Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 23.11.2015 Tarihli
 Kararı Işığında Teminat Göstermeden Açık Artırmaya
 Katılmanın İhalenin Feshi Nedeni Olarak Kabul Edilip
 Edilemeyeceği Sorunu

In the Light of the Decision of the 12th Civil Chamber of the Turkish Court of Cassation Dated 23.11.2015 the Problem of Whether Termination of Tender is Possible Where Bid Security Payment is not Met

Cemil SİMİL

Açık artırmaya katılım için teminat gösterilmesi gerektiğine ilişkin hükümler, emredici nitelikte değildir. Bu nedenle bu hükümlere aykırı şekilde açık artırmanın yapılması ihalenin feshini doğurmaz. Yargıtay’ın aksi yöndeki kararlarına katılmak mümkün değildir.

Açık Artırma, İhale, Fesih, Şikâyet, Teminat Gösterilmesi.

The rules requiring a bid security payment in order to participate in public auction are not of a mandatory nature. For this reason, a public auction carried out and completed against such rules will not give rise to termination (cancellation) of the tender. Turkish Court of Cassation judgments contrary to this principle cannot be supported.

Public Auction, Tender (Bid), Termination (Cancellation), Complaint, Security Payment.

1. Giriş

İcra ve İflâs Kanunu’nun 124. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, taşınmazların açık artırma yoluyla satışında “Şartnameye, artırmaya iştirak edeceklerin taşınmazın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri, elektronik ortamda teklif vererek artırmaya katılacakların teminat göstermeleri gerektiği ve elektronik ortamda teklif vermeye ilişkin hususlar yazılır.”. Söz konusu maddenin dördüncü fıkrasında ise bu kuralın istisnası düzenlenmiştir. Bu fıkraya göre, “Satılığa çıkarılan taşınmaz üzerinde hakkı olan alacaklının alacağı yukarki fıkrada yazılı nispet raddesinde ise artırmaya iştiraki halinde ayrıca pey akçesi ve teminat aranmaz.”.

Yine, İcra ve İflâs Kanunu’nun 126. maddesinde yapılacak ilâna, artırmaya katılacak olanların haczedilen malın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri gerektiği hususunun yazılacağı ve elektronik ortamda teklif teklif verilmeden önce, haczedilen malın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde teminat gösterilmesinin zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Bu madde de satışa çıkarılan taşınmaz üzerinde hakkı olan alacaklının alacağının malın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi oranda olması halinde artırmaya katılması durumunda ayrıca pey akçesi ve teminat aranmayacağı kabul edilmiştir.

Bu çalışmada, alıcının Kanun’un aradığı koşullarda teminat göstermeden açık artırmaya katılmasının tek başına ihalenin feshi nedeni olarak kabul edilip edilemeyeceği değerlendirilecektir. Bu değerlendirme, Yargıtay’ın konuyla ilgili vermiş olduğu aşağıdaki kararı esas alınarak yapılacaktır.

2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 23.11.2015 Tarih, 2015/21987 Esas ve 2015/29044 Karar Sayılı Kararı

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Şikayet eden diğer fesih nedenlerinin yanında ihale alıcısının ihale bedeli yada teminat mektubu olarak göstermesi gereken bedeli göstermeyerek ihaleye katıldığını, ihale alıcısı tarafından bloke çekin teminat olarak gösterildiğini belirterek ihalenin feshini talep ettiği mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.

İİK’nın 124/3. maddesi gereğince, artırmaya iştirak edeceklerin taşınmazın muhammen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri şartnameye yazılır. Aynı Kanun'un 126/3. maddesinin birinci cümlesine göre; “Yapılacak ilana, satılacak şeyin cinsi, mahiyeti, önemli vasıfları, tahmin edilen kıymeti, bulunduğu yer; birinci ve ikinci ihalenin yapılacağı yer, gün ve saat; artırmaya iştirak edeceklerin haczedilen malın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri gerektiği; diğer bilgilerin nereden ve ne suretle öğrenilebileceği hususları yazılır. İhaleye katılacakların teklif vermeden önce, haczedilen malın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde teminat göstermeleri gerekir."

