Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Karşılıklı Hakaret (TCK m. 129/3)

Mutual Insults (TCC Art. 129/3)

Mustafa Ruhan ERDEM

TCK m. 129/3, ilk hakaret suçunu işleyen kişinin zaten ikinci hakaretle cezalandırıldığı, ikinci hakaret suçunu işleyen kişinin de ilk hakaretin ortaya çıkardığı tahrikten kaynaklı kusurun ya da haksızlığın ortadan kalktığı veya azaldığı düşüncesine dayanmaktadır. TCK m. 129/3, her iki hakaret suçu arasında psikolojik bir bağlantının varlığını şart kılmakta ve koşulları gerçekleştiğinde her iki hakaret suçunun faili ya da bunlardan yalnızca biri için cezanın indirilmesi ya da cezadan büsbütün vazgeçilmesi sonucuna yol açmaktadır. Karşılaştırmalı hukukta da benzer yönde düzenlemeye yer verilmektedir. Bu çalışmanın amacı, benzer yönde düzenlemeye yer veren Alman CK’daki hükmü de göz önünde bulundurarak TCK m. 129/3’ün uygulama alanının belirlenmesine ve uygulanmasına ilişkin sorunlara çözüm bulmaktır.

Hakaret, Karşılıklı Hakaret, Haksız Tahrik, Özel Haksız Tahrik Halleri.

TCC Art. 129/3, the person who committed the first offense was already punished with the second insult, the second insult the person who committed the offense is also responsible for the fault caused by it is based on the idea that injustice has been lifted or diminished. TCC Art. 129/3, both insults it requires the existence of a psychological connection between the crime and every the offense of two insulting offenders, or the punishment for only one of them it is the result of the total abandonment. In comparative law has coverage in the same way. The aim of this study is to give a similar conclusion by taking into consideration the German Criminal Code -same considering TCC Art. 129/3-, regarding the determination and implementation of the application area of 129/3 to find solutions to problems.

Defamation, Mutual Insults, Unjust Provocation, Special Unjust Provocation Situations.

I. Dayanak

Hakaret TCK m. 125 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnad etmek veya sövmek suretiyle işlenir1 TCK m. 129/son’a göre bu suçun “karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir”.

Görüldüğü üzere, hakaret suçunun karşılıklı işlenmesi, hakimin takdirine göre, hakaret suçunun faillerinden biri veya her ikisi bakımından bir ceza indirim veya cezasızlık nedeni oluşturmaktadır.

Benzer yönde düzenlemeler, ayrıntıya ilişkin konularda bazı farklılıklar söz konusu olsa da, başka ülkelerin ceza kanunlarında da mevcuttur. Örneğin İsviçre CK m. 177/3’e göre “eğer hakarete hakaret ya da yaralama ile karşılık verilmiş ise, hakim taraflardan biri veya her ikisi için ceza vermekten vazgeçebilir”. Bunun gibi Alman CK § 199’a göre, “eğer hakarete karşılık verilmiş ise, hakim her iki hakaret eden veya birisi için ceza vermekten vazgeçebilir”.

Bu çalışmanın amacı da, TCK m. 129/son’un uygulanma koşulları ve bu koşullar gerçekleştiğinde karşılıklı işlenen hakaret suçuna nasıl bir sonuç bağlandığını ortaya koymaktır.

II. Getiriliş Amacı ve Hukuksal Niteliği

Karşılıklı hakaret, faillerden biri ya da her ikisi için cezasızlık veya ceza indirim nedeni oluşturur (TCK m. 129/son). Bu düzenlemenin altında yatan nedenin ne olduğu öğretide tartışmalı olup2 , genellikle ilk hakaret suçunun faili ile ikinci hakaret suçunun faili arasında bir ayırıma gidilmektedir. Bu görüşe göre ilk hakaret suçunun faili açısından düzenlemenin ratio legis’i, karşı hakaretle zaten failin bir tür cezalandırıldığı ve bunun da cezalandırmaya olan gereksinimi ortadan kaldırdığı veya azalttığıdır. İlk fiil, yapılan yargılama sonucu verilecek ceza yerine başka bir kötülükle karşılanmış olmaktadır. İkinci hakaret suçunun faili açısından ise, cezasızlık ya da ceza indirim nedeni, karşı tarafın provoke edici davranışından ve bunun ortaya çıkardığı tahrikten kaynaklı meşru savunmaya yakın bir durum nedeniyle kusurun ya da haksızlığın ortadan kalkmasına ya da azalmasına dayanmaktadır3 .

