Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anonim Şirketlerde Sorumluluk
 Doğuran Davranışlar ve
 Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi

Behaviors Creating Responsibility and Differentiated Presumption
of Solidarity in Joint-Stock Companies

Ufuk ÜNLÜ

Anonim şirketlerde hukuki sorumluluğa ilişkin hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 549-562’nci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu maddelerde sorumluluk doğuran davranışların neler olduğu, şirketin zararı halinde yapılması gerekenler ve nihayetinde teselsül sorumluluğu hüküm altına alınmıştır. Sorumluluk doğuran davranışlar tek tek sayılmış olup, farklılaştırılmış teselsül sorumluluğu ise, hukukumuza ilk kez 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda yer alan söz konusu düzenlemeler ile girmiştir. Anılan kavram, anonim şirketlerde sorumluluk anlayışını değiştirerek, müteselsil sorumluluğu, bir başka anlatımla sebebi aşan sorumluluğu ilga etmiştir.

Anonim Şirket, Hukuki Sorumluluk, Davranış, Müteselsil Sorumluluk, Farklılaştırılmış Teselsül.

Provisions regarding to the legal responsibilities in the joint-stock companies are arranged between the article 549 and 562 of the Turkish Commercial Code no 6102. Behaviors creating responsibility, actions those should be taken in case the company makes loss and ultimately presumption of solidarity are ensured in these articles. The behaviors creating responsibility are given one-by-one however the differentiated presumption of solidarity entered in our law for the first time with the said arrangements in the Turkish Commercial Code no 6102. The said concept has changed the responsibility conception in joint-stock companies and annulled the joint liability, in other words the liability beyond the cause.

Joint-Stock Company, Legal Responsibility, Behavior, Joint Liability, Differentiated Solidarity.

I. Giriş

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 329’uncu maddesine göre anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız mal varlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Anonim şirketlerde sorumluluk konusu oldukça geniş ele alınmış ve hatta birtakım adli ve idari müeyyideler öngörülmüştür. Sorumluluk gerektiren davranışlar, şirketin zararına neden olma, ibra meselesi ve uluslararası literatürde uygulanan yeni kavramlar 6102 sayılı Kanunla hüküm altına alınmıştır. Sorumluluk doğuran davranışlar, uygulamada yasak kabul edilen davranışlar olarak da adlandırılmaktadır.

Diğer yandan, “müteselsil” ve “teselsül” aynı anlamda iki farklı kelime olup, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “zincirleme” ifadesinin karşılığı olarak kullanılmaktadırlar. Sorumluluğun müteselsil olması, bir borçtan birden fazla kişinin sorumlu olması anlamına gelmektedir. Bu sorumluluk türünde alacaklılardan her biri borcun tamamından sorumlu olur. Farklılaştırılmış teselsül prensibi ise İsviçre Borçlar Kanunundan hukukumuza aktarılmış bir sorumluluk türüdür. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu döneminde müteselsil sorumluluk kabul edilmişken, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunuyla, farklılaştırılmış teselsül ilkesi kabul edilmiştir. Birlikte sorumluluk olarak da adlandırılan farklılaştırılmış teselsül prensibi, yönetim kurulu üyelerinin şirkete verdiklerin zararların belirlenmesi ve bu zarardan sorumlu tutulmaları anlamında oldukça önemli bir kavramdır.

Bu yazımızda, yeni sorumluluk anlayışına uygun bir kavram olarak farklılaştırılmış teselsül sorumluluğu ve sorumluluk doğuran davranışlar konusu ele alınarak, ayrıntılı ve açıklayıcı bir metin kaleme alınmıştır.

II. Anonim Şirketlerde Sorumluluk Doğuran Davranışlar

Sorumluluk hukuku; sanayileşme, teknolojik gelişmeler, şehirleşme ve artan ihtiyaçlarla birlikte yeni rizikolar, yeni iş kazaları, yeni tehlikelerin ortaya çıkmasıyla gelişmiş ve bunun sonucunda sorumluluk sigortalarına olan ihtiyaç da ortaya çıkmıştır. Sorumluluk terimi ile kişiye yükletilen herhangi bir durumdan ötürü hesap verme zorunluluğu ifade edilmek istenir. Bu anlamda sorumluluk “borç” anlamına da gelmektedir. Sorumluluk, kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini zamanında ve gerektiği biçimde yerine getirmesi zorunluluğudur. Kişiler, dikkatsizlik ve özensizlik gibi nedenlerle başkalarına maddi veya manevi zarar verebilirler.1

Sorumluluk olgusu kapsamında; belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması, sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi, değer biçilmesinde yolsuzluk, halktan para toplanması durumlarında meydan gelen sorumluluk halleri, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu ve şirket zararı halinde sorumluluğu, anonim şirketlerde hukuki sorumluluğu oluşturan hususlardır.

Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumludur. Bu durum, esas itibarıyla izahname sorumluluğunu ele almakta, bu sebeple düzenleyenler gibi dağıtanların sorumluluğunu da vurgulamaktadır.

Bahse konu sorumluluk; kuruluş, birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin artırılması, azaltılması ve menkul değer ihracı gibi sınırlı sayıda (numerus clausus olarak) belirtilmemiş işlemleri halka açılmayla ilgili olarak izahnameleri kapsamakta, bu işlemler bağlamında belgeleri de düzenlemektedir. Belgeler doğru olmama, gerçeği yansıtmama, sahtelik ve hile gibi açıkça belirtilen hukuka aykırılıklar ile diğer kanuna aykırılıklar çerçevesinde düzenlenmiştir. Burada, sadece izahname anılmış olmasına rağmen halka açılmayla ilgili her türlü belge de kapsama dâhildir. Hukukî sorumluluk davasında aktif dava ehliyeti, "zarar görenler"e ait olup bunlar somut olayın özelliklerine göre pay sahipleri, bu sıfatı bu işlemler dolayısıyla yitirenler, menkul değerleri alanlar, bu menkul değerlerin sonraki müktesipleri olabilir. Pasif dava ehliyeti ise "düzenleyenler" ile maddede anılan eylemlere "katılanlar"dır. Bu kavramlar, öğreti ve yargı kararıyla belirlenecektir. Kanunda "düzenleyen" ile "katılanlar"ın tanımı yapılmamış, ancak bunlar farklı sorumluluk sistemlerine bağlanmıştır. Düzenleyenler için kusursuz, katılanlar bakımından kusurlu sorumluluk kabul edilmiştir. Katılanlar arasına dağıtanlar da girebilir. Sorumluluk şartları ise kanuna aykırı, doğru olmayan, gerçeği dürüst bir şekilde yansıtmayan beyanlar ve bazı hususların gizlenmiş olması bundan zarar doğmuş bulunması ve uygun nedensellik bağıdır.

Birlikte zarar verilmesi halinde 6102 sayılı Kanun m. 557 uygulanır. Buna göre, birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar kişisel olarak kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Doğan zararlardan bunları düzenleyenler ve kusurlarının varlığı halinde buna katılanlar müteselsilen sorumludurlar. Çünkü birden çok kişi vardır. Ancak “müteselsilen” ifadesine gerek yoktur. Ticaret hukukunda bir ilke vardır; Eğer birden fazla borçlu ve sorumlu varsa bunlar arasında zaten teselsül ilkesi geçerlidir. Yani böyle bir genel kural varken müteselsilen ifadesine gerek yoktur.2