Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bir İlk Derece Mahkemesi Hakiminin Gözünden İstinaf ve Temyiz Konusunda Almanya’da En Çok Tartışılan Konular

Feridun YENİSEY,Patrick BÖMEKE

1. Giriş

Bir ilk derece mahkemesi hakiminin kanun yollarına bakış açısı, ceza muhakemesine katılan diğer süjelerinkinden farklıdır. Bu farklılık, esas mahkemesi hakiminin kanun yolu muhakemesinde bir süje olarak rol almamasından kaynaklanır. Kendisi açısından somut muhakeme sona ermiş olduğu için, bu dava ile daha sonra tekrar ilgilenmesi artık söz konusu olmayacaktır. Zira, kanun yolu mahkemesi ya esas hakkında kendisi karar verecek veya o davayı görmesi için dosyayı bir başka mahkemeye gönderecektir. Bu nedenle, kanun yolu hukukunda tartışılan hukuk tekniğine ilişkin sorunlar ilk derece hakimini doğrudan ilgilendirmez. Ancak, kanun yoluna ilişkin yasal düzenleme, günlük hukuk uygulamasına ilişkin çalışmalarında çok yönlü sonuçlar doğurur. İlk derece hakiminin gözünden önemli olan husus, kanun yolu sisteminin doğru çalışıp çalışmadığıdır; yani, adil bir ceza adalet sisteminin temel ihtiyaçlarına cevap verip vermediği ve taraflarda sistem dışına çıkma yolunda hukuka aykırı arzular doğurmamasıdır.

Ceza muhakemesi hukukunun bu temel ilkelerini incelemek üzere 90’lı yıllarda İngiltere’de alanında görevlendirilen bir komisyon, tipik pragmatik İngiliz yaklaşımı içinde, ceza muhakemesi hukukunun “devletin mali olanaklarını en verimli bir şekilde kullanarak, suçlunun cezalandırılması, suçsuzun ise beraat ettirilmesini” garanti altına alması gerektiği sonucuna varmıştı (Royal Commission on Criminal Justice - terms of reference). Alman kanun yolu sistemi de bu önemsiz gibi görünen kritere göre değerlendirilmelidir. Sonuçta maddi açıdan doğru sonuçlar elde edilebiliyor mu? Ve bu sonuçlar eldeki olanakları olabildiğince koruyarak mı elde edilebiliyor?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, kanun yolu sisteminin asıl görevi, ilk derecede verilen hatalı kararların düzeltilmesidir. İlk derece hakiminin gözünden bakıldığında, kapsamı geniş olan bir kanun yolu sisteminin, kendisi tarafından yapılan hataların giderilmesi açısından bir güvenlik ağı oluşturduğu söylenebilir. Bu husus, hâkimin elindeki işi karara bağlama şevkini artırması ve davaları hızlı bir şekilde bitirmesini sağlaması bakımından önemlidir.

Gene, ilk derece hâkimi bakımından, yüksek mahkemelerin çok sayıda karar vermeleri de önem taşır; hukuk uygulamasında birlik sağlayan, içtihat oluşturan “örnek kararlara” bakarak, tartışmalı hukuki sorunların çözümünü görecek ve kendi işini kolaylaştıracaktır.

Bu söylediklerimiz liberal ve geniş kapsamlı düzenlemeler içeren bir kanun yolu sistemi için geçerlidir. Ancak, böyle bir sistem içinde tehlikeler de vardır. Çok uzun süren muhakemeler ceza adalet sisteminin etkinliğini olumsuz yönde etkilemektedir; bu nedenle, kanun yolu sisteminin kötüye kullanılması biçiminde, sadece davayı uzatarak bundan yarar elde etme yönlü arzular önlenmelidir. İkinci kez incelenen maddi mesele bakımından, davanın konusunu tam anlamı ile yeni baştan inceleyen bir duruşma yapılması, özellikle çok sayıda basit suçlara bakan, iş yükü fazla olan mahkemelerin ilk derece yargılaması yaparken, bazı hallerde daha özensiz yargılama yapmalarına neden olmaktadır.

2. Halen Uygulanan Sistem

Çok tartışmalı bir alan olan kanun yolu konusunda, Alman Hukukunun durumunun büyük ölçüde iyi olduğu söylenebilir. Bilhassa istinaf, sistemin bir bütün olarak etkin olmasını sağlayan önemli bir kurumdur. “İkinci derece” olarak yapılandırılmış olması, basit ve orta ağırlıktaki suçlardan oluşan çok büyük bir iş yükü bulunan asliye ceza mahkemelerinin, bunun altından kalkabilmesini sağlamaktadır. Hakimlere eğitim verenler, asliye ceza hakimlerinin hükmü, (anlaması ve kabullenmesini sağlamak üzere) sanık için, eyalet mahkemesi ceza dairesinin ise, öncelikle temyiz mahkemesi için yazdığını söyleyerek bazen şaka yaparlar. Bu tanımlama biraz abartılı olmakla birlikte, özü itibariyle doğrudur. Asliye ceza mahkemelerinin çalışma yöntemi sayesinde, çok sayıda dava kesin hükümle veya benzer bir biçimde (StPO 153 vd.) sonlandırıldığı için, bu davalar bakımından hukuk barışı sağlanmış olur. Bu nedenle, asliye ceza mahkemelerinden verilen bazı hükümler, temyiz mahkemesinin varlığını ağır koşulları tam olarak haiz olmayabilir. Temyiz hukukunun ortaya koyduğu çok ince ayrıntılı ve geniş kapsamlı koşullardan sapma şeklindeki hatalar, aslında hem maddi meseleyi hem de hukuki meseleyi inceleyen istinaf kanun yolunda yepyeni bir yargılama yapılacağı için, düzeltilmiş olacaktır. Adalet sistemi ve ülkede hukuk barışının sağlanması açılarından önemli olan husus, “ilk derece mahkemelerinin çok sayıdaki işi sonlandırması ve ikinci derecedeki davalarının sayısının az olması” ve bu ikisinin arasında uyumlu bir denge bulunması (Dahs, NStZ 1999, 321, 323), açılan ceza davalarının büyük bir çoğunluğunun etkin, ivedi ve hukuk devleti ilkeleri esaslı bir şekilde zedelenmeden sonuca bağlanmasını sağlayacaktır.

İstinaf kanun yolunun mevcudiyeti, asliye ceza mahkemesinin hükmünü ve hatta duruşmasını yoğunlaştırarak, kısaltmasına olanak sağlar. Bu nedenle, Almanya’daki ilk derece hakimlerinin çoğu mevcut kanun yolu sisteminden memnundur. Kanun yolunun önemli görevinin hata düzeltmek olduğunu kabul ederek, bunu önemserler ve önceden olduğu gibi, günümüzde de büyük bir reform yapılmasını istemezler.

3. Sorunlu Alanlar

Asliye ceza mahkemesindeki ilk derece ceza hakimlerinin bir kısmı (çok) uzun süren istinaf muhakemesini bir sorun olarak görürler. Öncelikle yaptırımlar konusunda problemler yaşanmaktadır.