Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Ticaret Kanunu’na Göre 
Anonim Şirketler Hukukunda
 Sermaye Artırımının Hükümsüzlüğü

Invalidity of “Capital Increase” in Joint Stock Company Law
 According to the Turkish Commercial Code

Elif Melis ERTAŞ

Sermaye artırımı, şirketin sermayesini belli prensipler korumasında değiştiren özel hukuki işlemler bütünü olarak görülebilir. Bu kararın alınması, yürürlüğe konulması, artırımın hüküm kazanması, tescil edilmesi gibi işlemler bu sürecin birer parçası olup, bu işlemlerin hüküm doğurabilmesi kanunda veya esas sözleşmede yer alan bazı hükümlere bağlanmıştır. Bu makalenin amacı, ana çekirdeği oluşturan “sermaye artırımının” hükümsüzlüğünü farklı sermaye sistemleri çerçevesinde incelemektir. Keza bu konu, sıkı ilişkiler içinde bulunduğumuz Alman hukukunda bir fenomen haline gelmiş, 1920’lerden beri üzerine birçok makale ve tez yazılmıştır.

Bu çalışmanın odak noktasında hükümsüzlüğün sonuçları yer almaktadır. Butlan veya iptal davalarının hangi koşullarda açılabileceği de bu makale kapsamında araştırılacaktır. Bu bağlamda aşağıda öncelikle sermaye artırımı kavramı incelenecek ardından sermaye artırımı türleri ve hukuki mahiyetleri üzerinde durulacaktır. Keza bugüne kadar gerek Alman gerek Türk doktrininde sermaye artırımının hukuki mahiyeti üzerinde yoğun tartışmalar da mevcuttur. Buna ek olarak sermaye artırımı türleri ile ifa yöntemleri arasındaki ayrımın altını çizilecek ve ardından Türk Ticaret Kanunu’nda yeni bir hükümle düzenlenen şartlı sermaye artırımı üzerinde durulacak ve sermaye artırımının hükümsüzlüğü, hükümsüzlüğü halinde açılacak davalar, sermaye artırımı bakımından tescilin etkisi ve hükümsüzlüğün sonuçları üzerinde durulacaktır.

İptal Davası, Hükümsüzlük, Butlan, Yokluk, Sermaye Artırımı, Kuruluş, Esas Sözleşme Değişikliği, Şarta Bağlı Sermaye Artırımı, Esas Sermaye, Kayıtlı Sermaye, Yönetim Kurulu, Genel Kurul, İmtiyazlı Pay Sahibi, Tescil, Ex Tunc.

Capital increase can be seen as a set of special legal transactions, which may change a company’s capital in due to consideration of general principles of corporate law. The transactions such as decision making (capital increase), efficiency of the procedure, enacting the increase and registering the capital increase decision are part of this set of legal procedures and the efficiency of the procedures are attributed whether to some provisions of the articles of association or to provisions of law. The aim of this article is to study the invalidity of the “capital increase”, which constitutes the main core of the article, within the framework of different capital systems. This subject has also become a phenomenon in German law, which Turkish law is in close contact with, and many articles and thesis have been written on it since 1920’s.

The focus of this study is on the consequences of invalidity. Moreover, under which conditions an action of nullity or an action for voidance can be brought to the court will be analyzed within the scope of this article. In this context, first of all the concept of capital increase will be examined, afterwards the types of capital increase and then its legal nature will be emphasized. Therewithal, there are intense debates on the legal nature of capital increase in both German and Turkish doctrine. In addition, the distinction between types of capital increase and fulfillment methods will be underlined and then the conditional capital increase, which is regulated by a new provision in the Turkish Commercial Code, will be emphasized. Besides this article will dwell upon the consequences of the invalidity of capital increase, in case of invalidity actions to bring, efficiency of registration of the capital increase decision.