TCK m. 129/son şerefe karşı meşru savunma olanağını (TCK m. 25/1) ortadan kaldırmamaktadır. Her hak gibi şeref de diğer koşulları da varsa meşru savunmaya konu olabilir. TCK m. 129/son, ne zamanki meşru savunma (TCK m. 25/1) uygulanması olanağı mevcut değildir, ancak o durumda uygulama alanı bulur. Buna karşılık haksız saldırı karşısında kalan kişi, bu saldırıdan kendisini veya üçüncü kişiyi korumak zorunluluğu içerisinde hakaret suçunu işlerse, artık TCK m. 129/son’un uygulanmasına olanak bulunmaz4 .

Öte yandan TCK m. 129/son, TCK m. 29’a göre özel norm niteliğinde olup, öncelikle uygulanma olanağına sahiptir. TCK m. 129/son’un uygulanması gereken durumlarda onun yerine veya onunla birlikte TCK m. 29’un uygulanması yoluna gidilemez.

III. Uygulanma Koşulları

İlk veya ikinci hakaret suçunun failinin cezasızlık ya da ceza indirim nedeninden yararlanabilmesi için TCK m. 125 ve devamı maddeleri kapsamına giren bir hakaret suçu söz konusu olmalıdır5 . Eğer böyle değilse, beraat veya düşme kararı verilmesi gerektiği için TCK m. 129/son’un uygulanmasına olan gereksinim de ortadan kalkar. Beraat veya düşme kararı verilmesi gereken durumlarda TCK m. 129/son’a göre ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez6 .

TCK’da yer alan diğer özel nitelikli hakaret suçları açısından bu hüküm uygulanmayacağı gibi7 , hakaret dışında kalan diğer suçlar açısından da uygulanmaz. TCK m. 125 kapsamında hakarete karşılık olarak kişinin hatırasına hakaret (TCK m.130), Cumhurbaşkanına hakaret (TCK m.299) suçu işlenmiş ise, ilk hakaret suçu işleyen kişi açısından herhangi bir cezasızlık nedeni söz konusu olmaz; ikinci hakaret suçunu işleyen kişi açısından ise genel haksız tahrik hükmü (TCK m. 29) uygulama alanı bulur8 . Her iki hakaret suçu somut fiil veya olgu isnadı ya da sövme yoluyla işlenmiş olabileceği gibi, biri somut fiil veya olgu isnadı, diğeri sövme yoluyla işlenmiş de olabilir9 . Buna karşılık ilk hakaret fiiline karşılık hakaret dışında bir suç (örneğin kasten yaralama suçu) işlenmiş ise, TCK m. 129/3’ün uygulanması mümkün değildir; genel haksız tahrik (TCK m. 29) hükmü gereğince bu suçtan dolayı verilecek cezanın indirilmesi gerekir10 . Eğer hakaret, bir başka suçla birlikte fikri içtima ilişkisi içinde ise, bu durumda da TCK m.129/son uygulanabilir ve eğer koşulları gerçekleşmiş ise, hakaretle içtima ilişkisi içine giren diğer suçtan dolayı cezalandırılabilir11 .

