Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

5411 Sayılı Bankacılık Kanununda 
Düzenlenen Soruşturma Usulünün 
Değerlendirilmesi: 
Daha Fazla mı Koruyor?

Ayhan KÜÇÜK

5411 sayılı Bankacılık Kanununun 104’üncü ve 127’nci maddelerinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) üyeleri ile personelinin görevleriyle bağlantılı suçlarla ilgili yapılacak olan soruşturmalara ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiş ve idari sistemimizde yeni bir özel soruşturma usulü ortaya çıkmıştır. Bu soruşturma usulü, zaman içerisinde Kamu İhale Kurumu (KİK), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTİK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi bazı diğer düzenleyici ve denetleyici kurumlar (DDK’lar) tarafından da benimsenmiştir. Bu çalışmanın amacı, 5411 sayılı Kanunla getirilen bu soruşturma usulünün, kendisine tabi olan kamu görevlilerini 4483 sayılı Kanun ve diğer sair soruşturma usullerine nazaran daha fazla koruyup korumadığını belirlemektir.

Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar, BDDK, TMSF, Soruşturma Usulü, Görev Suçları.

I. GİRİŞ

Anayasamızın 129’uncu maddesiyle memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılmasının, kanunla belirlenen istisnalar dışında kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlı olduğu hüküm altına alınmak suretiyle ülkemizdeki memur yargılamasına ilişkin izin sisteminin dayanağı düzenlenmiştir. 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun” ise bu izin sisteminin esaslarını düzenleyen temel mevzuattır.

4483 sayılı Kanun, devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin sadece görevleri sebebiyle işledikleri suçlara ilişkin soruşturma/yargılama usulünü düzenlemektedir. Bununla birlikte, görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlar ile suçun niteliği yönünden ilgili kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usulleri, ağır cezayı gerektiren suçüstü halinin soruşturulması ve disiplin soruşturmaları 4483 sayılı Kanunun istisnalarını oluşturmaktadır.1

Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesi kararlarında2 DDK’ların, idarenin bütünlüğü içerisinde yer alan, kamu tüzel kişiliğine sahip, görev alanına ilişkin sektörde kamu hukuku ilkelerine ve düzenlemelerine bağlı olarak, kamu yararı amacıyla düzenleyici işlemler yapan, genel idare esaslarına göre faaliyet gösteren, gördüğü hizmet sürekli ve asli nitelik taşıyan bir kuruluşun ve çalışanlarının da, Anayasa’nın 128’inci maddesinde sözü edilen kamu görevlileri kapsamında olduğu değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu nedenle tüm DDK Üyeleri ile personelinin 4483 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde yer alan “diğer kamu görevlisi” kapsamında kabul edileceğinde şüphe bulunmamaktadır. Fakat, yerleşmiş Yargıtay ve Danıştay kararlarına3 göre özel yasalarla kurulmuş kuruluşlar personelinin memur yargılamasına veya idari izne tabi tutulabilmesi için ilgili kanunlarında açık hüküm bulunması gerektiği ifade edilmektedir.4