Somut olayda ihale alıcısı A... S... Bodrum 2. İcra Müdürlüğü emrine bloke edilen çek ile ihaleye katılmış olup bloke çek İİK hükümlerine göre teminat olarak kabul edilemez. Bu durumda mahkemece yukarıda yazılan nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Şikayetçinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nın 366 ve HUMK’un 428. maddeleri uyarınca (bozulmasına), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.1 .

3. Değerlendirme

İcra ve İflâs Kanunu’nun 124. maddesinin üçüncü fıkrasına göre taşınmazların satışında açık artırmaya katılacak kişilerin, kural olarak taşınmazın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi oranında teminat göstermeleri gerekmektedir. Bu teminatın gösterilme amacı, açık artırmada en yüksek peyi ileri süren alıcının ihale bedelini ödememesi halinde, İcra ve İflâs Kanunu’nun 133. maddesinin ikinci fıkrasına göre, sorumlu bulunduğu meblağa mahsup etmektir2 . Söz konusu fıkraya göre, ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihale kararının kaldırılmasına sebep olan alıcı ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan, diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsil olarak sorumludurlar. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra müdürlüğünce tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur (İİK m. 133). Açık artırmaya katılmak için teminat gösteren ve fakat ihale bedelini ödemeyen alıcının sorumlu bulunduğu meblağ belirlenene kadar yatırdığı teminat alıkonulur. Böylelikle, ihale bedelinin ödenmemesi nedeniyle borçlu ve alacaklının uğrayacakları muhtemel zararın en çabuk ve basit şekilde giderilmesi mümkün olmaktadır. Bu nedenle açık artırmaya katılım için teminat yatırılmasına ilişkin hükmün uygulanması son derece önemli olup, bu koşulu yerine getirmeyen kişilerin açık artırmaya alınmaması gerekir.

Burada önemle belirtmek gerekir ki, ihale bedelinin ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan zararın tahsili için ihalenin kaldırılmasına sebebiyet veren ihale alıcısının mutlaka teminat göstermesine gerek yoktur. Zira Kanun’un 124. maddesinin son fıkrasına göre bazı kişiler teminat göstermeden dahi ihaleye katılabilmektedir. Bu nedenle açık artırmaya teminatsız olarak katılan alıcı bulunsa dahi, ihalenin kaldırılması sebebiyle ortaya çıkan ihale farkı ile temerrüt faizi, alacaklı veya borçlunun herhangi bir dava açmasına ve hüküm elde etmesine ihtiyaç olmadan, icra müdürlüğünce alıcıdan tahsil edilebilir. İki ihale arasındaki fark ve temerrüt faizi öncelikle ihalenin kaldırılmasına sebebiyet veren alıcının icra dairesinde alıkonulmuş olan teminatından tahsil olunur. Ancak teminatın yatırılmamış olması ya da yatırılan teminatın yetersiz kalması, zararın icra müdürlüğünce tahsiline hiçbir etkisi bulunmamaktadır. Bu durumda icra müdürlüğünce önceki alıcının malları haczedilir, satılır ve elde edilen paradan zarar tahsil edilir3 . Alıcının teminat yatırmadan açık artırmaya katılması, ihale bedeli ve temerrüt faizinden başka, örneğin alacaklı veya borçlunun gecikme faiziyle karşılanmayan munzam zararın tahsiline de engel değildir. İhale bedelleri arasındaki fark ve temerrüt faizi dışındaki diğer zararların tazmini için alıcıya karşı genel mahkemelerde dava açılabilir ve bu dava sonucunda elde edilen hüküm ilâmlı icraya konu edilebilir.

Ayrıca icra müdürü, teminat gösterme gereğini yerine getirmeyenlerin artırmada pey ileri sürmesine izin verir ve ayrıca taşınmaz mal kendisinden teminat alınmayana ihale edilir ise 133. maddenin ikinci fıkrası gereğince alıcının sorumlu olacağı miktarın alıcıdan tahsili mümkün olmazsa, icra müdürü bu miktardan sorumlu tutulabilir4 . Çünkü artırmaya katılanlardan teminat, özellikle sorumlu olunabilecek bu fark ve faizi karşılamak için alınır. İcra müdürü buna sebebiyet verdiği için ortaya çıkan zararın tazmini İcra ve İflâs Kanun’un beşinci maddesine göre icra ve iflâs dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat sorumluluğu hükümleri kapsamında mümkün olabilir5 .