Burada üzerinde durulması gereken sorun, TCK m. 129’un TCK m. 130’da düzenlenen ölmüş kişinin hatırasına hakaret suçu açısından da uygulama alanı bulup bulmayacağıdır. İlk bakışta ölmüş kişi açısından aşağıda ele alacağımız karşılıklılık koşulunun gerçekleşmeyeceği düşünülebilir. Ne var ki, aşağıda da ele alacağımız üzere, ikinci hakaret suçunun failinin, ilk hakarete maruz kalan kişi olması gerekmektedir. Başka bir anlatımla ölünün hatırasına yönelik hakarete karşı, onun bir yakını da karşılık vermiş olabilir. Buna rağmen, TCK m. 129/son’un TCK m. 130’u uygulama alanının dışında bıraktığı ve bu nedenle ölmüş kişinin hatırasına yönelik olarak işlenen hakaret suçuna tepki olarak işlenen hakaret suçunda, her iki hakaret suçunun failinin de TCK m. 129/son’dan yararlanmasına sistematik yorum kurallarının engel oluşturduğu düşüncesindeyiz12 .

İlk hakaret suçunun faili eğer TCK m. 129/son’a dayanmak istiyorsa, öğretideki çoğunluk görüşüne göre, ikinci hakaret suçunun tipe uygun ve hukuka aykırı olması yeterlidir, çünkü karşı hakaret, ilk hakaretin yaptırımı olduğu için böylece ilk hakaret ödettirilmiş olur. Bu nedenle karşı hakaretin kusurlu, cezalandırılabilir veya kovuşturulabilir olması önemsizdir13 .

Buna karşılık ikinci fail bu hükme dayanmak istiyorsa, ona yönelik olarak işlenen fiilin ayrıca kusurlu olması da gerekir. Çünkü ikinci hakaret suçunun failinde kanunun aradığı kusuru azaltan tahrik durumu, eğer ilk hakaret kusurlu ise, ancak bu takdirde ortaya çıkar. İlk hakareti işleyen kusursuz ise, artık ikinci hakaret suçunun failinin şerefe yönelik öç alma amacıyla hareket ettiği söylenemez14 .

Öğretide tartışmalı olan bir konu, ikinci hakaretin failinin, ilk hakaretin failinin kusur yeteneği konusunda yanılma içerisinde bulunuyorsa, TCK m. 129/son’dan yararlanıp yararlanamayacağıdır. Bizim de katıldığımız yazarlara göre15 , ilk hakaretin failinin kusur yeteneğinin olmadığını ikinci hakaret suçunun faili bilmiyorsa, onun bu hükümden yararlanmasına bir engel yoktur.

Buna karşılık ikinci hakaret suçunun failinin, hakarete maruz kaldığı konusunda yanılmış olması, TCK m. 129/son’un uygulanmasına engel değildir16 . Burada bu konudaki yanılmanın “bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği konusunda” yanılma mı (TCK m. 30/2), yoksa “ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği konusunda” yanılma mı (TCK m. 30/3) sayılacağı sorunu ile karşılaşılır. Her ikisi arasındaki fark, ikinci durumda yanılma söz konusu olduğunda, bunun “kaçınılmaz” olması koşuluna bağlı olarak, failin bundan yararlanabilmesidir. Biz buradaki yanılmanın TCK m. 30/3 kapsamında bir yanılma olduğu ve bu nedenle de ancak kaçınılmaz olması koşuluyla failin bundan yararlanabileceği görüşündeyiz.

Şikayet süresinin dolması veya basın yoluyla işlenmiş olup da suçun zamanaşımına uğraması (BasınK m. 12/1) nedeniyle kovuşturulabilirliğin ortadan kalkması TCK m. 129/son’un uygulanması açısından önem taşımadığı gibi17 , faillerden birinin kişisel bir cezasızlık nedeninden yararlanıyor olması da (örneğin milletvekili dokunulmazlığı), ilk ya da ikinci hakaret suçunun failinin bu hükümden yararlanmasına engel değildir18 .

Hakaret, aynı zamanda uzlaştırma kapsamında bir suç olması nedeniyle, ilk ya da ikinci hakaret suçunun failinin uzlaştırmadan yararlanması TCK m. 129/son hükmünün uygulanmasına engel değildir. Bunun sonucu olarak karşılıklı hakaret suçunun faillerinden biri diğer suçun mağduru ile uzlaşmış olsa bile, uzlaşılmayan diğer hakaret suçundan dolayı açılan davada fail TCK m. 129/son’dan yararlanabilmelidir.