Action of Nullity, Invalidity, Void, Non-Existence, Capital Increase, Foundation, Amendment of Corporate Charter, Contingent Capital Increase, Capital, Registered Capital, Board of Directors, General Assembly, Privileged Shareholders, Ex Tunc.

I. Genel Olarak Sermaye Artırımı

Anonim ortaklıkta sermaye kavramı, pay sahiplerinin ortaklığa getirmeyi taahhüt ettikleri malvarlığının toplamı ve bunun nakit olarak ifadesi şeklinde tanımlanmıştır. Sermayenin ifade ettiği nakdi değer, ortaklık esas sözleşmesinde sabit bir rakam olarak yer almaktadır. Bahsettiğimiz bu nakdi değerin kendiliğinden azalması veya artması mümkün değildir.1

Türk Ticaret Kanunu, sermaye2 kavramını katılım payı (Einlage) kavramından ayrı tutmaktadır. Türk Ticaret Kanunu kapsamında sermaye bilançoda aktive edilebilir, devredilebilir, üzerinde hâkimiyet kurulabilir, nakde çevrilebilir bir kavram olarak kabul edilirken, katılım payı TBK m. 621 çerçevesinde “ortağın ortaklığa para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlü olduğunu” düzenlenmektedir. Bu sebeple TBK çerçevesinde katılım payının üst kavram olarak düzenlendiği çıkarımına varabiliriz. Ancak anonim ortaklıkta TTK m. 332, m. 339, m. 342 ve m. 344 çerçevesinde sermaye olarak nelerin konulabileceği, sabit sermaye sisteminde en az sermaye tutarının ne kadar olacağı Kanunda açıkça sayılmıştır ve bu bağlamda sermaye kavramı TTK kapsamında üst kavram3 olarak kabul edilmiştir. Anonim ortaklıkta sınırlı sorumluluk ilkesi gereğince alacaklıların, sadece ortaklığın malvarlığına müracaat edebilmeleri sebebiyle4 , pasifte (Mittelherkunft) itibari bir rakam olarak bulunan sermaye ve bunun karşılığındaki aktiflerin (Mittelverwendung) korunması ile ilgili hükümler (Teminat teorisi: aktifler pasiflere teminat teşkil eder, bilançoda ikame sistemi), alacaklıların teminatını teşkil etmektedir.5 Bu sebeple ortaklığın finansal kapasitesini ve çapını gösteren bu itibari rakamın değiştirilmesi de, ağır bir merasime tabii tutulmuştur.

Bahsi geçen ağır merasime tabi tutulan sermaye artırımı işlemi, Kanunda öngörülen usul izlenerek bilançodaki “esas sermaye” veya “çıkarılmış sermaye” kaleminin yükseltilmesi olarak tanımlanmıştır.6 Aynı zamanda bir esas sözleşme değişikliği de içermekte olup, sadece yeni kaynak yaratılmasına (nakdi veya ayni yeni sermaye getirilmesi) ilişkin olmayıp iç kaynakların yeniden yapılandırılması yoluyla da gerçekleştirilebilir. Esas sermayenin artırılması, hem ortaklığa yeni malvarlığı gelmesi hem getirilen malvarlığının, yükseltilen esas sermaye rakamı kadar iadesi mümkün olmayan bağlı malvarlığı haline gelmesi bakımından ortaklıkla ilişki kuran kişilerin güvencesinin artması anlamını taşımaktadır.7

