Balcı, İş Kazası veya Meslek Hastalığından Doğan Tazminat Davaları, Destekten Yoksun Kalma Davaları Uygulaması ve İçtihatlar Yetkin /2008 (Balcı) s.544-545: “ Ancak uzlaşma belgesi içeriğinden salt maddi tazminat konusunda uzlaşma yapılmış ise, manevi tazminat hakkından dolayı tazminat davası açılabileceğini kabulü gerekir. Salt manevi tazminat için bir uzlaşma yapılmış ise mağdurun maddi tazminat davası açma hakkının bulunduğunu kabulü gerekir. Uzlaşma belgesinde zarar miktarı gösterilmekle beraber maddi veya manevi zarardan söz edilmemiş ise hem maddi hem de manevi tazminatı kapsadığının kabulü gerekir. Tazmin borcunun uzlaşma ile belirlenmesi ve belirlenen para borcunu ödenmesi, uzlaşamaya taraf olan sanık yönünden doğrudan kendi eyleminin sonucu olan borcun ifası anlamına gelecektir. Mağdur yan uzlaşmada maddi ve manevi borcun miktarını belirlemiş ve şüpheli de bu miktara razı olarak bu miktarı ödemiş ise, ifa nedeniyle borç sona ereceği” belirtilmiştir.

CMK’nun 253/4. Maddesine göre şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde uzlaşma teklifi temsilcilerine yapılır.

“...Davacı vekili, davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın sebep olduğu kazada müvekkilini yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp fazlaya dair hakkı saklı kalmak kaydıyla 1500,00 TL maddi 15.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece toplana delillere göre, tarafların arasındaki uyuşmazlığın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma sonucu çözümlendiği, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı giderdiklerine ve maddi manevi tazminat talepleri olmadığına dair aralarında uzlaşma tutanağı düzenledikleri gerekçesi ile Ceza Muhakemeleri Kanununun 253/19. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarını reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına...” Y.17.HD. 12.05.2016, 2014/9058-2016/5900