Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sosyal Medyada Kişilik Hakları İhlalleri ve Korunma Yolları

Violations of Personality Rights in Social Media and Ways of Protection

Cihangir ÇAKIR

Yeni iletişim teknolojileri insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar yaratan, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. Sosyal medya olarak adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya getirmesi ve aralarındaki etkileşimi artırması bakımından önem taşımaktadır. Sosyal medya sadece elektronik haberleşme teknolojileri, fiziki ve toplumsal ağların olduğu değil, aynı zamanda, çeşitli suç ve ihlallerin gerçekleştiği bir yerdir. Kişilik hakkı, bu ortamda en çok ihlal edilen haktır. Bu makalenin amacı, sosyal medya, işlevleri, sosyal medyada ihlal edilen kişilik hakları ve bu ihlallere karşı korunma yollarını incelemektir.

Sosyal Medya, Kişilik Hakkı, Sosyal Medyada Kişilik Hakları, Kişilik Hakkının İhlali, Korunma Yolları.

New communication technologies provide people an enviroment in where participation and discussion is the basis and can people where share their thougts, ideas and creations. The virtual enviroment - that is called as a social media - is a user based enviroment and seems to be important in terms of bringing crowds and people together and increasing the interaction among them. Social media is not only a place where the telecommunication on technologies and physical and social Networks but also a place where various crimes and violations occurs. Personality rights are the most often violated rights in this medium. The purpose of this article to investigate social media, functions, violation of personality rights in social media and ways of protection.

Social Media, Personality Rights, Personality Rights in Social Media, Violation of Personality Rights, Ways of Protection.

GİRİŞ

Günümüzün en etkili medyası ve iletişim aracı olduğuna inanılan İnternet’te yaşanan hızlı ve büyük gelişim, bu alanın hukuki olarak ele alınması gereğini de ortaya çıkarmıştır. İnternet medyasının en büyük içerik belirleyicisi büyük ölçüde sosyal medyadır. Bunun bir sonucu olarak, sosyal medyada hem özel hukuku hem de kamu hukuku alanını kapsayan çeşitli uyuşmazlıklar meydana gelmektedir. Medya, her türden sözlü, yazılı, basılı, görsel metin imgeleri içeren çok sayıda iletişim araçlarını kapsayan bir kavramdır. Bunun içine gazeteler, dergiler, kitaplar, broşürler gibi basılı; televizyon, sinema gibi hem görsel hem işitsel ve radyo gibi işitsel kitle iletişim araçları girmektedir1 . Günümüzde bu iletişim araçları arasına İnternet de girmiştir. Bununla birlikte sosyal medya da, içerisine başta sosyal paylaşım siteleri ve “sözlük”ler giren geniş ve özgür bir iletişim alanı olarak karşımıza çıkmıştır. Yeni medya kavramları arasında en popüler olanı belki de sosyal medya kavramıdır.

Çeşitli Uluslararası araştırmalar göstermektedir ki; ülkemizdeki 79.14 milyonluk nüfusun, 46.3 milyonunu internete bağlanmaktadır. Yine bu araştırmalara göre internet kullanıcılarının 42 milyonu aktif olarak sosyal medyada yer alırken, bu kullanıcıların 36 milyonu ise sosyal medyaya mobil cihazlardan ulaşıyor2 . Bireyler, sosyal medyayı kullanırken, hem kamuyu ilgilendiren, hem kişilerin özel hukukunu ilgilendiren hukuka aykırı faaliyetlerde bulunabilmektedir. Bireylerin, sosyal medyada yaptıkları her paylaşım ve faaliyetten dolayı, hukuki ve cezai sorumlulukları bulunmaktadır. Bireylerin yanı sıra sosyal medya hizmet sağlayıcıları da sosyal medya kullanıcılarının kişilik haklarını ihlâl edebilmektedir. Hatta ne yazık ki, sosyal medya hizmet sağlayıcıları, bu ihlâllerini çeşitli yollarla meşru hale getirmektedir.

1. SOSYAL MEDYA VE KİŞİLİK HAKKI

Sosyal medyanın uzlaşılmış bir tanımı bulunmamakla birlikte, yapılan her tanım sosyal medyaya başka bir perspektif kazandırmıştır. Sosyal medyayı, “kişinin kendisinin ürettiği içeriği, yayınladığı ve paylaştığı her türlü platformun genel adıdır” diye tanımlayanlar olduğu gibi “Web 2.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşılmasına ulaşılmasını sağlayan medya sistemidir” diye tanımlayanlar da olmuştur. Brunty ve Helenek ise sosyal medyayı, “kullanıcıları ağın parçası olan veya kendi sitesini yaratan diğer kullanıcılarla iletişime teşvik eden ve kullanıcılara içerik paylaşacak ya da kendi benzer ilgi alanları vasıtasıyla bağlantı kuracakları bir çevre yaratan sosyal ortam olarak” tanımlamıştır.

Genel anlamda sosyal medya üzerindeki tanımları birleştirecek olursak; “sosyal medya, internet altyapısı ve Web 2.0 teknolojisine dayanan, kişilerin ortak ilgi, bilgi, duygu ve düşünceleri bağlamında karşılıklı etkileşim, iletişim, paylaşım, işbirliği, topluluk oluşturma ve kendi içeriklerini yaratma imkanı sağlayarak sosyalleşmesine imkan tanıyan ortam ve araçların bütünüdür.”3 demek daha güzel bir tanım olacaktır.

Sosyal medya aslında kimse farkında olmadan, 1971 yılında iki tane yan yana duran bilgisayarların birbirine mail atmasıyla başladı. Bir süre sonra da, “theglobe.com” adlı sosyal paylaşım sitesi çıkarıldı. Fikir olarak çok beğenildi ve bundan 2 yıl sonra da “sixdegrees.com” rakip olarak karşılarına çıktı. Bu platform, insanlara profil oluşturma ve arkadaş listesi oluşturma imkanı sağladı. Yani bir nevi günümüzün Facebook’un ilk adımları o zaman atılmış oldu.

Teknolojinin ilerlemesi ve gelişmesi ile birlikte birçok yenilik sağlandı ve çıkarılan yeni sosyal ağların hepsi birbirine rakip olmaya başladı. 2000’lerden sonra, önce Friendster, ardından Myspace çıktı. The Social Network filminde de harika bir şekilde anlatılan Facebook bu mecraların arasına katıldı. Ortaya çıkan projeler arasında “hadi bana 140 karakter ile bir şey anlatın” diyen Twitter ise Facebook’un ardından sektöre adım attı. Günümüze kadar bu sosyal ağlar birbirine rakip olarak artmaya devam etti.