İcra ve İflâs Kanunu’ndaki açık artırmaya katılım için teminat gösterilmesini düzenleyen hükümlere aykırılığın sonucu hakkında bir değerlendirme yapmadan önce bu hükümlerin emredici nitelikte olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Çünkü bu hükümlerin emredici nitelikte olduğu kabul edilirse, icra mahkemesi şikâyete başvuranın hukukî yararının bulunup bulunmadığını araştırmaksızın ihalenin feshine karar verecektir. Diğer bir ifadeyle, icra müdürünün teminat gösterilmeden (veya düşük yahut kanuna uygun olmayan teminat gösterilmesine rağmen) açık artırmaya katılmaya izin vermesi, ihalenin feshine karar verilmesi için yeterli olacaktır. Hatta icra mahkemesinin bu durumu kendiliğinden dikkate alması ve başka bir nedenle ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile mahkemenin bizatihi teminat yatırmadan açık artırmaya katılınmış olduğunu tespit ettiği anda, ihalenin feshine karar vermesi gerekecektir.

Kanaatimce teminatın gösterilmesine ilişkin hükümlerin emredici nitelikte olduğu kabul etmek mümkün değildir. Yukarıda da ifade edildiği üzere bu hükümlerin amacı (ratio legis) ihale bedelinin ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkacak zararın en çabuk ve basit şekilde giderilmesini sağlamaktır. Bu nedenle teminat gösterilmeden açık artırmaya katılınmış olması ve ihalenin bu şekilde yapılmış olması başlı başına ihalenin feshi nedeni olarak kabul edilemez. Bu durumda ihalenin feshini talep eden kişinin hukukî yararının bulunması gerekir. Bu koşul İcra ve İflâs Kanunu’nun 134. maddesinin sekizinci fıkrasında açıkça hükme bağlanmıştır. Söz konusu hükme göre ihalenin feshini talep edenin aynı zamanda kendi hukukî yararının da ihlâl edildiğini; yani zarar gördüğünü ispat etmesi gerekir6 . Emredici hükümlere aykırı olmadıkça kanuna aykırılıktan dolayı fesih talebinde bulunan kişinin bir zararı mevcut değilse ihalenin feshi talebi hukukî yarar yokluğu nedeniyle reddedilir.

İhalenin feshini istemekte kimlerin hukukî yararının bulunduğu İcra ve İflâs Kanunu’nun 134. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülmüştür7 . Bu kişilerin ihalenin feshi nedeninin hukukî yararlarını ihlâl ettiğini ispat etmesi gerekir8 . Salt ekonomik yarar şikâyet yoluna gidebilmek için tek başına yeterli olmadığı için ihalenin feshi talebinde bulunmaya da imkân tanımaz9 . Bu sebeple, ihalenin feshini isteyen kişinin hukuken korunan bir yararının bulunması gerekir. İhalenin feshini talep kişinin, şikâyet konusu işlemin sırf kanuna aykırılığını tespit ettirmeye çalışmasında da hukukî yararının bulunduğu kabul edilemez10 .

Teminat yatırılmadan açık artırmaya katılınması durumunda bunun ihalenin feshini talep edebilecek kişilerin hukukî yararını ihlâl edip etmediğinin ayrı ayrı değerlendirmesinde fayda bulunmaktadır. Bu kişilerden öncelikle borçlunun, alıcının teminat göstermeden artırmaya katıldığı nedenine dayanarak ihalenin feshini istemesi söz konusu olamaz. Çünkü teminat gösterilmeden açık artırmaya katılınması, borçlunun zararına bir sonuç doğurmaz. Hatta bu durum açık artırmaya katılımı artırdığı için11 borçlunun lehinedir. Bu ise taşınmazın daha yüksek bir pey ile ihale edilme ihtimali artırmaktadır. Çünkü muhtemel alıcılar açık artırmaya katılım için önceden teminat göstermek istemedikleri için açık artırmaya katılmaktan kaçınabilirler. Teminatın alınmamış olması artırmaya katılımı azaltmadığı ve hiçbir şekilde borçluyu herhangi bir zarara uğratmadığı için borçlunun ihalenin feshini talep etmesinde hukukî yararı yoktur. Bu sonuç aynı şekilde alacaklı bakımından da geçerlidir. Böylelikle taşınmazın daha yüksek bir teklife ihale edilmesi söz konusu olabilir ki, bu alacaklının alacağına kavuşmasına hizmet edecektir. Bu nedenle alacaklının menfaatinin ihlâl edilmesi de söz konusu değildir.