Anonim ortaklıkta esas sermayenin artırılması kanunen tanınmış bir haktır, Kanunda belirtilen şartları yerine getirmek kaydıyla ortaklık her zaman sermaye artırımına gidebilir. Önemli olan, artırımın Medenî Kanunun 2’nci maddesindeki “dürüstlük kuralına” aykırı olarak, çoğunluğun azınlığı ezecek şekilde yapılmamasıdır8 . Farklı sermaye artırımı türlerine bağlı olarak sermaye artırımı kararının kim tarafından verileceği Kanunda düzenlenmiştir, örneğin artırıma sabit ve şarta bağlı sermaye sisteminde genel kurul karar verirken, kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu karar vermektedir. Ticaret Kanunumuz kapsamında sermaye artırımı türleri; esas sermaye sistemine göre sermaye artırımı, kayıtlı sermaye sistemine göre sermaye artırımı ve şarta bağlı sermaye artırımı olarak üçe ayrılmıştır. Sermaye artırımının türlerine göre işlemin hukuki niteliği de doktrinde farklı yorumlanmıştır, bu konu aşağıda incelenecektir.

Esas sermaye artırımının hukuki niteliği konusundaki tartışmalar daha çok Alman ve Fransız hukuk disiplinlerinde sermaye artırımının kuruluş mu, yoksa bir sözleşme değişikliği mi olduğu sorularına atfedilmiş, ilerleyen yıllarda ise kısmi kuruluş görüşü ortaya çıkmıştır.9 Doktrinde en eski ileri sürülen görüş, sermaye artırımının yeni kuruluş (Neu-Gründung)10 niteliğinde olduğudur ve bu anlamda kuruluşa ilişkin hükümlerin esas sermaye artırımında da uygulanacağı görüşüdür. Türk hukukunda ise, kökenini Hirş’de11 bulan, Arslanlı tarafından12 esas sözleşmenin kısmen yeniden kurulması şeklinde bir ek kuruluş (teilweiseNeu-Gründung)13 olarak nitelendirilen görüş, yerini yıllar içinde genel anlamda birçok yazar tarafından kabul edilen “sözleşme değişikliği” anlayışına bırakmıştır.14 Böylece, esas sermaye sistemine göre sermaye artırımı özel bir esas sözleşme değişikliği işlemi olarak kabul edilmeye başlanmıştır.

Kayıtlı sermaye sisteminde 3 itibari sermaye rakamı mevcuttur, bu rakamlar; başlangıç sermayesi, çıkarılmış sermaye ve kayıtlı sermaye olarak kabul edilmektedir. Başlangıç sermayesi15 , kuruluş aşamasında veya sonradan kayıtlı sermaye sistemine girişte zorunlu olan en az itibari sermayeyi gösteren ve sisteme girişle birlikte çıkarılmış sermayeye dönüşen sermayedir.16 Çıkarılmış sermaye, çıkarılıp satılan tüm payları ve pay senetlerini temsil eden ve yönetim kurulu kararıyla kayıtlı sermaye rakamına kadar aktarılabilen sermayedir.17 Kayıtlı sermaye ise, çıkarılmış sermayenin yönetim kurulu kararıyla artırılabileceği en üst rakamı gösteren ve esas sözleşmede yer alması zorunlu olan sermayedir.18

Kayıtlı sermaye sisteminde sermaye artırımı, çıkarılmış sermayenin yönetim kurulu kararıyla esas sözleşmede belirtilmesi zorunlu kayıtlı sermaye rakamına kadar artırılıp, yeni paylar ve pay senetleri çıkarılmasını ifade etmektedir.19 Bir anlamda bu önemli yetkinin yönetim kuruluna bırakılmış olması, kayıtlı sermayenin “esneklik” (Flexibilität) özelliğini göstermektedir.20 Kayıtlı sermaye rakamına ulaşıldıktan sonra, sermaye artırımının önünün açılması için, esas sözleşmedeki kayıtlı sermaye rakamının yükseltilmesi zorunludur. Kayıtlı sermaye rakamının yükseltilmesi işlemi ise bir sermaye artırımı olmayıp, sadece bir esas sözleşme değişikliği işlemidir.21 Bu bağlamda kayıtlı sermaye sisteminde çıkarılmış sermaye artırımı, esas sözleşme değişikliği değil; bir yönetim kurulu işlemi (TTK m. 460) teşkil etmektedir.22