Teminat göstermesi gerekip de bunu yapmadan artırmaya katılan alıcının da artırmaya teminatsız katıldığını ileri sürerek ihalenin feshini istemesi mümkün değildir. Çünkü kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyen alıcının buna dayanarak ihalenin feshini istemesi hakkın kötüye kullanımı teşkil eder. Alıcıya bu imkânın verilmesi ayrıca bir kimsenin kendi kusurlu davranışına dayanarak bir hak elde etmesi sonucu doğurur ki, hukuk düzeni bunu himaye etmez12 . Bu noktada, Türk Medenî Kanunu’nun ikinci maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 29. maddesine aykırılık söz konusu olur. Nitekim Yargıtay bir kararında pey ileri süren alıcı ile borçluların akrabalık ilişkilerini dikkate alarak menfaat birlikteliklerinin bulunduğunu; ihalenin feshini talep edenlerle birlikte hareket eden kişinin eylemine dayalı olarak yapılan şikâyette ihalenin feshine karar verilemeyeceğini kabul etmiştir13 .

Alıcının kendisinin teminat göstererek artırmaya katılmasına rağmen, artırmada pey ileri sürenlerden teminat göstermeyenler bulunduğunu, bu nedenle ihale bedelinin yükseltildiğini ileri sürerek de ihalenin feshini talep edemeyeceğini kabul etmek gerekir. Çünkü alıcı kendi isteği ile pey ileri sürmekte ve onu açık artırmada peyini yükseltmeye zorlayan herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Alıcı açık artırma sırasında ileri sürülen peyler neticesinde satış bedelinin yükseldiğini düşündüğü anda, yeni bir pey ileri sürmekten kaçınabilir. Bu noktada alıcının zarara uğradığını kabul etmek mümkün değildir14 . Teminat göstermeyerek ihaleye katılma ile açık artırmada ileri sürülen peylerin yüksek olması arasında herhangi bir bağlantı söz konusu değildir.

Açık artırmaya pey sürmek suretiyle katılan kişiler de aynı şekilde ne kendilerinin teminat yatırmadan açık artırmaya katılmış olmaları nedeniyle ne de alıcının teminat göstermemiş olduğundan açık artırmaya katılmasına imkân tanınmasaydı, taşınmazın kendilerine daha düşük bir bedelle ihale edilebileceği sebebiyle ihalenin feshini talep etmeleri mümkün değildir. Açık artırmanın yapılmasındaki amaç açık artırmaya konu malın en yüksek değerde satışının gerçekleştirilmesidir. Bunda hem borçlunun hem satışı talep eden alacaklının hem de borçlunun diğer alacaklarının yararının bulunduğu tereddütten uzaktır.

Gerek alıcının gerekse açık artırmaya diğer katılanların teminat göstermemesi tapu sicilindeki ilgililerin haklarını ihlâl etmediği için bu nedene dayalı olarak onların da ihalenin feshini talep etmeleri mümkün değildir.

Sözün özü, İcra ve İflâs Kanunu’nun artırmaya katılmak için teminat gösterilmesi konusundaki hükümlere uyulması borçlunun ve alacaklının korunması bakımından oldukça önemlidir. Ancak bu hükümlere uyulmadan açık artırma yapılır ve ihale kararı verilirse, bunun ihalenin feshi nedeni olduğu kabul edilemez15 . Bu nedenle Yargıtay’ın aksi yöndeki kararlarına katılmak mümkün değildir. Çünkü teminat göstermeyen kimselerin artırmaya katılmalarına izin verilmesiyle ortaya çıkan kanuna aykırılığın, ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin menfaatini etkilemesi söz konusu değildir. Bu hükümler emredici nitelikte de değildir. Alıcının ihale bedelini ödemesinden sonra, sırf teminat yatırılmamış olması (ya da düşük yahut kanuna uygun olmayan teminatın gösterilmiş olması) nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesi, teminatın gösterilme amacına da uygun olmayacaktır.